Güncelleme Tarihi:
Renaissance Bosphorus Otel'de gerçekleştirilen seminerin açılış konuşmasını yapan TRT Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu, profesyonel yayıncılar olarak spor ve medya ilişkisini masaya yatırmak için bu sempozyumu organize ettiklerini, eksikleri ve daha iyiye ulaşmanın yollarını arayacaklarını ifade etti. Sporun sadece futbol olmadığına dikkati çekmek istediklerini kaydeden Durdu, sporda başka dallarının da olduğunu vurgulayacaklarını belirtti.
TRT Genel Müdürü Şenol Göka ise insanın içindeki rekabet duygusunun en güzel şekilde sporla ifade bulduğunu ancak bunun karşı taraf için yıpratıcı olmaması gerektiğini vurgulayarak, "Taraftarlık, rekabet duyguları, belli bir yana ait olmak insanın içinde var olan bir duygu. Karşı tarafı yıpratıcı olmaması elbette arzu edilir bir şey. Şimdiye kadar hep spor camiasının, taraftarlığın en güzelini temsil ettiğini düşünüyorduk. İnşallah bu düşüncemizden vazgeçmeyelim ve devam edelim" ifadelerini kullandı.
Spor Medyasına Bakış
TRT Spor Genel Yayın Yönetmeni Derya Oruçoğlu'nun moderatörlüğünü yaptığı "Spor Medyasına Bakış" konulu oturumda teknik direktör Mustafa Denizli ile TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör konuşmacı olarak yer aldı.
Haziran ayında futbol dünyasına adım atışının 50. yılını dolduracağını belirten Denizli, Türk futbolunda yaşanan şiddeti bir yara olarak değerlendirdi. Denizli, görev yaptığı üç büyük kulüpteki yüksek tansiyonu bildiği için açıklamalarında hep insanları karşı karşıya getirecek ifadeler kullanmamaya dikkat ettiğini anlatarak, "Başarıya gitmenin kısa ve uzun yolları vardır ama sorumluluk anlayışı çok farklıdır. Ben bunu yapmaya çalıştım" dedi. Sporda şiddetin mağdurlarından birisi olduğunu anlatan Denizli, A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü olduğu dönemde 1997 yılında Belçika maçı sonrası kendisine yapılan saldırıyı ve kaleci Rüştü Reçber'in Fenerbahçe Kulübü tesislerinde yaşadığı olayı anlatarak, medyanın özendirici olduğuna vurgu yaptı.
O dönem kendisine saldıran kişinin medyada kahraman yapılmak istendiğini ifade eden Denizli, yaşadığı olayı özetle şöyle anlattı: "Saldırıya uğradıktan sonra ertesi gün bir televizyonun genel müdürü beni aradı ve katkı sağlamak için bir çalışma yaptıklarını ifade etti. Saldırıyı yapan kişiyi ve beni programda barıştıracaklarını söyledi. 'Sen hangi akılla, yüzsüzlükle, aşağılıkça duygularla bu saldırıyı yapan insanı 75 milyonun huzurunda bir kahraman yapacaksın? Milli takımın başında görev yapan hocanın karşısına bir saldırganı çıkarma cüretini, benimle paylaşabiliyorsun' dedim. Bir futbolcuyu tesislerde dövenler bu ülkede canlı yayında stadyumun ortasında halka tanıtıldı. Bütün saldırganlar medyada köşelerde, baş sayfalarda yer buldular. Hiçbir ceza karşılığı olmadan medyadan alabilecekleri bütün ödülleri aldılar. Burada bir çözüm yolu arıyorsak, özendiricilik denen bir hadise vardır. Medya özendiricidir."
Spor ve şiddet ilişkisini anlatırken spora yüklenen anlamı ve spor etrafında oluşturulan terminolojinin gözden geçirilmesi gerektiğini anlatan Nasuhi Güngör ise "Spor mu yapıyoruz yoksa savaşıyor muyuz?" sorusunu yönelterek başladığı konuşmasında, farkında olmadan kullanılan bir terminolojiyle statlara mabet ve tapınak dendiğini, insanların da bu ruh haliyle statlara gittiğini anlatarak şöyle konuştu: "Gazete isimlerini, futbol programlarını ve statlara verilen isimleri bir gözden geçirin. Bunların her biri ya bir savaş terminolojisi ya dini bir terimi çağrıştıran bir terminolojiye ait ya da benzeri bir şey. Bütün bunlar, zaten toplumsal gerginliklerin yansıma alanı olan spor dünyasına yansıdığı zaman, şiddet kaçınılmaz olarak beraberinde geliyor. Eğer bir tapınak, bir mabet, belli bir terminoloji üretir, sahaya çıkardığınız insanlara da savaşçı muamelesi yaparsanız sonuçlarına da katlanırsınız."
Diğer yandan medyanın, toplumun her alanında zaten var olan şiddeti yansıttığını vurgulayan Güngör, "Medya şiddet ilişkisini konuşurken, ne olur kendi meslek grubumuza, arkadaşlarımıza haksızlık etmeyelim. Elbette, şiddetin dili medya aracılığıyla daha da üretiliyor, daha da vurucu hale geliyor. Bunu kabul edelim ama 'Şiddeti üreten medyadır, şiddetin kaynağı medyadır' dersek hem medyaya haksızlık etmiş oluruz hem de bu sorunun çözümüne dair adım atmamış oluruz" ifadelerini kullandı.
Çok sayıda spor federasyonunun başkan ve yöneticisinin takip ettiği sempozyum, öğleden sonraki oturumlarla devam edecek.