"Türkiye'ye gelince bana gülmüşlerdi"

Güncelleme Tarihi:

Türkiyeye gelince bana gülmüşlerdi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2009 13:11

Lig'in ilk 15 haftasında 12 gol atarak gol krallığında zirvede yer alan Kayserisporlu Ariza Makukula Milliyet'ten Bade Gürleyen'e konuştu.

Haberin Devamı

Fransa, Portekiz, İngiltere, İspanya gibi önemli liglerde oynamış, UEFA Kupası'nı kaldırmış bir futbolcu olan Makukula Kayseri'yi ve yemeklerini çok seviyor. En çok sevdiği yemek ise mantı. İşte o röportaj:

Sizi Galatasaray, Beşiktaş gibi büyük kulüpler de istedi. Kayseri’ye gelmeniz nasıl oldu?
Bu çok uzun bir hikaye. Beni istediklerinde Benfica’daydım ve o dönem halimden memnundum, Benfica’dan ayrılmak istemedim. Bu transfer işleri zaten an meselesidir. İşlerin kötü gittiği bir anda gelen transfer teklifini kabul edebilirsiniz. Kayserispor da Benfica’da kötü günler geçirdiğim dönemde beni aradı. Ben de onlar için oynamayı kabul ettim. Kayserispor’a minnettarım. Şu an Türkiye’de başka bir takımda da oynamak istemiyorum.

“Eşim ve üç çocuğum Portekiz’de kaldı”

Haberin Devamı

Büyük kulüplerin adını duymuşsunuzdur muhtemelen buraya gelmeden. Kayserispor’u duymuş muydunuz peki?
Hayır. Kulüple ilgili hiçbir bilgim yoktu. Türkiye’yi biliyordum, 2001 yılında milli maç için İstanbul’a gelmiştim. İstanbul çok büyükmüş. Ama Kayseri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yine de tekliflerini hemen kabul ettim.

Bilmediğiniz bir yere “Evet” dediniz. Bu riskli değil mi?
Riskli. Hatta herkes bana gülmüştü. “Benfica’da ve milli takımda oynamış, Sevilla’da UEFA Kupası’nı kaldırmış bir oyuncu nasıl Kayserispor’a gider?” demişlerdi. Ama eşim beni Türkiye’ye gelmemde çok destekledi. Buraya gelmemin bana çok yararı oldu. Geçirdiğim kötü dönemden sonra burada yükseldim. İspanya’ya ya da İngiltere’ye de gidebilirdim. Kimsenin fikrini almadan buraya geldim. Çünkü Kayserispor bana güvendi, güven verdi.

Kayserililerin “kahramanı” oldunuz...
Evet. İnsanlar bana kucak açtı. Mesela bazen sokakta yanıma gelip “Sen gerçekten Makukula mısın?” diye soruyorlar. Bu ilgi onur verici. Ayrıca çok saygılılar. Çocuklar sokakta beni yanaklarımdan bile öpüyor. Hiç rahatsız olmuyorum. Ben de eskiden babamın takımında oynayan önemli oyuncularla vakit geçirmek isterdim.

Daha önce oynadığınız liglerle Türkiye ligi arasında ne fark var?
Dünyanın en iyi statlarında ve takımlarında oynadım. Oralarda küçük takımlar büyük takımlar karşısında tedirgin ve saygılı oluyorlar. Türkiye’de ise tam tersi. Kayserispor Galatasaray ya da Beşiktaş gibi bir takıma meydan okuyabiliyor, kendinden çok daha büyük takımları kesinlikle yenmek için sahaya çıkıyor. Burada küçük takımlar çekinmiyorlar, cesurlar. Küçük bir takım zorlanmadan büyük bir takımı yenebiliyor. Bu, Türkiye liginde benim gözüme çarpan en önemli şey.

Haberin Devamı

Bizim taraftarlar nasıl sizce?
Harika. Bazıları fanatikliğin de ötesinde çılgın. Büyük takımların taraftarlarının coşkulu olması normal ama Eskişehirspor ve Bursaspor gibi daha küçük takımların taraftarlarının takımlarına aşırı bağlı olmalarına şaşırdım. Yurtdışında Türkler gibi taraftar görmedim. Futbola âşıklar. Taraftar desteği olmadan bu gemi yürümez.

Kayseri’de yalnız mı yaşıyorsunuz?
Evet. Beş yıllık evliyim ama eşim çocuklarımla birlikte Portekiz’de. Üç çocuğum var. Latifah 5, Aziz 3, Samed ise henüz
1 yaşında. Kayseri’de şimdilik kiralık oynuyorum. Aslında Benfica’nın oyuncusuyum. Buraya yerleşip yerleşmeyeceğim netleşince onları da Türkiye’ye getireceğim. Onları çok özlüyorum.

Haberin Devamı

Transfer muhabbetleri başladı. Üç büyük takıma ya da Avrupa’ya gitmeyi düşünür müsünüz?
Şimdilik hayır. Önceliği Kayserispor’a veriyorum. Kalmamı isterlerse onlara kollarım her zaman açık.

Kayserispor şampiyon olur mu?
Neden olmasın? Bu bir hayal değil.


“Maçtan önce ilahiye benzer dini müzikler dinlerim”

Şu ana kadar Türkiye’de attığınız en kıymetli gol hangisi?
En kıymetli değil ama aklımdan hiç çıkmayan bir gol var, o da geçtiğimiz günlerde Galatasaray maçında kendi kaleme attığım gol! Çok üzüldüm.

