Güncelleme Tarihi:
ABD ve SSCB'nin başı çektiği iki kutup arasında tansiyonun oldukça yüksek olduğu Soğuk Savaş yıllarıydı. İstihbarat kurumları karşı tarafa ilişkin en fazla ve en güvenilir bilgiyi toplayabilmek için bir yarış halindeydi. Ancak ajanlar, haklarında istihbarat toplamak istedikleri kişilere erişmekte zorluklar yaşıyordu. Bu nedenle hedefe uygun stratejiler geliştirilmesi gerekiyordu.
Bu stratejilerin en sıra dışı olanlarından biri CIA'e aitti: Kurum yetkilileri, en yakın sırdaşları ve sahipsiz kediler dışında kimseyi yanına yanaştırmayan bir hedef hakkında istihbarat toplayabilmek için vücuduna bir dinleme cihazı yerleştirilmiş bir kediden faydalanmayı düşündü.
CIA bu operasyona Acoustic Kitty yani Akustik Kedicik adını verdi. Ancak 5 yıl süren araştırmaların ve harcanan milyonlarca doların ardından, Akustik Kedicik projesi 1967 yılında sona erdirildi. Zira tüm kedi sahiplerinin tahmin edebileceği üzere, kedileri istenen yere gitmeye ve telsiz sinyalinin içinde kalmaya ikna etmek, neredeyse imkânsızdı.
20'NCİ YÜZYILDA HAYVANLAR ÇOK SIK KULLANILDI
Dijital teknolojinin ve mikro elektroniklerin günümüzdeki düzeyde olmadığı yıllarda, ajanların işi oldukça zordu. Bu nedenle istihbarat kurumları akıllarına gelen her seçeneği deniyordu.
1990'lı yıllarca CIA'in ajanların kullandığı cihazlardan sorumlu birimi olan Teknik Hizmet Dairesi'ni yönetmiş olan Robert Wallace, National Geographic'e yaptığı açıklamada, 20'nci yüzyıl boyunca, "dünyanın dört bir yanındaki istihbarat servislerinin insanların normalde giremeyeceği yerlere gizlice girmek, mesaj ya da ekipman taşımak için hayvanlardan faydalandığını" belirtti ve ekledi:
"Tüm alternatifleri gözden geçirirsiniz ve bir tanesi mümkün görünürse onu hayata geçirmeye çalışırsınız. Ta ki bunu yapamayacağınızı kanıtlayana ya da daha iyi bir yol bulana kadar..."
Bugün kulağa oldukça saçma gelse de CIA, Akustik Kedicik Operasyonu konusunda oldukça ciddiydi. Üstelik bu kediler, gizli ajan olarak görevlendirilen ne ilk ne de son hayvanlar oldu. Dahası bazı operasyonlar, belli bir oranda başarı da elde etti.
Peki bu hayvanlar neye göre seçiliyordu? Daha da önemlisi, tüylü dostlarımız bugün halen istihbarat kurumlarındaki görevlerini sürdürüyor mu?
O DÖNEM İÇİN BİR DEVRİMDİ
Akustik Kedicik, kelimenin tam anlamıyla bir sayborgdu. Bir veteriner gözetiminde küçük bir ameliyattan geçirilmiş olan bu kedinin kulaklarından birine ufak bir mikrofon yerleştirilmişti. Zira kulağın huniye benzeyen şekli sesi mikrofona çekmek için çok uygundu. Mikrofon bir kabloyla kedinin derisinin altına yerleştirilmiş bir bataryaya bağlanmıştı. Kedinin tüylerinin içine yerleştirilmiş bir harici anten de bu pile bağlıydı.
Wallace, kediye uygulanan ameliyatın o dönemin koşullarında devrim niteliğinde olduğunu belirterek, "Kalp pillerinin henüz var olmadığı bir dönemden bahsediyoruz. O zamanlar memelilerin vücutlarına elektronik cihazlar yerleştirilmiyordu. Çünkü nemli, ılık ve ıslak olan bu ortamlar teknolojik cihazlar için uygun değildi" ifadelerini kullandı. Kedinin ameliyattan sonra gayet sağlıklı olduğunu ifade eden Wallace ancak CIA'deki proje yöneticisinin kan görünce baygınlık geçirdiğini de sözlerine ekledi.
Ancak bir problem vardı. CIA tarafından eğitilmiş olmasına karşın Akustik Kedicik kendi bildiğini okuyor ve hedeflerin yakınında durmuyordu. Halka açık bir parkta yapılan saha testinde, kendisine verilen komutları yerine getirmek yerine kuşlarla sincapların peşinden koşan Akustik Kedicik, planın işe yaramayacağını kanıtlamış oldu.
'AKUSTİK KEDİCİK'E NE OLDU?
CIA'in konusunda uzman bir tarihçi olan David Welker, "İnsan 'Akıllarından ne geçiyordu?' diye düşünmeden edemiyor. Hiç kimse kedi beslemedi mi? Bir kediye istemediği hiçbir şeyi yaptıramazsınız. Gururlu bir kedi sahibi olarak ben onlara bu işin yürümeyeceğini söyleyebilirdim" dedi.
Kurumu eleştiren eski bir CIA ajanı olan Victor Marchetti'nin anlattığına göre, Akustik Kedicik parktaki saha testi sırasında yola atlayıp bir otomobilin altında kaldı. Ancak Wallace, gerçekte kedinin vücudundaki cihazlar çıkarıldıktan sonra normal hayatına devam ettiğini söyledi. Welker, CIA'in resmî söyleminin de bu yönde olduğunu belirtti.
