Akdeniz'in en güçlü medeniyetlerinden biri haline gelmişlerdi... Ama bir anda ortadan yok oldular! Sebebini tarihçiler de açıklayamıyor

Güncelleme Tarihi:

Akdenizin en güçlü medeniyetlerinden biri haline gelmişlerdi... Ama bir anda ortadan yok oldular Sebebini tarihçiler de açıklayamıyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2024 09:00

İber Yarımadası'nda kurulmuştu Tartessos uygarlığı. Hem ekonomik hem de sosyal olarak, devrin en ileri topluluklarından biriydi. Ancak ne olduysa oldu, Tartessoslular bir anda tarihin tozlu sayfaları arasına gömüldü. Tarihçiler Tartessos uygarlığının başına ne geldiğini bugün bile tam anlamıyla açıklayamıyor. Dahası yapılan kazılarla ortaya çıkan ayrıntılar da bu çok kültürlü medeniyetle ilgili soru işaretlerinin artmasına neden oluyor.

Haberin Devamı

Tartessos uygarlığı, Akdeniz'in en batısında bugün İspanya sınırları içinde kalan İber Yarımadası'nın güney kıyılarında hakimiyet kurdu. Tartessosluların, İber Yarımadası'na ilk kez MÖ 10'uncu yüzyılda ayak basan Fenikelilerle güçlü ilişkileri olduğuna inanılıyordu.

Deniz ticaretinde oldukça ileri bir topluluk olan Fenikelilerin kökleri, bugün Lübnan, Suriye ve İsrail'in kuzeyine denk gelen topraklara uzanıyordu. Akdeniz çevresinde usta denizciler ve tüccarlar olarak tanınan Fenikelilere, ürettikleri ve ticaretini yaptıkları benzersiz mor boya nedeniyle Yunanlar tarafından bu isim verilmişti. Fenikeliler oldukça gelişmiş bir uygarlık olmalarına rağmen, hakimiyet kurdukları toprakları tek elden yönetecek bir krallık kurmadı.

Tartessos uygarlığının, Fenike kültürü ile İber Yarımadası'nda yaşayan yerli toplumların kültürünün birleşimi olduğuna inanılıyor. Öte yandan Tartessos uygarlığının, Fenikelilerin İber Yarımadası'na gelişinden önce kurulmuş olduğuna inanan bilim insanları da var. Son dönemde yapılan keşifler de bu tartışmaların alevlenmesine neden oluyor.

Haberin Devamı

MISIR'A GİTMEK İSTERKEN KENDİNİ TARTESSOS'TA BULDU

Tartessos'la ilgili ilk efsaneler, MÖ 7'nci yüzyılın ortalarına uzanıyor. Anlatılanlara göre, o tarihte Colaeus adında bir tüccar, Aydın il sınırları içinde kalan Dilek Yarımadası'nın hemen karşısında bulunan Sisam Adası'ndan Mısır'a doğru yola çıktı. Ancak doğudan esen güçlü rüzgârlar, Colaeus'un gemisini batıya doğru sürükledi. Bunun sonucunda Colaeus ve beraberindekiler, kendilerini Herkül'ün Sütunları'nın ötesinde Cebelitarık Boğazı'nda buldu.

Burada karaya yanaşan denizciler, ayak bastıkları topraklara Tartessos adı verildiğini öğrendi. Tartessos, Yunan tüccarların o zamana kadar haberdar olmadığı bir ticaret merkeziydi. Colaeus, Tartessoslularla ticaret yapmaya başladı ve kısa süre içinde büyük bir servet elde etti. Bu servetin önemli bir kısmını Tartessos'tan topladığı yaklaşık 2 ton gümüş oluşturuyordu.

Colaeus'un hikâyesi Yunan tarihçi Herodot'un MÖ 5'inci yüzyılda kaleme aldığı ve kendi adını taşıyan tarih kitabı sayesinde günümüze kadar ulaşmış durumda. Herodot'un anlatımını biraz abartıyla süslemiş olduğuna şüphe yok. Ancak hayatının belli bir kısmında Sisam'da yaşamış olan tarihçinin Colaeus'un başından geçen bu macerayı çevresindekilerden duymuş olması da oldukça mümkün.

Haberin Devamı

GEÇMİŞTE BROZN ÇAĞI'NDA KURULDUĞUNA İNANILIYORDU

Bazı başka klasik metinlerde de İber Yarımadası'nın güneyinde, Cadiz Körfezi'nin çevresindeki topraklarda bulunan Tartessos adlı küçük bir şehirden bahsediliyor. Bu metinlerden yola çıkan tarihçiler ve arkeologlar, bu uygarlığın üzerindeki gizem perdesini kaldırmak için uğraşıyor.

