Başarısızlıkta ilk onlar akla geliyor, değişim onlarla başlıyor yalnızlar, hesap vermek zorundalar, tazminat alamazlar

Güncelleme Tarihi:

Başarısızlıkta ilk onlar akla geliyor, değişim onlarla başlıyor yalnızlar, hesap vermek zorundalar, tazminat alamazlar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 2005 00:00

Futbolcudan sahada oynayan 11 tane var, saha dışındakiler en az bir o kadar. Yönetici dersen o da bir dünya. Olmazsa rotasyon yapar çözersin. Taraftar zaten mesuliyet taşımıyor. Peki ya onlar? Kazandın mı etrafta kim varsa herkes paye alır o işten ama ya kaybettin mi! Hiçbir yere kaçamaz. Mikrofon dayandı mı önüne illa ki konuşacak: Bloklar arası geçişi sağlayamadık...

Diyagonal paslar veremedik... Çok şanssızdık... O da olmadı, hakeme yenildik... Bir şey söyleyecek mutlaka. Sorumluluğu paylaşacağı hiç kimse yok. Tek başına. Takım orada, bütün imkanlar seferber edilmiş, nasıl başarılı olamaz!

Türkiye Süper Ligi’nde sezon başlayalı daha dokuz hafta oldu. Yani 34 haftalık sezonun sadece dörtte birlik bölümü geride kaldı. Ve bu sürede ligdeki 18 takımın tam 10’u teknik direktörünü değiştirdi. Çünkü yine aynı şey oldu. Başarısızlığı fatura edecek adam aranırken akla ilk onlar geldi. Bazıları, istedikleri çalışma ortamını bulamayınca istifa etti. Bazıları ise kulüp yönetimlerinin baskısı sonucu görevi bırakmak zorunda kaldı.

Konuştuğumuz teknik adamlar, bu sorunun üç temel nedeni bulunduğunu söylüyor: Yönetimlerin sabırsızlığı, kulüplerdeki sistemsizlik ve işsiz teknik direktörlerin iş bulma uğruna yaptıkları kulisler. Onlara göre futbolda teknik direktörler konusunda yaşanan bu istikrarsızlığın artık sona ermesi için çözüm, teknik direktörlerin dayanışma içinde olup kulüplerle sağlam sözleşmeler yapmaları. Mesleğin duayenlerinden Gündüz Tekin Onay’a göre ise, görevden alınsalar bile Türk teknik direktörler de artık tıpkı yabancı meslektaşları gibi tazminatlarını alabilmeli.

Avrupa’nın birçok ülkesindeki gibi Türkiye’deki kulüpler de, kötü sonuçlardan sonra veya sezon başındaki hedefin uzağında kalınması durumunda teknik direktörleri kurban seçiyorlar. Teknik adamı görevden almak takımdaki oyuncuları değiştirmek veya kulüp yönetiminde köklü değişiklikler yapmaktan daha kolay geliyor. Üstelik, teknik direktör değiştiren takımların orta vadede bundan faydalandığını söylemek güç.

Fransa’da ve İngiletere’deki araştırmalara göre ilk birkaç maçtan sonra yeni teknik direktörün katkısı azalıyor. Kimi zaman da takımı iyi tanımayan yeni teknik direktörle takım daha kötü sonuçlar alabiliyor.

EN SABIRSIZ ÜLKE BİZİZ

Türkiye’de geçen sezonlarla karşılaştırınca bu durumun bir kriz haline geldiği açık. Bundan önceki dört sezonda ilk 10 haftada en fazla altı takım teknik direktör değişikliğine gitmişti. Hatta 2003-04’te bu rakam üçte kalmıştı. Sezonun geri kalan bölümünde bu sayı artmıştı ama daha ligdeki taşların henüz yerine oturmadığı haftalarda bu duruma gelinmemişti. Avrupa’nın önde gelen futbol ülkeleriyle kıyaslayınca da Türkiye’de sabırsızlığın çok daha büyük olduğu ortada.