Uğurunuz var mı? Ya da maç öncesi ettiğiniz bir dua, dinlediğiniz bir şarkı...
Maça çıkmadan önce hep ilahiye benzer dini müzikler dinlerim. Maç öncesi mutlaka dua ederim. Gol attıktan sonra da şükretmeyi ihmal etmem.

Haberin Devamı

Bir maçı kaybettikten sonra uzun süre bunalıma girer misiniz?
Hayır, uzatmam. Hatalardan ders çıkarıp önümüzdeki maçlara bakarım.

Hiç ırkçılıkla karşılaştınız mı?
Çocukken, Portekiz’de çok sık karşılaştım. Ama kariyerimde ayrımcılık yaşamadım. Türkiye’de ise böyle bir sorunum yok. Herkes beni bağrına bastı.

Kollarınızdaki dövmeleri nerede yaptırdınız?
Londra’da. “Sadece Tanrı beni yargılayabilir” gibi çeşitli dini içerikli yazılar yaptırdım. Ayrıca Meryem Ana’nın resmi de var kolumda.

“Futbolu bırakacak olsam polis olurdum”

Kongo doğumlusunuz. Portekiz’e neden gittiniz?
Evet, Kinşasa, Kongo’da doğdum. Babam Jean-Baptiste Makukula profesyonel futbolcuydu. Kongo’nun milli takımında oynuyordu. Aynı zamanda Portekiz’in de birinci liginde oynayan önemli bir oyuncuydu. Bu nedenle Portekiz’e gittik. Ben o dönem 2 yaşındaydım. Portekiz’de büyüdüm, orada bir Fransız okuluna gittim. 16 yaşlarında ise okuldan uzaklaşıp futbolda profesyonelleşmeye karar verdim. Bu kısa kariyerime neredeyse 10 takım sıkıştırdım.

Haberin Devamı

Futbolla iç içe büyüdünüz yani...
Evet. 9 yaşında Portekiz’de, Vitoria de Setubal takımında başladım futbola. Babam da aynı takımdaydı. O zamanlar çok ufak tefektim. Takımın en ufak oyuncusuydum. Babam sayesinde hayatıın her saniyesini küçüklükten itibaren futbolla geçirdim. Bugünlere gelmemde babamın payı çok büyük. Babam sayesinde futbol hayatımın bir parçası oldu.

Futbolcu olmasaydınız ne olurdunuz?
Polis. Futbolu bırakacak olursam polis olurum.

Kardeşleriniz var mı?
İki kız kardeşim var. Amelia 18 yaşında, üniversite öğrencisi. Amanda ise 12 yaşında. İkisi de Portekiz’de ailemle birlikte yaşıyor.

Kongo’nun adı hep çatışma ile birlikte anılıyor. Orada yaşayan akrabalarınız var mı?
İç çatışmalardan zarar gördüler mi?
Akrabalarım var ama çok şükür savaş ortamında yaşamıyorlar. Ailede kayıplar yok. Başkentte yaşıyorlar. İç çatışmalardan uzaktalar. Kongo çok büyük bir yer.

“Kongo’da yoksullara yardım eden bir vakıf kurdum”

Kayseri’de ilk günleriniz nasıl geçti? Şehre alışmakta ilk başta zorlandınız mı?
Şehre de kulübe de hemen adapte oldum. Takımdaki Saidou bana çok yardımcı oldu.
O yaklaşık 10-15 yıldır Türkiye’de. Burada hayatın nasıl olduğu hakkında bilgiler verdi. Teknik direktörümüz, hocalar çok destekledi. Ayrıca Souleymanou, Salomon Olembe, Franco ve Toledo’yla aynı dili konuşmamız çok yararlı oldu. Kayseri sakin, güzel bir şehir.

Futbol dışında burada neler yapıyorsunuz? Hobileriniz neler?
Boş zamanlarımda Playstation oynuyorum. Çevirmenim Vedat’ın bana yemek getirmesini bekliyorum. Onunla sürekli beraberiz. En ufak bir ihtiyaçta koşar. Buraya uyum sağlamamda katkısı büyük. Ancak ben de Türkçe öğrenmeye başlayacağım.

Sokakta ya da arabayla kaybolduğunuzda da çevirmeninizi arıyor musunuz?
Evet. Bulunduğum yeri çok zor tarif ediyorum tabii. Onu Kongo’ya götürmek istedim ama henüz kabul etmedi.

Türk yemekleriyle aranız nasıl?
Çok iyi. Kayseri yemekleri çok güzel. Mantıya bayılıyorum. Ayrıca tavuk ve pilavı da seviyorum.

Paranızı nasıl harcarsınız?
İnsanlara hediye almayı severim. Ama aynı zamanda da tutumluyum, para biriktiririm. Kongo’da yoksullara yardım toplayan bir vakfın kurucusuyum. Kazandığım parayı yoksul insanların yararına bu vakfa bağışlıyorum. Kariyerimin başlarında daha çok para harcıyordum. Yedi-sekiz tane arabam vardı. Ama zamanla bunun aslında gereksiz olduğunu, bu tür harcamalar yapmak yerine insanlara yardım etmenin daha önemli olduğunu fark ettim.

Yılbaşı tatilinde ne yapacaksınız?
Ailemin yanına gideceğim.
1,5 aydır çocuklarımı görmüyorum. Bir sürü hediyeler alacağım onlara.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!