Güncelleme Tarihi:
Sokaklardan geldi Ronaldo’ya kafa tuttu
ESKİ Portekiz sömürgesi Yeşil Burun Adaları’nda doğup, ailesinin taşındığı Portekiz’in Santa Filomena bölgesinde büyüyen Nani, gecekondu mahallelerinde yoksulluk içinde bir çocukluk geçirdi. 10 kardeştiler ve tek bir odada birlikte uyumak zorundaydılar. Yaşadığı mahalle o kadar büyük bir suç batağının içindeydi ki onun yaşlarındaki pek çok çocuğun sabıka kaydı bulunuyordu.
Nani kısa sürede mahalle maçlarının en aranılan isimlerinden biri haline geldi. Bir dönem Beşiktaş forması da giyen Fernandes onun en yakın arkadaşıydı. Portekizli’ye futbolu abisi öğretmişti. Ve onu kendi futbol kulübü olan Real Massama’ya götürdü. Kulübü ona para ve yemek kazandırmakla kalmadı pasaportunun çıkmasında da yardımcı oldu.
iNŞAATLARDA ÇALIŞTI
Nani için ağabeyinin ayrı bir yeri var. Onu kendine rol model olarak alan Nani, futbol oynamanın dışında inşaatlarda çalışarak ağabeyine yardım ediyordu. Portekizli yıldız, ağabeyine o kadar büyük bir saygı duyuyordu ki yaşadıkları kötü şartlara rağmen aile olmalarını ona borçlu olduğunu biliyordu. Nani, nerede olursa olsun ailenin en büyüğü olan ağabeyi ne iş yaparsa yapsın onunla birlikte sonuna kadar savaş veriyordu.
Nani için çocukluk yıllarına dair en kötü anıların başında “açlık” geliyor. Neşesinden hiçbir şey kaybetmese bile açlık onun en zor imtihanıydı. Bu dönemde işlediği bazı küçük suçların kendisini değiştirmesine izin vermedi. Bunu yıllar sonra TV ekranlarından itiraf etmekten de hiç utanmadı. Çünkü yaptığı yanlışın bir gün doğru bir amaca hizmet ettiğini aklından hiç çıkarmıyordu.
RONALDO’DA KALDI
Sporting Lizbon’da geçirdiği başarılı yılların ardından İngiliz devi Manchester United’a transfer olan Nani burada da kolay zamanlar geçirmedi. Yalnız yaşamaktan çok, İngilizce konuşmakta zorlanan Nani bu dönemleri vatandaşı Cristiano Ronaldo’nun evinde atlattı. Ancak Nani sadece saha dışında değil saha içinde de Cristiano Ronaldo’nun gölgesinden çıkıp kendisini ispat etmek için büyük uğraşlar vermek zorunda kaldı.
Avrupa’da hâlâ büyük pazarı var
Luis MATEUS /Lizbon
NANİ, hızı, top sürme kabiliyeti, slalomları ve şut tekniğiyle kusursuz bir futbolcu. O her zaman topun kontrolünün kendisinde olmasını ister. Ve kaleyi gördüğünde hangi pozisyonda olursa olsun şut çekmekten asla çekinmez.
Sağ ve sol kanatta oynayabilen, her iki ayağını da kusursuz kullanan sayılı futbol yeteneklerinden biri... İyi gününde etkili ve klas bir Nani taraftarları ayağa kaldırır ancak kötü gününde her canlı gibi ölümlü bir varlık olduğunu hissettirir.
YENi HEDEFLERE HAZIR
Nani’yi özel kılan şeylerin başında güçlü bir zihniyete sahip olması geliyor. Bunun nedeni zor bir çocukluktan gelmiş olması. Bugünlere gelene kadar çok büyük mücadeleler verdi.
O bunca zaman fantastik bir kariyere sahip oldu. Avrupa’nın en büyük liglerinde hala büyük bir pazara sahipken Fenerbahçe’ye ‘Evet’ demesi Nani’nin yaşadığı düzenli aile hayatının bir sonucu. Bu tamamen karısı Daniela Martins ile yaşadığı istikrarlı aile hayatı sayesinde gerçekleşti. İşi pek kolay değil ancak Nani bugün de yeni hedefler için mücadele etmeye fazlasıyla hazır.
