Güncelleme Tarihi:
Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne çöreklenen bazı silah temsilcileri, bu kurumu babalarının çiftliği gibi yönlendirmeye başladılar. Teşkilata alkış tutturdukları dergi alımından MAK kararları kitapçıklarının basın ihalelerine varana kadar, birtakım akçeli hizmetleri ellerine geçirdiler! Ülke avlaklarındaki en önemli hassas bölgelere dahi avlanma yasağı koydurtmadılar. Anlayacağınız eline tüfeği geçirenler dilediği yerde avlanıp, büyük bir iştahla hayvancıkları sorumsuzca tepeliyor. Milli Parklar Teşkilatı, Ankara civarında birkaç göstermelik kontrol dışında adeta tüm ülke hayvanlarını avcılara ikram etmenin keyfini çatıyorlar.
Yedi senedir şu teypçilik denen rezil alışkanlıkla mücadelemi sürdürüyorum. İstanbullu birkaç avcının ektiği tohumlar Doğu ve İçanadolu'nun dışında, ülkenin diğer bölgelerinde de filizlendi. Her tarafı ‘‘pıt pıtık’’ nağmeli yüz binlerce teyp sardı. İstanbul'dan dört eli tüfeklinin üç günde 850 adet bıldırcını bu yöntemle avladıklarını duyunca bunların Tanrı'dan da korkuları olmadıklarına kanaat getirdiğimden, kendilerine bir özdeyişi hatırlatmak istiyorum: ‘‘Hileyle iş gören mihnet ile can verir.’’ Bu katliamın ortaya çıkardığı acı gerçekleri burada dile getirmem gerekiyor. Son onbeş yılın en verimsiz ve hastalıklı mahsulün sahibi Trakyalı çiftçiler oldu. İmha edilen kanserojenli buğdaylar dışında; bu yılki ‘‘süne faciası’’ had safhada. İlaçlama sebze alanlarına da zarar verdiğinden pek etkili yapılamıyor. Yapılsa da istenilen randıman alınamıyor. Zira süne denen mahluk kış aylarını ormanlarda geçiriyor, ancak başaklara süt gelmeye başladığı an tarlalara inip mahsulü talan ediyor. Bu haşaratın can düşmanı ‘‘Keklik ve Bıldırcın!’’ Keklik, Trakya bölgesinde tüketildi. Garibim Bıldırcın ise, süne yiyecek yaşama ortamını bir türlü bulamıyor ki, yararlı olsun! Bulgaristan çözüm olarak bu kuşlardan üretip tarlalara salarak süne mücadelesinde başarılı olmuşlar, ağustos ayında anızları yakarak değil! Ne yazık ki bizim Trakyamızın altın sarısı kaliteli buğdayının % 8'i sakat durumda.
Hani nerede anlı şanlı Marmara Avcılar Birliği'nin kurucuları? Lafa gelince mangalda kül bırakmıyorlar. Ne duruyorlar, haydi sustursunlar artık kalleş teypleri, durdursunlar bakalım yüz binlerce bıldırcın katliamını, derman olsunlar çaresiz çiftçiye. Ne yazı ki milli parklar yönetiminin umursamazlığında; zatı-şahaneler de varsın proteinsiz kalsınlar, ekmeğimizle oynamasınlar.