Örneğin İngiltere Süper Ligi’nde ilk dokuz haftada hiçbir teknik direktör değişikliği yaşanmadı. Üstelik bu sezon ligdeki 20 takım yazın bir değişiklik yapmadan eski teknik adamlarıyla yola devam etmeyi seçti. Halbuki Türkiye Süper Ligi’nde yedi takım yeni teknik direktörlerle başladı. Bunların ikisi de, Çaykur Rizepor’da Metin Yıldız ve Samsunpor’da Şaban Yıldırım sezonun dörtte biri tamamlanmadan görevden ayrıldı.

YENİLER MORAL BOZDU

Teknik adam kıyımının Türkiye’de kronik hale geldiği ortada. Peki bu sezon bu rakamın artmasının özel bir sebebi var mı?

Ligin en genç teknik adamı olarak sezona başlayan Şaban Yıldırım’a göre bu yıl takımları erken paniğe sevk eden bir durum yaşandı. Bu panik de çok iyi sonuçlar alıp ligin zirvesine yaklaşan yeni takımlardan kaynaklandı. ‘Sivasspor ve Kayseri Erciyesspor ligin ilk bölümünde çok iyi sonuçlar alınca diğer takımlar puan cetvelinde dibe doğru indi. Teknik direktörler üzerindeki baskı çok arttı.’

Hakikaten de ligin iki yeni takımı ilk 9 haftada sadece birer Galatasaray yenilgisi alıp ilk beş içine yerleşti. Sezon başı beklentisi daha büyük olan Gençlerbirliği, Denizlispor, Malatyapor gibi takımlar bu durumdan çok etkilendi.

Bu özel durumu hariç tutarsak Türkiye’deki temel sorun nedir?

Görevinden alınan teknik direktörlerle konuşunca üç nokta ön plana çıkıyor: Sabırsızlık, sistemsizlik ve birçok teknik direktörün kulüpsüz kalması. Bu üç faktör yüzünden teknik direktör kıyımı devam ediyor. Ama bu sorunları çözmek için de kimse adım atmıyor.

SEBEP 1

Taraftar baskısı çok kuvvetli, kulüpler sabredemiyor

Bu sezon Malatyaspor’da sadece üç hafta çalışmasına izin verilen Feyyaz Uçar’a göre burada kilit kelime, sabır: ‘Özellikle kulüp yönetimleri kötü sonuçlardan sonra umudunu çok çabuk kaybediyor. Üstelik yeni bir teknik direktörle aşı hemen tutmayabilir. Çünkü hiçbir şeyin garantisi yok. Yönetimlerin biraz daha sabırlı davranması gerekir.’

Diyarbakırspor’dan 8. haftada istifa eden Hüseyin Kalpar da bu sabırsızlıktan dertli. Kalpar Gaziantepspor’da uzun yıllar çalıştıktan sonra diğer kulüplerde bu devamlılığı yakalayamadı. Yönetimlerin iyi sonuçlar için biraz daha beklemesi gerektiğini düşünüyor. Ama ona göre asıl önemlisi teknik direktöre kafasındakileri sahaya yansıtabilmesi için verilecek süre. ‘Birkaç maçta sonuç almaya imkan yok. Hele ki teknik direktör kulüpte yeniyse sabır şart. Belli bir oyun düzeni oturtmak için en az bir sezon hatta belki 2-3 sezon gerekir.’

Adnan Şentürk, geçen sezonun sonunda altı hafta çalıştırdığı Ankaragücü’nün ligde kalmasını sağlamıştı. Bu sezon beşinci haftada istifa edip Ankaragücü’nden ayrılan Adnan Şentürk de birkaç maçta teknik direktörü değerlendirmenin mümkün olmadığını savunuyor. ‘2-3 aylık bir hazırlık döneminden sonra da bir 6 ay takımı görmek gerekir. Ama yönetimler taraftar baskısı nedeniyle bu kadar beklemeyi göze alamıyor. Zaten yeni gelen teknik direktörüm de kısa sürede büyük başarı elde etmesi mümkün değil.’