PODOLSKI Mi?
G.Saray’ın yeni forveti Podolski kulüp kariyerinde 399 maçta forma giydi, 155 gol, 86 asistle oynadı. Polonya kökenli Alman oyuncu, her 116 dakikada 1 gole etki yaptı. Arsenal’den kiralandığı İnter’de 1 yıl oynadı.
Türk mahallesinin müdavimi
Galatasaray’ın yeni transferi Lukas Podolski, “Prens Poldi”, “Köln Prensi” ve “Köln Ekspresi” lakaplarıyla tanınıyor. Alman ekibi Köln’e uzun yıllar hizmet veren ve takımın unutulmazları arasında yerini alan Podolski, profesyonel futbolcu Waldemar Podolski ve hentbol oyuncusu Krystyna Podolska’nın oğlu olarak Polonya Gliwice’de dünyaya geldi. 1987’de anne, babası ve 5 yaşındaki ablası ile Almanya’ya göç eden Podolski, futbola 1991’de Jugend 07 Bergheim’ın altyapısında başladı. Burada geçirdiği 4 sezonun ardından efsane olacağı Köln takımına transfer olan Podolski, 8 yıl altyapısında top koşturduğu Alman ekibine 6 yıl da A takımda hizmet verdi.
BALLACK’LA KAVGASI
Podolski kibar bir adam olarak bilinmesine rağmen her zaman Ballack ile yaptığı kavgayla hatırlanıyor. Almanya’nın 2010 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri’nde deplasmanda Galler ile oynadığı maçta Michael Ballack ile anlaşmazlığa düşen Podolski takım kaptanına tokat attı. Güçlükle ayrılan kavganın ardından oyundan alınan Podolski teknik direktör Joachim Löw’e de sert bir çıkış yaptı.
ÇOCUKLUK ARKADAŞI
Formula1’in efsane ismi Michael Schumacher ve Podolski’nin çocukluk yıllarına dayanan ilişkileri var. İyi bir Köln taraftarı olan Schumacher, Podolski’nin takımda kalması için kampanyalara destek vermekten hiç vazgeçmedi. Köln’ün o dönem Podolski’nin transfer ücretini ödemek için bir internet sitesi kuran taraftarlara en büyük para desteği yine Alman pilottan geldi.
Podolski bütün popülaritesine rağmen huzuru ve sakinliği karısı Monika Puchalsk’ta buluyor. İkili dünyaya getirdiği ilk çocuklarının ardından 2011 yılında Polonya ve Köln’de düzenledikleri iki farklı törenle evlendi.
Podolski küçüklüğünden beri arkadaşları olan Türklerden hiç kopmadı. Köln’e ne zaman gitse çocukluk arkadaşlarıyla zaman geçiren Podolski, Türk yemeklerine düşkünlüğüyle de biliniyor. Köfte ve döneri en az bir Türk kadar seviyor.
Wenger’i pes ettirdi
Matt BARLOW / LONDRA
Lukas Podolski, Robin van Persie’ye iyi bir alternatif olarak Arsenal’e geldi, planlamalar bekleneni vermedi. Ancak Londra’daki hayatı sevdi. Onu sık sık kırmızı otobüse atlayıp elinde kamerasıyla şehir turu atarken görmeniz mümkündü. Sevenleriyle selfie çektirmek en büyük hobilerinden biriydi. Sahaya çıktığında büyük bir coşkusu vardı. Maalesef bu coşku sahadaki futboluyla birbirini tamamlayamadı.
KUZEY’E YERLEŞTİ
Wenger onu kazanmak için büyük mücadeleler verdi ancak onun sabrını bile kaybetti. Ve 2014-15 sezonunun devre arasında Inter’e kiralık olarak gönderildi.
Podolski, Arsenal’de forma giyen yabancı oyuncuların çoğu gibi Kuzey Londra’daki Hampstead’e yerleşti. Podolski Türk yemeklerine büyük bir hayranlık duyuyordu.