Söz kapmak

NE kadar kötü bir şey değil mi? Söz kapmak. Sıra gelmesini beklemeden söze dalmak. Ama söz size hiç düşmüyor, sıra hiç kendiliğinden size gelmiyorsa başka çareniz var mı?

Bir ortak kadın deneyimidir bu.

Uluslararası bir toplantıda, enerji konusu tartışılırken, odadaki kadınların söz almak için sonuçsuz kalan birkaç girişimimden sonra, yanımdaki Fransız kadın diplomat kulağıma eğilip, "Hep bunlar konuşur, kadınlara sözü bırakmazlar" demişti.

İnsanların yarısının farkına varmadığı diğer yarısının hayatı içinde olan böyle evrensel bir kadın deneyimidir, söz kapmak zorunluluğu.

Dün kadın adayları destekleme derneği KADER, "Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı" sloganıyla seçim kampanyasını başlattı.

Cumhuriyet’in kuruluşunda, parlamentosunda en faza sayıda kadın bulunan iki ülkeden biri iken bugün, sondan dördüncü durumda olan Türkiye açısından tarihi bir kampanya bu.

Bizim demokratikleşme ve modernleşme sürecimizin en etkili dinamiklerinden olan kadın hareketinin, medeni kanun ve ceza kanunu değişikliklerinde oynadıkları rolden sonra, siyasette daha fazla temsil edilmek için başlattıkları bu kampanyanın da yeni bir dönüm noktası olacağını düşünüyorum.

Ümit Boyner, Meltem Cumbul, Meral Okay, Lale Mansur gibi başarılı kadınların, cesaretle bu kampanyanın yüzü olmayı kabul etmeleri, kadınların söz ve temsil hakkı için taraf tutmaları çok önemli.

Bu örneklerin artması, bir türlü söz kapamayanlar açısından ne kadar değerli bir bilseniz.

* * *

CUMHURİYET
tarihimizde meclise girmiş olan erkek sayısı 8 bin 294 iken kadınların sayısı 166.

Bu konu açıldığında her zaman yanıt şudur: Yeterli sayıda siyasete hazır kadın aday bulamıyoruz.

Türk kadın hareketinin öncülerinden ve KADER’in ilk başkanı olan Şirin Tekeli, "Kadınların yüzde 80’i Meclis’te kadın görmek istiyor, kadın hazır, medya destekliyor, halk istiyor. Soruyorum size kadınların önünü ne kadar tıkayacaksınız" diyor.

Buna benzer bir soruyu geçen hafta Avrupa Parlamentosu’nda da duydum. Sosyalist Grubun toplantısında, parlamentodaki kadın sayısının yüzde 30’a ulaştığını söyleyen parlamenterler, amaçlarının bu oranı yüzde elli düzeyine getirmek olduğunu söylüyorlardı. Komisyondan yasal önlem alınmasını istiyorlar, kota tartışıyorlardı.

"Çalışan kazanır. Kadınlar da çalışsınlar erkeklerle rekabete girsinler" yaklaşımı kadınların toplumsal hayata katılım yollarını tıkamanın en etkili formülü.

Kota şart. Eşitlik sağlanana kadar pozitif ayrımcılık yapılmak zorunda. Ondan sonra gerçek rekabet ortamından söz etmek mümkün.

* * *

KADINLAR
dün seçim sath-ı mailine girdiler.

KADER Genel Başkanı Avukat Seyhan Ekşioğlu, önümüzdeki seçimlerde listelerin ön sıralarına kadın adaylara da yer verilmesi amacıyla başlattıkları kampanyaya büyük destek sağladıklarını anlattı.

Türkiye’yi kadınların siyasette en az temsil edildiği Avrupa ülkesi olmaktan -listenin sonunda- dünyada en az kadın parlamenterin bulunduğu sondan dördüncü ülke konumundan çıkartmak için bu mücadele.

Siyasi partiler, halkın yarısından gelen bu sesi duyacak mı?

Sözü kapmak zorunda bırakmadan kadınlara listelerde yer, siyasette söz sırası verilecek mi?

Göreceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları