Güncelleme Tarihi:
Kendisini "engelli dostu" olarak tanımlayan Öke, engelli gençlere kulüpte, Afrika davulları, Latin tumbalar, bendirler, sema ve Türk musikisinde kullanılan vurmalı çalgıları da öğretiyor.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Metin Sabancı Spastik Çocuklar Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nde engelli gençlere eğitim veren Öke, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle engellilerle müzik, ritim, kukla ve diğer eğitimlerine online devam ediyor.
Prof. Dr. Mim Kemal Öke, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yara(r)lı Ceylanlar Kulübü'nü down sendromlu kızı Nazlı'dan dolayı kurmaya karar verdiğini söyledi.
Kızı Nazlı'nın ergenlik dönemine geldiğinde, onu depresyondan çıkarmak amacıyla müzik, ritim terapilerinin iyi geleceğini duyduğunu anlatan Öke, "Nazlı'yı o konuda yetiştirmeye başladım. Sadece Nazlı'yla değil ama Nazlı gibi olan çocuklara da bu konuda bir şekilde eğitim vermeye başladım. Onlara yaralı ceylanlar diyordum ama yararlı ceylanlar olarak kendilerini kanıtladılar. Yani asıl yaralı ceylanlar bizleriz, onlar bize iyiliği, güzelliği öğrettiler." dedi.
"ONLARLA KONUŞTUKÇA MORAL BULUYORUZ, MANEVİYATIMIZ YERİNE GELİYOR"
Prof. Dr. Öke, yaklaşık 5 yıldır engelli gençlerle çalışmalar yaptıklarını dile getirerek, onların öğrenciyken şimdi öğretmen olduğunu, müzik terapiyi artık onların öğrettiğini aktardı.
Kulüpteki öğrencilerin eğitimine öncelikle ritimle başladıklarını anlatan Öke, şöyle devam etti:
"Yani Afrika davulları, Afrika davullarından itibaren Latin tumbalar, oradan bendirler ve Türk musikisinde kullanılan vurmalı çalgıları öğretmeye başladık her birine ayrı ayrı. Buna bağlı olarak da bu usullerle çalınabilecek olan türküleri, şarkıları ve ilahileri. Bundan sonraki aşamada işin folklorüne ve dansına geçmeye başladık. Tangosundan tutun semasına kadar bu çocuklara farklı etkinlikler yaptırmaya başladık. Pandemi nedeniyle çocuklarla temasımız azaldı. Bir süre artık birbirimizi göremez olduk ama bunu online yapmaya karar verdik. Gönülden o kadar beraberiz ki onların özel bir misyonu var. Koronavirüs sürecinden sonra da insanların toplumla sosyalleşmesi ancak onların değmesiyle olacaktır. Onlarla konuştukça moral buluyoruz, maneviyatımız yerine geliyor."
Mim Kemal Öke, engelli gençlere verdiği müzik ve ritim eğitiminin hepsini yaptıklarını ancak bunların arasında çok tesirli olanın tasavvuf musikisi ve sema olduğunu kaydetti.
"NAZLI'NIN NE KADAR BÜYÜK NİMET OLDUĞUNU ONUNLA YAŞAYARAK ANLADIM"
Kızı Nazlı'yla çok mutlu bir hayatı olduğunu vurgulayan Öke, duygularını şöyle anlattı:
"Onun sayesinde çok güzel bir dünyayı tanıdım, bana dünyaya niye geldiğimi hatırlattı. Kendimin anlamını bulmayı hatırlattı. O benim Şems'im. Hazret-i Mevlana için Şems neyse benim hayatımda Nazlı da bir Şemslik yapmıştır. Onun için hayatta başınıza gelen sıkıntılara, üzüntülere kendinizi kaptırmak veya düşmek yerine ayağa kalkın. Bunda da mutlaka bir hayır, hikmet vardır. Bunu bir şekilde avantaja çevirmeye çalışın. Nazlı ilk doğduğunda onun büyük bir külfet olabileceğini düşünüyordum ama ne kadar büyük bir nimet olduğunu onunla yaşayarak anladım. En büyük saadet kaynağım oldu diyebilirim."
Öke, kızının down sendromlu olmasının, kendisinde özel eğitime muhtaç çocuklara yardımcı olabilmek için katalizör etkisi yaptığına işaret ederek, "Benim sosyal, girişken, hiperaktif bir tarafım vardır. Kendi kızımla uğraşırken bunu sadece tekelimde kısıtlamak yerine yaymanın gerekliliğine inandım. Ben öyle düşünmüştüm, bunu bir şekilde paylaşmak durumundaydım, paylaştıkça bu sevgi, iyilik, güzellik arttı. Paylaştıkça Mim Kemal'in kemali arttı belki de. Ben öyle sanıyorum." diye konuştu.
İnsanın engellerinin kalbinde olduğunu söyleyen Öke, insanların büyüdükçe çok gerçekçi bakış açısıyla çıkarcı olduğunu dile getirdi.
"NAZLI DA TÜRKİYE'NİN EN GENÇ PROFESÖRÜNÜN HOCASI OLDU"
Prof. Dr. Öke, engellilerin sevgiyi hatırlattığına dikkati çekerek, "Onlar bizim hocalarımız aslında. Nazlı da Türkiye'nin en genç profesörünün hocası oldu. Bu çocuklar halen beni eğitiyor." dedi.
Konuşma sırasında zaman zaman duygulanan Mim Kemal Öke, öğrencilerinin kendisine sürpriz doğum günü partisi hazırlanmasına ilişkin, şunları söyledi:
"65 yaşıma girdim ama 65 gibi hissetmiyorum, o başka. Ben insanların başkalarını kollayarak, severek, başkalarıyla paylaşarak, bir şey vererek daha mutlu olacağına hep inanmışımdır. Hayatta hiçbir zaman vazgeçmedim. (Sürpriz doğum günü kutlaması) Hiç beklemediğim bir andı. Çocukların sevgisini görüyorsunuz. Onun için bir şekilde iyilik ölmedi. Ne koronavirüs öldürebilir bunu ne vahşi kapitalizm ne de içimizdeki nefis."
Mim Kemal Öke, engelli çocuğu olan ailelere şu tavsiyede bulundu:
"Önce kendilerini düştükleri çukurdan kurtarsınlar. Belki Canabıhak onlara özel bir dokunuşta bulunuyor burada, onu anlamaya çalışsınlar. Onunla barışsınlar, barıştıktan sonra etraflarına dönsünler ve kendi gibi bu çukura düşenlere de el uzatıp oradan çıkarmaya çalışsınlar. İnanın, hep Nazlı'ya bakışımda şunu yapmaya çalıştım, onu normal aleme kazandırayım, normal çocuk gibi vesaire tarzında kendi tarafıma çekmeye çalıştım. Bir gün geldi belki de 12, 13 yaşındaydı ben, 'Niye böyle yapıyorum. Onun dünyasına girsem, bir de orayı keşfetsem, oraya baksam, belki orası daha tatlıdır.' dedim. Hakikaten öyle oldu."
"ENGELLİLERE HER TÜRLÜ DESTEĞİ SUNAN BİR DEVLET KONUMUNA GELDİK"
İstanbul Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcısı Mustafa Kök de kentte şu anda 54 civarında otistik, spastik, zihinsel, bedensel ve ruhsal engelliye resmi ve özel bakımlarda hizmet sunduklarını belirterek, rehabilitasyon merkezlerinde yatılı hizmet sundukları engelli sayısının yaklaşık 3 bin olduğunu aktardı.
Ağır engelli olup yakınları tarafından bakılan engellilerin sayısının yaklaşık 80 bin olduğunu dile getiren Kök, "Onlara bakan yakınlarına da evde bakım maaşı dediğimiz maddi desteği sunuyoruz. İstanbul'daki sayımız 77 bin civarında. Engellilerin yakınlarına da Bakanlık olarak yaklaşık 1550 lira civarında her ay ödeme yapıyoruz. Allah devletimize zeval vermesin, daha önce engelli sayısını dahi bilmeyen bir ülkeyken şu anda engellilere gündüzlü, yatılı, maddi ve manevi her türlü desteği sunan bir devlet, bir Bakanlık konumuna geldik." ifadelerini kullandı.