Tartessos'la ilgili en tartışmalı konuların başında ne zaman kurulduğu geliyor. 20'nci yüzyılın sonlarına gelinceye kadar çoğu uzman, Tartessos'un Bronz Çağı'nda kurulduğuna inanıyordu. Yine aynı uzmanlara göre, Tartessos uygarlığı Huelva, Sevilla, Cadiz gibi şehirler üzerinden İber Yarımadası'nın güneybatısında oldukça geniş bir bölgeye yayılmıştı. Eğer bu görüş doğruysa, Tartessos'un tarihi MÖ 10'uncu ve 9'uncu yüzyıllarda kurulan ilk Fenike kolonilerinden çok daha öncesine uzanıyor olmalı.

Haberin Devamı

Tartessos kültürü, bugün Sevilla yakınlarında bulunan Guadalquivir Nehri'nin aşağı kısmında gelişmişti. Ancak 3.000 yıl önce bölgenin coğrafyası bugünkünden çok farklıydı. Ağzı çok daha içeride olan nehrin suları Tartessos Körfezi olarak bilinen dev bir halice dökülüyordu. Tartessos Körfezi'nden geriye bugün sadece Donana bataklıkları kaldı.

Ancak arkeolojik kazılarla ortaya çıkan buluntular, bu hipotezi oldukça zayıflattı. Bazı yazarlar, Tartessos Geç Bronz Çağı olarak adlandırılan bir dönemden bahsetse de MÖ 12'nci ve 11'inci yüzyıllarda yarımadanın güneybatısında hüküm sürmüş sınırları belli yerleşimlerin varlığını destekleyecek çok fazla güçlü delil bulunmuyor.

Akdenizin en güçlü medeniyetlerinden biri haline gelmişlerdi... Ama bir anda ortadan yok oldular Sebebini tarihçiler de açıklayamıyor

FRANSA'DA BRİTANYA'DA HUELVA BAKIRI BULUNDU

Eldeki bulgular, bölgede yaşayan toplulukların, ağırlıklı olarak tarımla ve madencilik yoluyla elde edilen hammaddelerin ihracatıyla geçinen ve sosyal yapısını yeni yeni oluşturan insanlar olduğuna işaret ediyor.

Örneğin arkeologlar bu dönemde Huelva yakınlarında yaşamış bir topluluğa dair bazı deliller elde etti. Buradaki kazı alanında ve diğer yerlerde gün yüzüne çıkarılan eserler, Huelva'da yaşayan insanların, Atlas Okyanusu kıyılarında yaşayan topluluklarla ticarette oldukça ileri düzeyde olduğunu gösteriyordu. Fransa'dan Britanya Adaları'na kadar birçok uzak coğrafyada, Huelva'da çıkarılan bakırdan üretilen nesneler bulundu.

Haberin Devamı

Bölgede yaşayan insanlar, ticaret ilişkilerinin bu kadar güçlü olması sayesinde, bugün Sevilla'nın kuzeybatısında kalan zengin gümüş madenlerinden elde ettikleri değerli metalleri, büyük servetlere dönüştürmeyi başarmıştı.

Cadiz Körfezi kıyısında yaşayan bu tüccar topluluklar, Fenikelilerin bölgeye ayak basmasının ardından çok büyük bir dönüşüm geçirdi. Takvimler 9'uncu yüzyılı gösterirken Doğu Akdeniz'in hızla büyüyen şehirlerinden yola çıkan tüccarlar, İber Yarımadası'nın güneybatısında kalıcı yerleşimler kurdu.

TAPINAKLAR AYNI ZAMANDA TİCARET MERKEZİYDİ

Fenikeli kolonicilerin ilk hamlelerinden biri, deniz kıyısı boyunca büyük tapınaklar inşa etmek oldu. Bu ibadethaneler, ruhani fonksiyonlarının yanı sıra ticaret yapmak için tarafsız bir alan oluşturuyor ve ekonomik açıdan önemli bir rol oynuyordu. Örneğin Cadiz yakınlarında bulunan Melqart Tapınağı, her iki amaç için de kullanılan yerlerdendi.

Haberin Devamı

Fenikeliler kısa süre içinde bölgede kalıcı yerleşimler oluşturmaya başladı. Fabrika adı verilen bu yerleşimler, zaman içinde ilk kolonilere evrildi. Bu yeni şehir kolonilerinden biri olan Cadiz, bölgenin bir numaralı ekonomik, siyasi ve dini merkezi haline geldi. Gümüş, kalay ve tuzlanmış balık ticaretinin merkezini Cadiz Limanı oluşturuyordu. Buradan dünyaya yayılan madencilik ve tarım ürünleri, Huelva'dan ya da kıyıdan daha içeride kalan bölgelerden geliyordu.

Fenikeliler yerleştikleri bölgelere birçok yeniliği de getirdi. İber Yarımadası, demir, katır gibi melez hayvanlar, üzüm asması ve zeytin ağacı gibi bitki türleri, çömlekçi çarkı ve seramik fırınları gibi pek çok şeyle bu dönemde tanıştı. Fenikelilerin bölgeye getirdikleri bir diğer şey de ticaretin önemli bir unsuru olan alfabe oldu.

Bölgenin mimarisi de Fenikelilerden etkilendi. Fenike mimarisinde dik açılı yapılar öne çıkıyordu. Bu tercih çok daha karmaşık bir şehir görünümü ortaya çıkardı. Tüm bu değişimler sayesinde MÖ 9'uncu ve 8'inci yüzyıllarda hem ekonomide hem de yerel halkların yaşamında önemli dönüşümler yaşandı.

SOSYAL YAPININ ZAYIF OLDUĞU YERLERDE FENİKELİLERİN ETKİSİ DAHA YOĞUNDU

İberya'nın yerel halkları, bu kolonizasyon sürecinde doğudan gelen yerleşimcilerin varlığına yavaş yavaş uyum sağladı. Arkeologlar, bu uyum ve entegrasyon sürecinin gelişimini anlayabilmek için daha fazla delil arayışı içinde. Ancak eldeki bulgular iç kesimlerde yaşayan insanların kıyılara doğru göç ettiğini, bunun sonucunda iş gücünde ciddi bir artış yaşandığını düşündürüyor.

Akdenizin en güçlü medeniyetlerinden biri haline gelmişlerdi... Ama bir anda ortadan yok oldular Sebebini tarihçiler de açıklayamıyor

El Carambolo hazinesinden bir parça

Buna göre, söz konusu süreçte madenciler ve çiftçilerin yanı sıra yeni şehirlerin, tapınakların ve yolların inşasında görev alacak olan zanaatkârlar ve inşaat işçileri de kıyılara akın etti. Guadiana ve Tagus Vadilerinde yaşayan savaşçı elitler, Fenikelilerin demir kaynaklarına ve teknik inovasyonlarına erişim karşılığında işçi olarak çalışmayı kabul etti. Kıyıdan uzakta kalan bu bölgelerde faaliyet göstermeye devam eden tüccarlar da Fenikelilere altın, kalay ve tarım ürünü sağlayarak denklemin bir parçası oldu.

Fenikeliler İber Yarımadası'ndaki koloniler üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olsa da değişim her yerde eşit şekilde hissedilmedi. Nüfusun daha seyrek olduğu Guadalquivir Vadisi ve Cadiz Koyu gibi bölgelerde, Fenikeliler kendi şehirlerini kurup yerel nüfusu bünyesine katmayı başardı. Ancak ekonominin ve sosyal yapının çok daha güçlü olduğu Huelva'da Fenikelilerin etkisi de daha zayıf kaldı.

BÖLGENİN EKONOMİK YAPISI DEĞİŞTİ

MÖ 8'inci yüzyılda, Fenikelilerin, yerel toplulukların ve iç kesimlerde yaşayan halkların arasındaki etkileşim sayesinde bugün Tartessos adı verilen kültür ortaya çıktı. "Tartessos" kelimesi de bir sonraki asırda kaleme alınmış Yunan belgelerinde görülmeye başladı.

Fenikeli kolonicilerle yarımadanın yerel halkı arasındaki temas, çömlekçiler, kuyumcular, demirciler, dülgerler, gemi yükleme işçileri ve denizciler için ciddi bir ekonomik kalkınmayı beraberinde getirdi. Deniz ticareti toplumun belirleyici ekonomik faaliyeti haline geldi. Emek yoğun bir sektördü bu. Ağaçların kesilmesi, gemilerin inşası ve ticaret ürünlerinin taşınacağı amforalar gibi araçların üretimi çok fazla işgücü gerektiriyordu.

Bu değişimlerin Fenikelilerle kurdukları kazançlı ilişkilerin tadını çıkaran Tartessos toplumlarıyla, iç kesimlerde yaşayan ve yeni ekonomik kaynakların kontrolünü ele almak isteyen diğer yerel topluluklar arasında gerginliğe yol açmış olabileceği tahmin ediliyor.

Tartessos kültürü yeni sosyal grupların ve eskisine kıyasla çok daha karmaşık bir sosyal yapının ortaya çıkmasını da sağladı. Bu toplum aşağı yukarı 400 yıl boyunca varlığını sürdürdü. Ancak devrin elitlerinin kontrolü nasıl elde tuttuğu halihazırda bilinmiyor. Bölgedeki kazı alanlarından da mezarlardan da kullanılan silahlara dair çok fazla delil bulunamadı.

