Güncelleme Tarihi:
Takvimler Şubat 2003'ü gösteriyordu. ABD'nin New York şehrinin Manhattan bölgesinde bulunan bir binada yıkım hazırlıkları yapılıyordu.
Binanın bodrum katına inen işçiler dehşet verici bir manzarayla karşılaştı: Halıya sarılıp betona gömülmüş bir iskelet.
Binanın bodrum katının zeminini kaplayan betonu kazmaya başlayan işçiler, ilk olarak bir kafatası keşfetti. İşçiler kazmaya devam ettikçe diğer kemikler de yavaş yavaş gün yüzüne çıktı.
Kurban elektrik kablosu kullanılarak domuz bağıyla bağlanmıştı. Kemiklerle birlikte üzerine "PMcG" harfleri kazınmış altın bir yüzük, bir sutyen, 1969 yılına ait bir 10 sent ve plastikten yapılmış yeşil bir oyuncak asker de betona gömülmüştü.
New York Adli Tıp Kurumu'nun yaptığı incelemelerde iskeletin, 157 santimetre boyunda çok genç bir kadına ait olduğu tespit edildi. Ancak bu özelliklere uyan bir kayıp bildirimi yapılmamış olduğu için fazla ilerleme kaydedilemeyen dosya rafa kaldırıldı.
Yüzükteki "PMcG" harfleri polislere yol gösterdi
20 YILDAN FAZLA ZAMAN SONRA İSMİ AÇIKLANDI
İskelet New York'un Hell's Kitchen bölgesinde bulunduğundan, kimliği belirsiz kurban, 20 yılı aşkın süre boyunca "Midtown Jane Doe" olarak anıldı. Ta ki birkaç gün öncesine kadar...
Bu hafta başında New York Emniyet'inden yetkililer, kurbanın kimliğini tespit ettiklerini duyurdu. Midtown Jane Doe, Brooklyn'de yaşayan 16 yaşındaki Patricia Kathleen McGlone'du.
New York Emniyeti'nden Dedektif Ryan Glas'ın CNN'e yaptığı açıklamaya göre, Patricia'nın 1969'un sonlarında ya da 1970'te öldürüldüğüne ve binanın bodrum katına gömüldüğüne inanılıyor.
Patricia'nın öldürüldüğü tahmin edilen yıllarda, söz konusu bina The Scene isimli bir gece kulübüne ev sahipliği yapıyordu. Genelde rock-and-roll müzik çalınan mekân, 1960'larda ünlülerin uğrak yeriydi. The Doors ve Jimi Hendrix gibi çok ünlü grup ve sanatçılar da The Scene'de sahne alıyordu.
DOSYA 2017'DE YENİDEN AÇILDI
10 yılı aşkın zaman boyunca rafta kalan dosya, 2017 yılında yeniden açıldı. Ancak kemikler çok uzun süre betonda gömülü kaldığından aşınıma uğramıştı. Bu nedenle kullanılabilir bir DNA profili oluşturmak epey zaman aldı.
Gelişen adli tıp teknolojileri sayesinde, geçtiğimiz yıl önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirten Glas, "Çaba sarf edilmediğinden değil ama profil oluşturma sürecinde gecikmeler yaşandı. Mart 2023'te elimizde kamuya açık soyağacı sitelerine yüklemeye uygun bir profil oluşmuştu. O profil sayesinde, kurbanın baba tarafından uzak bir akrabasıyla eşleşme sağladık" dedi.
Bu akrabanın ismi ve bulunan yüzüğün üzerindeki harfler, dedektiflerin doğru yolda olduklarına işaretti. Ardından kurbanın hangi dönemde yaşadığını ve soyağacının üzerindeki konumunu tespit etmek için çalışmaya başladı.
Genetik uzmanlarının da desteğiyle, kurbanın soyağacının anne tarafındaki dallar da doldurulmaya başladı. Bu süreçte, 11 Eylül saldırılarında New York'ta hayatını kaybeden bir kadını bulmak için yetkililerle paylaşılan DNA örnekleri oldukça etkili oldu. Kurbanın bu kadının annesiyle akraba olduğu anlaşıldı.
HAYAT HİKÂYESİ BİR NOKTAYA KADAR AYDINLANDI
Bütün bunların sonucunda Patricia'nın anne babasının kimlikleri ve Brooklyn'deki adresleri tespit edildi. Ayrıca kamuya açık belgeler de tarandı. Bunun sonucunda genç kızın vaftiz kartından okul kayıtlarına birçok detaya ulaşıldı. Bu sayede polisler Patricia'nın hayatının son dönemlerine dair net bir tablo çizebilmiş oldu.
20 Nisan 1953'te dünyaya gelen Patricia, Bernard McGlone ve Patricia Gilligan'ın kızıydı. McGlone ve Gilligan hayatta değildi. Ancak dedektifler, Patricia'ya 1963'te ölen babası üzerinden maaş bağlandığını tespit etti.
Ailesine ait belgeler Patricia'nın Brooklyn'de yaşadığını ve bir Katolik okuluna gittiğini gösteriyordu. Dedektifler, Patricia'nın ortaokul kayıtlarına da ulaştı ve hayatına dair daha fazla bilgi edinme şansı buldu. 1968'in sonlarında ve 1969'un başlarında ortaokula giden Patricia'nın devamsızlık kaydı oldukça kabarıktı.
Glas, "Yaşını, Katolik olmasını ve çok genç yaşta evlendiğini hesaba kattığımızda, betona gömülü bulunan oyuncak askerin bir hamilelik işareti olabileceğinden şüphelendik" dedi. Glas, Patricia'nın öldüğü dönemde bir kaçak olarak değerlendirildiğini ve çocuğunu evlatlık vermiş olabileceğini de sözlerine ekledi.
Ancak böyle bir çocuk varsa da bulmak çok kolay değil. Çünkü o yıllarda bir çocuk evlat edinildiği ya da terk edildiği takdirde, doğum belgelerine biyolojik anne baba yerine evlat edinen anne babanın isimleri yazılıyordu.
SIRADAKİ HEDEF BELLİ
Öte yandan Glas, Patricia'nın evli olduğu kişinin, iskeletin bulunduğu binayla bağlantılı olduğunu söyledi ancak soruşturmanın devam etmesini gerekçe göstererek fazla ayrıntı vermekten kaçındı.
Glas, bu kişinin kimliğinin tespit edildiğini ve o yıllarda neler yaptığına dair ayrıntıların araştırıldığını vurguladı.
Patricia'nın akrabalarına ve tanıdıklarına seslenerek kendilerine ulaşıp genç kadının başına gelenleri aydınlatmalarına yardımcı olmalarını da isteyen Glas, "O zamana dair hatırladıkları herhangi bir şey, o dönemde binada yaşamış herhangi biri, bize Patricia ya da evli olduğu kişi hakkında bilgi sağlayabilecek herhangi biri... Peşinden gidebileceğimiz her türlü bilgi" diye konuştu.
Patricia'nın kimliğinin nihayet tespit edilmesiyle polisin önündeki bir sonraki adımın netleştiğini de sözlerine ekleyen Glas, "Onu kimin öldürdüğünü bulacağız" dedi.
CNN International"ın A teen was found buried in a basement in New York. An engraved ring helped police learn her identity two decades later" başlıklı haberinden derlenmiştir.