Güncelleme Tarihi:
Helsinki karşısında şiir gibi top oynayan takımın yerinde yeller esiyordu.
Sahada tel tel dökülen Nihat ve Delgado..
Büyükşehir maçı 2-0 kazandı. Şimdi Nihat’ı “Sübye kafalılar” yerden yere vuracaktır..
Doğru, Nihat ve Delgada günlerinde değildi..
İyi de onları o kadar sahada kalması mı gerekiyordu..
Hayır..
Kutuplara doğru gittiğimiz şehirde, kamera bir ara Schuster’i göstermişti.
Yedek kulübesinde oturuyordu..
Bir eli çenesinde, yüzünde hafif tebessüm vardı..
Dalmış gitmişti..
Uzaklara hem de çok uzaklara…
Sonra..
Bir anda kameranın kendisini çektiğini anlayınca irkilmiş ve kendine gelmişti..
Ben o zaman düşünmüştüm
Bizim hocanın ya çok borcu varya da özel bir sorunu var veya yeni aşık..
Yani hoca o an orada değildi.. Bedeni oradaydı ama ruhu uzaklarda bir yerdeydi..
Sonra gülmüştüm “Gitti Mustafa geldi Schuster..” diye..
Bu maçı “olay yerinde” seyrettikten sonra artık eminim..
Değişikliği bu kadar geç yapmasının tek bir açıklaması olabilir..
Hele hele 44 numaralı formayla Erhan Güven’in tarafını “Koridor” yaptılar..
90 dakika boyunca o koridorda gidip geldiler..
Zaten, işi çözen İbrahim Akın, geri gelmeyip sürekli ileride durdu.
Sonunda da istediği golü buldu..
Erhan buna rağmen sürekli ileriye çıktı..
Yanımda oturan Burhan Akdağ “acaba hoca mı böyle taktik verdi, sürekli buradan açık veriyor kimse bu çocuğu uyarmıyor” dedi.
Ben de ona “Bulmaca gibi bir şey çözmeye çalışıyorum” dedim.
Sahada bir tek, çok azimli olan Quaresma vardı..
Hele hele Beşiktaş ilk golü yedikten sonra adeta hırs bastı çocuğa..
Hani şair diyor ya “Ejderha olsan kar etmez” diye..
O misal..
Quaresma ne yapsın..
Geçen sene BJK Başkanı’na yapmadıklarını bırakmayanlar, flaş transferlerden sonra suspus olmuşlardı..
Aslında kıskançlıklarından çatır çatır çatlamışlardı ya..
Şimdi yine azacaklar..
Rüzgar gülü gibi, rüzgar ne zaman, hangi an, hangi yönden eserse öyle konuşan tipler bunlar..
Yönetim size diyorum;
yazıp çizecekler ama siz bunları fazla ciddiye almayın..
Aynen devam..
Ama, hocanın da kulağını çekemiyorsanız, bari kulağına bir şeyler fısıldayın ki..
“Öndeki arabanın devrilmesi, arkadaki araba için ikaz olmalıdır” sözünü unutmasın..
Oysa her şey ne güzel başlamıştı.. Saha hınca hınç doluydu..
Şarkılar, türküler..
Hatta hava bile soğumuştu..
Yönetime sonuna kadar destek olmak gerek de..!!
Mustafa Hoca’nın gönderilişi geliyor aklıma..!
“Yoksa yoksa” diyorum…
Aklımı “durduruyorum..”
“Helsinki’yi yener geçere gideriz” düşüncesi geliyor önüme..
Ve, Mehmet Soysal’ı görüyorum protokol bölümünde..
Ele sallıyor bana gülerek .. Ben de ona..
Selamlaşıyoruz..
Şimdi Meriç Tunca bu maç sonucuna sevinecek..
Benim durumuma da gülecek..!!
Ama ben de ona güleceğim ve ona “Siz kendi derdinize yanın” diyeceğim..
En azından gözlerim böyle diyecek..
Lafın kısası, bu hoca da Mustafa Hoca gibi dalıp gidip gidiyorsa yandık ki ne yandık..
Unutmayın geçen sene kaç defa Holosko saha kenarında ısınmaktan az daha yanıp tutuşacaktı..
Ve bu sene, ya Mustafa Hoca’nın lanetini yaşacaklar ya da çok başarılı olacaklar..
Bu yüzden ben diyorum ki,
“Güvertede gezer iken
Hop
aman kunduram kaymasın..”
Schuster!! Gözüm üstünde Schuster..!!
NOT: Milyon eurolara transfer yapacaksın ama İnönü’nün çimlerine bakmayacaksınız.. Saha patates tarlası gibi arkadaş..