Güncelleme Tarihi:
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) artık çocukları da yakalıyor. Koronavirüsün çocuklarda nasıl bir etkiye neden olduğu ise aileleri endişelendiren konuların başında geliyor. Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Doç. Dr. Abdullah Özyurt, Covid-19’un çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin açıklama yaparak ailelere uyarılarda bulundu.
“Çocukların yüzde 30’unda hiçbir semptom olmayabiliyor”
Çocuklarla yetişkinlerin Covid-19 semptomlarının genellikle benzer olduğunu belirten Doç. Dr. Özyurt, “Ancak çocukların yüzde 30’unda hiçbir semptom olmayabiliyor. Çocuk hiçbir belirti vermeden de Covid-19’u sessiz sedasız atlatabiliyor. Çocuklar, hastalığı 1-2 hafta gibi daha kısa bir sürede geçiriyorlar ve bu konuda şanslılar. Semptomatik olan, yani belirti veren çocuklarda da belirtiler ve semptomlar daha az gürültülü olma eğiliminde” dedi.
“Karın ağrısı, cilt döküntüleri, gözde kızarıklık, bulantı, kusma ve ishal, en önemli belirtiler”
Çocuklardaki Covid-19 belirtilerine ilişkin de bilgi veren Doç. Dr. Özyurt, “Aslında gribal semptomlardan çok daha farklı belirtileri yok, ancak birkaç belirti biraz daha Covid-19’a özgü olarak ön plana çıkıyor. En önemli belirtiler; karın ağrısı, cilt döküntüleri, kırmızı göz dediğimiz gözde kızarıklık, bulantı, kusma ve ishal. Bunun yanında tabi ki öksürük, boğaz ağrısı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı ve atipik döküntü dediğimiz vücutta çoğu zaman gövdede, kollarda ve bacaklarda oluşan döküntüler de önemli işaretlerdir. Son dönemlerde virüsün antijenik yapısını değiştirmesinden kaynaklı özellikle tat, koku kaybı, bunun yanında kas ve eklem ağrıları, diğer gribal enfeksiyonlardaki ve soğuk algınlığındaki belirtilere nazaran biraz daha ön plana çıkıyor” diye konuştu.
“Kronik solunum yolu hastalıkları, kistik fibrozis, çocuklarda koronavirüs için risk faktörü”
Bazı hastalıkların çocukların koronavirüse yakalanmalarında risk oluşturduğunun da altını çizen Doç. Dr. Özyurt, bu hastalıkları şöyle açıkladı:
“Özellikle kronik solunum yolu hastalıkları, örneğin kronik bronşitler, ağır astım hastaları olan çocuklar, kistik fibrozis hastaları ve immunoglobulin dediğimiz bağışıklık sistemi ve immün tedavisi alması gereken çocuklar risk grubunda. Bir diğer önemli nokta ise ‘kemoterapi alan kanserli çocuklarda Covid ölümcül olabiliyor mu’ sorusu. Neyse ki, bununla ilgili de negatif bir istatistik veri yok elimizde. Tıpkı doğumsal kalp hastalıklarında ciddi endişelerimizi giderecek ölçüde risk faktörü olarak göze çarpmadığı gibi. Kanserli hastalarımızda koronavirüsün mortal seyretmediği gözüküyor. Tabi bunlar bizim için sadece gözlemsel ve istatistiklerden almış olduğumuz veriler. Biz biliyoruz ki, influenza, mevsimsel gripler veya diğer virüslerde olduğu gibi, ameliyat bekleyen kalp hastaları veya kalbinde kalp yetersizliği tedavisi alması gerektirecek kadar geniş deliği olan çocuklarda maalesef korona virüs ağır seyredebiliyor. Bu nedenle çok fazla rahat da olmamak gerekiyor. Şu an için elimizde pozitif veri olmamasına rağmen, korona virüsün bu gruptaki çocuklarda ağır seyredebilme ihtimali var.”
“Aileler MIS-C konusunda çok dikkatli olmalı”
Koronavirüs geçiren çocuklarda, enfeksiyon geçtikten 2 ila 4 hafta sonra ortaya çıkan Multisistem İnflamatuar Sendromu’nun (MIS-C) da son 2-3 aydır tanımlanan daha güncel bir konu olduğuna işaret eden Doç. Dr. Özyurt, “Bu, aslında virüsün kendisinin değil, vücudun antijenlerine karşı geliştirdiği inflamatuar yanıt ama vücut için tüm organları tutabilen, ciddi problemlerle ve organ yetmezlikleriyle seyreden bir yıkım süreci aslında. Bu konuda da ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. Çocuğumuzun MIS-C olduğunu anlamamız için bazı belirtiler var. Öncelikle daha önce koronavirüs geçirdiğini bildiğimiz çocuğunuz hastalığa yakalandıktan 2-4 hafta sonra ateş, cilt döküntüsü, lenf bezlerinde şişlik, karın ağrısı, bulantı, kusma ve ishal ve bunun yanında çarpıntı, göğüs ağrısı gibi kalp tutumu belirtileri gösteriyorsa bu durumda mutlaka acilen bir çocuk hekimine başvurulması gerekir. Bunun yanında bazı laboratuvar testleri bize hastalığın MIS-C olabileceği konusunda ciddi ipuçları verir. Teşhis erken konursa tedavisi mümkün, ancak tedavide geç kalmamak çok önemli bir nokta” ifadelerini kullandı.
Koronavirüse bağlı ölüm oranları ile ilgili de bilgi veren Doç. Dr. Özyurt, “Tüm dünyadaki popülasyona bakıldığında tüm yaşlarda ölüm oranı yüzde 5’lerde. Türkiye bu anlamda biraz daha şanslı. Türkiye hem Amerika hem de Avrupa baz alındığında oransal olarak daha düşük seyrediyor. ABD’de bu oran yaklaşık yüzde 7-8’lerde, İtalya’da yüzde 12’lerde, Türkiye’de ise 2,4” dedi.