Siz asıl bu vatandaşa bakın

GEÇMİŞTE Marx’ı Türkçe’ye çeviriyor. Bir ara pansiyonculuk yapıyor. Aynı ilgiyle küçük oteller rehberi hazırlıyor.

Özel yaşamı kendisine ait. Ama, çalkantılı. Eşiyle karakolluk oluyor. "Aile içi şiddet" nedeniyle. Bu şiddetin sonucu değil, ama yine bir ara hapis yatıyor.

Sevan Nişanyan adındaki bu Ermeni vatandaşımız bir kitap yazıyor. Kitap, daha adıyla, kendini ele veriyor. "Yanlış Cumhuriyet".

Hafta başında Taraf gazetesinde Neşe Düzel bu vatandaşımızla, kitabıyla ilgili bir söyleşi yapıyor. Baştan sona Cumhuriyet’e ve Atatürk’e öfke dolu sözler, değerlendirmeler.

DENGİR MİR MEHMET FIRAT

Ben her konuda, herkesin düşüncesini sonuna kadar açıklamasından yanayım. Bana ters gelse de, katılmasam da, dinlenmesi gerektiğine inanıyorum.

Örneğin, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın linç edilmesini anlamıyorum. Söylediklerinin çoğuna katılmıyorum. Ama, devrimlerin travma yarattığı gözlemine katılıyorum. İşte Fransız Devrimi, işte Sovyet Devrimi ve işte Türk Devrimi.

Bir geceden ertesi sabaha bütün bir düzen değişiyor. Değişim halkın tüm kesimlerine eşit biçimde yansımıyor. Bir bölümü sevinç içinde, çünkü yeni düzenden beklentisi var, diğer bölümü tedirgin, başına ne geleceğini bilmiyor.

Fırat’ta katılmadığım, "Bir gecede kıyafetleri, dilleri değiştirildi, dinleri altüst edildi" sözü.

Kimsenin dini altüst edilmiyor. Herkes inancında ve ibadetinde özgür. Eğer Fırat, hilafetin kaldırılmasını kastediyorsa, o dinin altüst edilmesi değil, siyasetle, biraz daha ilerisi, saltanatla dinin kökten ayrılması. Laikliğe geçişin bir dönemeci.

Kaldı ki, "bir gecede değişen kıyafet" için çevreye bakmak yetiyor. Şalvar, türban, cüppe ve hatta kara çarşaf.

CUMHURİYETE DÜŞMANLIK

Dengir Mir Mehmet Fırat, AKP Genel Başkan Yardımcısı. Sözleri onun için bu kadar çok tartışılıyor.

Oysa, kenarda kalmış Nişanyan’ın sözleri tam Cumhuriyet düşmanlığı.

Olabilir, bu vatandaşımız Cumhuriyet’i içine sindiremeyebilir. Ama, tarihsel yanlışlara düşmeden.

Pek çok örnek var. Birkaçını alıyorum. Diyor ki:

"Kurtuluş Savaşı aslında Türk-Yunan savaşıdır, emperyalizme karşı savaş olduğu yönünde hayret verici bir görüş vardır".

Ya İngilizlerin İstanbul işgali? Fransızların Güneydoğu işgali? Kurtuluş Savaşı öncesinde olsa bile, Çanakkale’de Yeni Zelanda, Avustralya, İngiltere’ye karşı verilen savaş.

Lozan’a İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Sovyet Rusya, Amerika, Romanya ve Bulgaristan katılıyor. Hani, nerede sadece Yunanistan?

Diyor ki:

"Cumhuriyet diktatörlüğün kod adıdır".

Padişahlığın kalması, saltanatın sürmesi daha iyi yani. Atatürk diktatörlüğü için Cumhuriyeti ilan ediyor yani. Diktatörlük için padişahlık daha uygun değil mi?

Öyle bir Atatürk düşmanlığı ki, örneğin, "Arapça eğitimi ve eski yazıyı kaldırarak, Kur’an referanslarını toplumdan silmeye çalıştı".

1920 ile 1950 arasını toptan inkár ediyor, Osmanlı’yı yüceltiyor. Cumhuriyet, devrimler, demokrasiye geçiş denemeleri, sıfırdan başlayan ekonomik hamle, hepsi inkár çukurunda.

Lenin’in çubuğu tersinden yakmak sözü var. Gerçeğe ulaşmak için. Bu vatandaş ne çubuk yakıyor, ne düz, ne ters. Kendi kafa karışıklığını sergiliyor.

Şimdi moda Cumhuriyet düşmanlığı.
Yazarın Tüm Yazıları