SEBEP 2

Futbol hálá hobi gibi görülüyor sistem yok, gerçekçi bir hedef konulmuyor

Bu sezon başında Samsunspor’la anlaşan Şaban Yıldırım ise planlı başarı lafının çok üzerinde duruyor. Genç teknik adam, kulüplerin fırsat vermemesi nedeniyle teknik direktörlerin uygun çalışma ortamı bulamadıklarını söylüyor. Büyük mali sıkıntı içindeki Samsunpor’dan ayrılma sebebini gizli tutmak isteyen Yıldırım’a göre yönetimler planlı bir başarıyı hedeflemekten uzaklar. Futbolu hálá bir hobi gibi gördükleri için duygusal kararlar alıyorlar. ‘Takım biraz kötü gidince yönetimler de kalmamız için ısrar etmiyor doğrusu. Halbuki profesyonel bir yönetim bulunsa bunlar yaşanmaz.’

Ligin 7. haftasında Denizlispor’dan olaylı biçimde ayrılan teknik direktör Giray Bulak da meslektaşını destekliyor: ‘Denizlispor’da çok iyi iki sezon geçirdik. Ama yönetim kurulu üyeleri bu işi çok iyi öğrendiklerini düşünüp teknik konulara karışmaya başladı. Bu noktada görev sınırlarının iyi belirlenmesi gerekir.’

Bu iki teknik adamı destekleyen bir isim de yılların hocası Gündüz Tekin Onay. Onay, 25 yıla yakın bir süre çeşitli kulüplerde görev aldı. Daha sonra da Futbol Federasyonu’nda Genç Milli Takımlar sorumlusu olarak çalıştı. Doğal olarak bu konularda en tecrübeli isimlerden birisi. ‘Bu konuda söylenebilecek en önemli şey şu: Kulüpler iyi seçim yapmıyor. Gelişigüzel teknik direktör seçiyorlar. Halbuki takım ortada. Takımım ihtiyaçlarına göre bir strateji belirleyip karar vermek lazım.’

Şaban Yıldırım’a göre her teknik direktör, bir kulüple anlaşmadan onlara şu soruları sormalı: Siz kulüp olarak ne istiyorsunuz? Hedefiniz ne? ‘Bu soruları sorduktan sonra sunulan imkanlara bakmak lazım. Büyük bir uyumsuzluk varsa o işi kabul etmemek en iyi karardır.’

Türkiye Süper Ligi’ndeki mevcut durum, teknik direktörlerin istediği ideal ortamdan uzak. Giray Bulak’ın görevden alınmasından sonra ligdeki en eski teknik adam Christoph Daum. Alman teknik direktör de Fenerbahçe’de iki sezonda iki şampiyonluk yaşadığı için koltuğunu güvenceye aldı. Bunun dışında kulüpler bir sezondan uzun sözleşmeler imzalamaya yanaşmıyor.

Son olarak Vestel Manisa kulübü eski milli takım teknik direktörü Ersun Yanal ile 5 yıllık bir anlaşma yaptı. Ancak, bunun bir benzerine rastlamak zor. Denizlispor örneğindeki gibi çok başarılı giden bir işbirliği bile birkaç moral bozucu sonuçtan ve seyircinin tribündeki aleyhte tezahüratından dolayı sona erdi.

SEBEP 3

151 takıma karşı 600 teknik direktör var, çok kulis dönüyor

Teknik adam kıyımındaki üçüncü sebep ise işsiz olup kenarda bekleyenler. Yani işsiz teknik direktörlerin perde arkasından yaptığı kulisler.

Türkiye’de 18’i Süper Lig’de olmak üzere 151 profesyonel takım var. Halbuki diplomalı teknik direktör sayısı 600’ün üzerinde. Milli takım bünyesinde çalışanları ve faal olmayanları çıkarınca bile teknik direktörlerin yarısının işsiz olduğu anlaşılıyor. Bu durumda takım bulmak için müthiş bir rekabet yaşanıyor.