Sözün kısası CIA kedilerden ajan olarak pek verim alamadı. Halbuki kuşları, özellikle de güvercinleri deneseler durum bambaşka olabilirdi.
GÜVERCİNLER NAZİLERE KARŞI KULLANILDI
Bilindiği üzere güvercinler, antik çağlardan bu yana özellikle savaşlarda posta iletimi için kullanıldı. Ancak bu kuşlara istihbarat ajanı görevi ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında verildi.
Savaşın başlarında İngiliz istihbaratı, Almanların hızlı ilerlemesi nedeniyle altüst olmuştu. İşgal altındaki Avrupa topraklarında havadan keşif çalışmaları yapılmıyordu. Nazilerin ünlü Enigma şifresi de henüz kurulabilmiş değildi. Bu dönemde, Birinci Dünya Savaşı'na katılmış ve siperler arası iletişim için güvercinleri kullanmış olan veteranlar, radikal bir fikir önerisiyle geldi.
'Operation Columba: The Secret Pigeon Service' (Columba Operasyonu: Gizli Güvercin Servisi) kitabının yazarı İngiliz gazeteci Gordon Corera, "Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklardan aşağı güvercin atmaya karar verdiler" dedi.
Uçaklar işgal altındaki topraklar üzerinde uçarken, tepesine paraşüt bağlanmış kutulardaki güvercinleri aşağı atacaklar ve herhangi bir sonuç elde edip edemeyeceklerine bakacaklardı.
KİMSENİN AÇIKLAYAMADIĞI BİR SÜPER GÜCE SAHİPLER
Gerçekten de Nazi işgaline direnmek için ellerinden geleni yapan Fransa ve Belçika köylüleri, hayatlarını riske atma pahasına küçük kağıtlara yazdıkları notları tarlalarına ve bahçelerine inen bu güvercinlerin bacaklarına bağlayıp İngilizlere göndermeye çalıştı.
Corera, "Güvercinlerle ilgili en önemli şey sahip oldukları süper güç: Nerede olurlarsa olsunlar evlerini bulabilme becerileri. Bunu nasıl başardıkları hâlâ anlaşılabilmiş değil ama yüzlerce kilometre uzaktaki daha önce hiç görmedikleri bir yerden bile eve dönebiliyorlar" dedi.
Columba Operasyonu çok büyük bir başarıya ulaştı. Önemli kayıplar verilmiş olsa da casus güvercinler, radarların konumları, Nazi askerlerinin hareketleri ve V1 roket sahalarıyla ilgili 1.000 kadar kritik mesajı Londra'ya taşımayı başardı. Savaşın kaderini değiştiren güvercinlere cesaretlerinden ötürü madalya dahi verildi.
"KİMSE BİR GÜVERCİN GÖRÜNCE ŞÜPHELENMEZ"
Ancak casus güvercinlerin görev süresi İkinci Dünya Savaşı'yla sınırlı değildi. Soğuk Savaş yıllarında, İngiliz istihbaratı bu kuşların radyoaktif madde bulutları içinde uçma ve olası bir nükleer savaşta mesaj taşıma becerilerini test etti.
Ardından 1970'lerde CIA'in Tacana Operasyonu başladı. Operasyon kapsamında küçücük kameralar taşıyan güvercinler, Sovyetlere ait askeri tesisler üzerinde uçarak dönemin casus uydularının çektiğinden çok daha yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekiyordu
Aslında CIA, şahin, kuzgun hatta kakadu papağanı gibi daha egzotik kuş türlerini de bu amaçla eğitmeye çalıştı. Ancak nihayetinde ibre yine güvercinlere döndü. Çünkü bu kuşlar hiç dikkat çekmeden ortalıkta dolanabiliyor, hiçbir yere konmadan çok uzun mesafeler kat edebiliyor ve evin yolunu her zaman bulabiliyordu.
Tarihçi Welker, "Güvercinler hiçbir şekilde dikkat çekmezler. Çünkü her yerdedirler. O yüzden kimse kafasının üzerinden geçen bir güvercin görünce şüphelenmez" dedi.
Güvercinlerin çektiği fotoğraflardan örnekler
"GÜVERCİN ÇAĞI SONA ERMEDİ"
Günümüzde insansız hava araçları gibi teknolojiler sayesinde, kedilere ya da güvercinlere eskisi kadar iş düşmüyor. Bu nedenle Akustik Kedicik de Tacana Projesi de tarih kitaplarının tozlu sayfalarında kaldı. Wallace, "80'li yıllarda izleme teknolojileri kısa süre içinde çok gelişti. Bazen bazı şeyler hızla demode hale gelir" dedi.
Ancak bu durum CIA'in hayvanları tamamen unuttuğu anlamına da gelmiyor. Welker, "Zaman değişiyor, teknoloji değişiyor ama CIA'in mümkün olan en iyi istihbaratı sunma çabası değişmiyor. Hayvanlar, CIA misyonumuz için her zaman potansiyel birer ortak olacak" dedi.
Corera ise yakın zamanda Hindistan ve Pakistan arasında casus güvercinlerle ilgili karşılıklı suçlamalar ve Çinlilerin güvercinleri eğittiğine dair söylentiler olduğunu hatırlatarak, "Teknolojiye duyduğumuz güven arttıkça aşırı bağımlı hale gelebileceğimizi de anlıyoruz" dedi. Dolayısıyla istihbarat kurumları teknolojinin başarısız olduğu durumlar için de seçenekler geliştiriyor. Corera, "Bu seçeneklerden biri güvercinler olabilir. Bence güvercin çağı henüz sona ermedi" dedi.
National Geographic'in "Which animal is a better spy—a pigeon or a cat? We actually know the answer." başlıklı haberinden derlenmiştir.