Erbil'de Osmanlı ve Türk lezzetlerine ilgi büyük

Değişik kültürleri temsil eden birçok lokanta, restoran ve kafenin yer aldığı Erbil'de, Türkiye'den gelen şefler ve pasta ustaları, Türk mutfağının tanıtımına katkı sağlıyor.

Türkiye ve bölgeden çok sayıda kişinin istihdam edilmesine de imkan sağlayan bu restoranlar, Ortadoğu'nun birçok mutfağının yer aldığı kentin damak kültürünü zenginleştiriyor.

Uzun yıllar akademik ve profesyonel çalışmalarıyla Osmanlı ve Türk mutfağını dünyaya tanıtan ve Türkiye Genç Aşçı Milli Takım Direktörü olarak sektördeki birçok başarılı şefin yetişmesine de vesile olan Naif Bagi, Osmanlı mutfağını baz alan çalışmalarını AA muhabirine anlattı.

Osmanlı Saray mutfağı ve Türk mutfağına ait ürünler sunuluyor

Erbil'de açtıkları Türk restoranında Osmanlı ve Türk mutfağının lezzetlerini sunduklarını belirten Bagi, menünün tamamıyla Türk ve Osmanlı mutfağı dokusu ve yemeklerini taşıdığını kaydetti.

Bagi, burada daha çok yerel malzemeleri kullandıklarına işaret ederek, sundukları ürünlerin tamamıyla Osmanlı saray mutfağı ve Türk mutfağına ait olduğunun altını çizdi.

Cağ kebabından, büryana, testi kebabından kaburga dolmasına kadar bütün Türk mutfağı ürünlerini sunduklarını belirten Bagi, "Müthiş ilgi var ve çok beğeniliyor. Damak tatlarımız birbirine çok yakın, o yüzden de Türk yemeklerimiz çok beğeniliyor. Gayet başarılı bir şekilde Türk ve Osmanlı mutfağını temsil ediyoruz. Coğrafi olarak da belirli dönemlerde iç içe yaşadığımız için mutfak kültürümüz birbirine çok benziyor" ifadelerini kullandı.

"Osmanlı mutfağı, dünyanın damağına hitap ediyor"

Türk mutfağının "soft" olduğunu ve bu nedenle bütün mutfaklara hitap ettiğini belirten Bagi, Türk mutfağında sunulan lezzetleri, meyvelerin ve sebzelerin dokusundaki tatlardan faydalanarak yaptıklarını dile getirdi.

Bagi, Türk mutfağının çok meşakkatli bir mutfak olduğunu ve bazı ürünlerin terbiyesi, marinesi ve hazırlanması için bir iki gün harcandığını hatırlatarak, ciddi bir emek olduğunu ancak çok beğenildiğini söyledi.

Osmanlı mutfağının dünyanın damağına hitap eden bir mutfak olduğuna dikkati çeken Bagi, "Bu yıl ve önümüzdeki yıl özellikle gastronomide Türk turizminin yılı olacak. Şu anda Türkiye'de belirli bölgesel gastronomi turları düzenleniyor. Mutfağımız adeta şahlandı diyebilirim. Benim gibi birçok şef arkadaşım şu anda dünyanın birçok yerinde. Çoğu marka oluşturuyorlar, danışmanlık yapıyorlar ve restoran açıyorlar. Peru, Brezilya ve İspanya gibi dünyanın birçok bölgesine gidiyoruz. Mutfağımıza müthiş bir ilgi var" diye konuştu.

"Yeme içme ile ilgili kültürel mirasımız bir hazine"

Yurt dışında açılan restoranların çoğunda kebap ve lahmacun yapıldığını aktaran Bagi, "Buradan bakanlığımıza da sesleniyorum, yurt dışında açılan Türk restoranlara destek verip yol göstermesi gerekiyor. Belirli standartlar ve vizyonda çalışma yapmaları gerekiyor" dedi.

Bagi, geçen yıl birçok şefle birlikte Türkiye'de düzenlenen Turizm Çalıştayı'na katıldığını hatırlatarak, burada Türk mutfağıyla ilgili neler yapılabileceği konusunu ele aldıklarını belirtti.

Türkiye'ye sırf yemek için gelen insanlar olduğuna işaret eden Bagi, "Dünyanın birçok yerinde Türk ve Osmanlı mutfağını tanıttık. Türk mutfağına dünyada çok büyük bir ilgi var. Biz de elimizden geldiğince onu tanıtıp tattırmaya çalışıyoruz ve müthiş ilgi görüyor. Sırf Osmanlı ve Türk mutfağını tanıtmak için 40-45 ülkeye gittim. Çok güzel yorumlar aldık. Yurtdışındaki Türk restoranlar, tamamıyla Türk mutfağını tanıtamıyor. Yani belirli bir kalıpta çalışıyor, onu temsil edemiyor. Oysa Türk mutfağı o kadar zengin ki, özellikle yeme içme ile ilgili kültürel mirasımız bir hazine" diye konuştu.

Doğal ürünler mutfağa kazandırılıyor

Tatlı Şefi Cihan Talipoğlu da önceliklerinin doğal, sağlıklı ürünler olduğunu ve tatlıların içinde kullandıkları gıdaların da yerel gıdalardan oluştuğunu ifade etti.

Erbil'deki halkın sütlü tatlıları çok sevdiğini kaydeden Talipoğlu, Akre bölgesinden getirdikleri ceviz ve tahinle birlikte yaptıkları Osmanlı mutfağından gelen balkabağı tatlısını da sunduklarını belirtti.

Talipoğlu, uzun yıllardır burada çalıştığına ve bölge halkının Türk mutfağını çok sevdiğine işaret ederek,"Tarladan ve seradan gelen doğal ürünleri, hiçbir şekilde kimyasal katmadan yeniden mutfağa kazandırmaya çalışıyoruz." dedi.