2002’de Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği TÜFAD’ın da tavsiyesiyle Futbol Federasyonu bir sınırlama getirdi. Buna göre teknik direktörler aynı sezonda ikiden fazla sözleşme imzalayamıyor. Ama bu sınırlama da bir çözüm olmadı.

Örneğin Giray Bulak, bazı hocaların iş bulabilmek için aracılar yardımıyla kulis yaptığını söylüyor. Ama bu sorundan en mustarip teknik direktör Levent Eriş. Geçen sezon Manisa Vestel’i 2. ligden Süper Lig’e çıkaran Eriş perde arkası oyunlara veryansın ediyor. ‘Vestel Manisa’da bir yönetim değişikliği yaşandı. Buna karşın görevime devam ettim. Bu arada kulüpte ufak tefek huzursuzluklar çıkmaya başladı. Bazı duyumlar almıştım. İstifamı açıkladıktan üç saat sonra Vestel, Ersun Yanal ile anlaşma imzaladı.’ Eriş, kendisi görevdeyken Yanal’ın kulüple gizli gizli görüştüğünü söylüyor ve bu davranışı etik bulmuyor. ‘Teknik direktörler olarak biz birbirimizi desteklemezsek kulüp yönetimleri karşısında kendimizi nasıl savunuruz? Doğrusu yavaş yavaş Türkiye’deki futbol ortamından umudumu kesiyorum.’

TAZMİNAT ALAMADIKLARI GİBİ EV TAŞIMA, ÇOCUĞUN OKULU, HEPSİ DERT

Sezon ortasında görevinden olmak, kariyerin yanı sıra teknik direktörler için başka sorunlar da ortaya çıkarıyor. Bir şehirde düzenini kurmuş teknik direktör belki birkaç ay sonra taşınmak zorunda kalıyor. Çocukların okul sorunları da cabası. Bu nedenle birçoğu, büyükşehirlerden birini merkez alıp düzenini ona göre kuruyor.

Örneğin Hüseyin Kalpar, çözümü evini Ankara’da kurarak bulmuş. Kendisi hangi şehirde iş bulursa bulsun eşi ve çocukları başkentte oturuyor.

Bir diğer önemli sorun da görevden alınan teknik direktörlerin tazminat alamaması. Ayrıldıktan sonra başka kulüplerle anlaşmaya çalışırken, ‘bu adam tazminat ister’ denmemesi için, sözleşmelerine tazminat maddesi koydurmaktan çekiniyorlar. Kaldı ki, sözleşmede öyle bir madde olsa bile baskılar sonucu çoğu istifa ederek görevden ayrılmak zorunda kalıyor. Böylece resmen kovulmuş olmadığı için tazminat hakkı da kalmıyor.

Futbol Federasyonu’nda bir dönem danışmanlık da yapan Gündüz Tekin Onay, bu konudaki çekingenliğin bitmesini istiyor. ‘Teknik direktörler sağlam sözleşme yapmalı. Görevden alınsalar bile sözleşmelerindeki maaşı bir yıl süreyle almalılar. Yabancı teknik direktörler tazminatlarını alıyor. Şimdi sıra Türk teknik direktörlerde.’

SON 10 YILDA TÜRKİYE 1. LİGİ’NDE KAÇ TAKIM TEKNİK DİREKTÖR DEĞİŞTİRMEDİ?

1996-97: 6

1997-98: 11

1998-99: 8

1999-00: 4

2000-01: 7

2001-02: 7

2002-03: 6

2003-04: 7

2004-05: 7

2005-05: 10

FRANSA’DA TEKNİK DİREKTÖRLERİN SENDİKASI VAR İNGİLTERE İSTİKRARLI İSPANYA BİZİM GİBİ SABIRSIZ

Teknik direktör değişikliklerine Avrupa’nın önde gelen ülkelerinde de sık sık rastlanıyor. Özellikle Güney Avrupa ülkelerinde sabırsız kulüp başkanları, teknik direktör değiştirmekten kaçınmıyor. Ama her ülkede kötü sonuçlar ardı ardına gelince teknik direktöre duyulan güven sarsılıyor.

Örneğin İngiliz Guardian gazetesinde futbol yorumculuğu yapan eski İrlandalı milli futbolcu Niall Quinn, geçtiğimiz günlerde köşesinde liglerde sezon ortasına iyice gelindiğini, ‘kovulma mevsimi’nin yaklaştığını yazdı. ‘Her kulüp için takımın kötü sonuçlar aldığı ve baskının arttığı bir nokta vardır. Bu noktada yöneticiler en kolay yolu seçer: Teknik direktörü kovmak.’ Quinn, eski futbolcu sezgileriyle bu mevsimin yaklaştığını hissediyor olmalı.

Ancak, bu sezonun ilk dokuz haftasında İngiltere Süper Ligi takımları örnek bir tutum sergiledi. Hiçbir takım nasıl sonuçlar alınırsa alınsın şu haftaya kadar teknik direktöründen vazgeçmedi. Üstelik ligdeki 20 takım da, geçen sezonu kapattıkları teknik direktörlerle ya da İngiltere’deki terimle ‘manager’larla sezona başlamıştı.

Newcastle United, West Ham gibi takımların çok eleştiri alan hatta taraftar tepkisini çeken teknik direktörleri de görevdeler. Ayrıca Manchester United’da Alex Ferguson, Charlton’da Alan Curbishley ve Arsenal’de Arsene Wenger 10 yılı aşkın süredir takımlarının başında bulunuyor.

Fransa’da ise geçen sezon sıradışı bir durum vardı. Sezon boyunca Fransa’da 1. Lig’de yedi, 2. Lig’de dokuz takım teknik direktör değişikliği yaptı. Bunun üzerine Fransa Antrenörler Sendikası (UNECATEF) isyan bayrağını çekti ve kulüplere daha sabırlı davranmaları telkininde bulundu. Sendika, işsiz durumdaki profesyonel futbol antrenörlerine düzenli şekilde kurslar veriyor ve kısa vadede iş bulabilmeleri için destek oluyor.

İspanya Ligi de, teknik direktörlerin diken üstünde durdukları bir başka lig. Büyük küçük fark etmeden tüm takımlar teknik adam değişikliğine gidebiliyor. Örneğin Atletico Madrid’in efsane başkanı politikacı Jesus Gil, 17 yıllık başkanlığında 40’tan fazla teknik direktör değiştirdi. Bu sezon La Liga’da henüz kovulan teknik direktör yok ama yılbaşına doğru tablo değişebilir.

İNGİLTERE

20 takım da, sezona önceki yılki teknik direktörleriyle başladı.

10. hafta oldu, şimdiye kadar hiç kovulma yok

En eskiler: Alex Ferguson (Manchester United’da 20. sezonu), Alan Curbishley (Charlton Athletic’te 15. sezonu), Arsene Wenger (Arsenal’de 10. sezonu)

ALMANYA

18 takım var. 10. hafta oldu, şimdiye kadar sadece tek bir kişi ayrıldı. Bayer Leverkusen’den Klaus Augenthaler.

FRANSA

20 takımın 12’si, sezona önceki yılki teknik direktörleriyle başladı.

12. hafta oldu, şimdiye kadar tek bir teknik direktör değişti, Monako’dan Didier Deschamps.

En eskiler: Eric Mombaerts (Toulouse’da 5. sezonu), Claude Puel (Lille’de 4. sezonu)

İTALYA

20 takım var. 8. hafta oldu, şimdiye kadar iki takımda teknik direktör değişikliği yaşandı. Cagliari ve Lecce’de. Ancak Cagliari, ilk iki haftada iki kez teknik direktör değiştirdi.

En eskiler: Carlo Ancelotti (Milan’da 4. sezonu)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!