KRAL DEĞİL KRALLAR VARDI

Bazı dikkat çekici kültürel özellikleri olmasına karşın, Tartessoslular homojen bir toplum, birleşik bir krallık ya da bir imparatorluk değildi. Herodot Tarihi'nde Arganthonyos'un idaresindeki bir krallıktan bahsediliyor ancak bu metinde Herodot, Yunanların Tartessos adını verdikleri şehirdeki bir şeften söz ediyor. Bu kralların sayısının birden fazla olduğu ve her birinin ekonomik çıkarlarla birbirine bağlanmış siyasi açıdan bağımsız birimleri yönettiği düşünülüyor. Hiyerarşikten ziyade heterarşik olan bu sosyal yapıda çok sayıda lider ve bir iktidar ağı olması mümkün.

Akdenizin en güçlü medeniyetlerinden biri haline gelmişlerdi... Ama bir anda ortadan yok oldular Sebebini tarihçiler de açıklayamıyor

Yerel halklarla Fenikelilerin aralarındaki evlilikler de iki toplumun entegrasyonunu güçlendiren bir diğer unsurdu. Bu evlilikler Tartessos'un merkezinden uzakta Caceres'te bulunan Aliseda ve Talaverilla hazinelerini ve Toledo'daki Casa del Carpio tapınağını açıklayabilir.

Bu bölgelerde bulunan zengin hazinelerin önemli bir kısmı Fenikelilerin kuyumculuk teknikleri üzerine eğitim almış zanaatkârlar tarafından yerel atölyelerde üretilmiş eserlerdi. Parçaların üzerinde El, Baal ve Astarte gibi Fenike tanrılarının temsilleri dahil çeşitli dini motifler yer alıyordu.

Diğer yandan Extremadura ve Tagus Vadilerinde arkeologlar nekropollerde bazı çeyiz eşyaları buldu. Eşyaların üzerindeki süslemeler hem yerel halkın hem de Fenikelilerin estetiğini yansıtıyordu.

CASAS DEL TURUNUELO EN İYİ ÖRNEKLERİNDEN BİRİ

Son olarak Guadiana Nehri kıyısındaki bir tümülüsün altında büyük kerpiç yapılar keşfedildi. Bu bulgular da Tartessos kültürünün ve mimarisinin Fenike etkileriyle karışmasının bir diğer delili kabul edildi. Guarena'da bulunan ve MÖ 5'inci yüzyılın sonlarına kadar kullanılmış olan Casas del Turunuelo ise Akdeniz'in batısındaki en iyi korunmuş protohistorik yapı kabul ediliyor.

Buradaki yemek salonunda bronzdan yapılmış mutfak eşyaları bulundu. Devam eden kazılar sayesinde, bu yapının 8'inci yüzyılda Fenikeli kolonicilerle olan etkileşimlerden doğan erken Tartessos kültürünün bir karakteristiği olduğu teyit edildi. Bir başka deyişle Tartessos kültürünün önceden düşünülüne kıyasla çok daha derin ve kapsamlı bir iz bıraktığı anlaşılmış oldu.

Tartessos uygarlığı, 7'nci yüzyılda yaşadığı refah döneminin ardından gerilemeye başladı. Yakın zamana kadar, arkeologlar Tartessos kültürünün MÖ 6'ncı yüzyılda aniden sona erdiğine inanıyordu. Ancak Guadiana Vadisi'ndeki son bulgular, Tartessos uygarlığı kıyıda gerilerken kültürün iç kesimlerde varlığını sürdüğüne işaret etti. Araştırmalar ilerledikçe Bronz Çağı'nın bu önemli uygarlığı üzerindeki gizem perdesi kaldırılmaya devam edecek.

Akdenizin en güçlü medeniyetlerinden biri haline gelmişlerdi... Ama bir anda ortadan yok oldular Sebebini tarihçiler de açıklayamıyor

Guarena'da bulunan Casas del Turunuelo'da 2016'da yapılan kazılarda, arkeologlar merdivenlerle inilen bir avlu keşfetti. Avluda çoğunluğu atlara, eşeklere ve katırlara ait 50'den fazla hayvanın iskeletleri bulundu. Başlangıçta Tartessosluların Casas del Turunuelo'yu terk etmeden önce bu hayvanları topluca kurban ettiği görüşü ortaya atıldı. Ancak 2023'te yapılan bir araştırmada, avlunun uzun yıllar boyunca düzenli olarak kurban alanı olarak kullanıldığı anlaşıldı.

National Geographic'in "A thriving society vanished into thin air. Historians are finally piecing together the clues." başlıklı haberinden derlenmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!