Siyaset ve spor
Güncelleme Tarihi:
Acaba suni gündem yaratmakta üstlerine olmayan siyasiler bu maçı seyrettiler mi? Başta Amerikalı, İran ve Fransızlar olmak üzere eğer izledilerse, ülkeler arasındaki soğuk savaşın sadece politikacılar arasında yaşandığını sanırım görmüşlerdir. Ne anlamı vardı sanki, objektifliği tartışılan o meşhur filmi bu maç öncesinde yayınlayıp yaraları deşmenin. Biz, gece yarısı ekspresi her yayınlandığında nasıl haklı bir tepki gösteriyorsak, İran'ın da ‘‘Kızım olmadan asla’’ filmi yayınlanınca kızması son derece normal. Zaten Fransızlar böylesi ilginç zamanlamayı asırlardır hep iyi yaparlar. Tıpkı Ermeni tasarısında olduğu gibi ve ABD-İran maçı öncesindeki gibi.
Ne Zidane'ın kırmızı kartı, ne Asprilla ve Parreira'nın kovulması, ne de İngiliz hooliganlar bu maç kadar ilgi çekmedi. Tam 5 gündür Fransa bu maçı konuşuyor. İşi öylesine abartanlar oldu ki, bir ABD-İran sıcak çatışmasına kadar gittiler. Oysa dün gördük ki, Lyon'da son derece iyi niyetle başlayan ve biten kaliteli bir mücadele vardı. Hatta bugüne kadar ki göze hoş gelen ender maçlardan birini izledik diyebilirim. Temposu da, heyecanı da ve iki ülkenin futbol geçmişine bakınca kalitesi yüksekti. İran, Almanya'da oynayan üç oyuncusu Bagheri, Ali Daei ve Azizi ile gruptan çıkma şansını sürdürdü. ABD ise ‘‘Ben futbolu öğrendim’’ mesajını verdi. Reyna ve Regis dünyanın her yerinde ve her takımında oynayacak kapasitede olduklarını gösterdiler. Kısacası siyasilerin baltalamak istediği maç, sporcuların hoşgörüsü ve engin dostluk mesajıyla bitti. İşin futbol yönüne bakınca, Almanya'yı zor bir rakip beklediğini de hatırlatalım.