Şimdi kendi çocuklarını yiyor

“BEN özel yetkili savcıyım, devlet aleyhine işlenen suçları soruşturmakla görevliyim, kim olursa olsun, makam tanımam, soruşturmaya çağırırım”.

Haberin Devamı

Özel yetkili savcılar ve özel yetkili yargıçlar bu müthiş yetkiyi 1 Haziran 2005 tarihinde kazanıyor, yeni ceza yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte.

Olağan dönemde, olağanüstü yargı sistemi ve yetkisi o tarihten bu yana olağan hale geliyor, şakır şakır işliyor.

Bu yasayı ve özel yetkili mahkemeleri hep birlikte AKP’ye borçluyuz. Ne var ki, o yasa şimdi kendi çocuklarını yer hale geliyor.

Genelkurmay Başkanları, üniversite rektörleri, ordu komutanları, devlette görev yapan güvenlik elemanları, öğretim üyeleri, yazarlar, gazeteciler kervanına üç müthiş sürpriz isim daha katılıyor.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş özel yetkili savcı tarafından KCK davasında şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmak üzere, adliyeye çağrılıyor.

İHTİMALLER

Acele etmek yanlış. Çağrılma ihtimalleri;

1- Yanlışlıkla olabilir,

2- Bilgilerine başvurmak için olabilir,

3- İfadelerine göre haklarında adli işlem yapmak için olabilir.

Çağrılan üç ismin PKK’lılarla görüşmüş ve KCK davası kapsamında çağrılmış olmaları onların ortak noktası.

Üç ismin de, hükümetin Kürt açılımı politikası çerçevesinde, devlet adına görev yaptıklarını bilmeyen yok.

Eğer bilgilerine başvurulacak ve serbest bırakılacaklarsa, mesele yok. Ama, haklarında adli soruşturma açılırsa, o zaman bu doğrudan hükümetin Kürt açılım politikasına ağır bir darbe olur.

Bundan sonra hiçbir devlet görevlisi, hangi makamdan olursa olsun, bir daha Kürt sorununa elini sürmez, bu yönde verilen görevlerden affını ister. Bundan sonra hiç kimse gidip de, PKK ile görüşmez. Sorunu çözmek için PKK ile görüşmek gerekiyorsa, o masaya bir daha kimse yaklaşmaz. Gitsin de, adam başını mı yaksın.

Kaldı ki, asıl sürpriz o üç ismin hükümete yakın olması.

İZİN VAR MI YOK MU

Burada sorulan sorulardan biri ve en önemlisi, hükümete yakınlık ötesinde, Başbakan Erdoğan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan arasındaki bağlantı.
MİT görevlileri yasal açıdan doğrudan Başbakan bağlı. Onlar hakkında soruşturma açmak için Başbakanın izni gerek. O izin
alınmış mı?

Alınmadığına ilişkin örnekler var. Hapiste hayatını kaybeden MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu için de izin yok, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın için de YÖK’ün izni yok. Yok derken, YÖK’e ya da Başbakanlığa izin almak yönünde başvuru yok. Ama, onlar hakkında soruşturma ve dava var.
Son yıllarda yargıda yaşadığımız olağanüstü gelişmelerin haddi hesabı yok. Bunların hepsini özel yetkili mahkemelere borçluyuz, hepsi AKP iktidarının ürünü.
Değil üçüncü, on üçüncü yargı paketi de çıksa, AKP özel yetkili mahkemeleri kaldıran yeni bir yasa çıkarmadıkça, bu böyle sürüp gidecek. Olaylar kendi çocuklarını yemeye kadar uzanacak.

Yoksa, savcılar yasanın gereğini yerine getiriyor.

Haberin Devamı

Karadeniz intikam alıyor

Haberin Devamı

GİRESUN’da yağmur, biriken su Karadeniz Sahil Yolu’na takılıyor. Biriken su geri dönüyor, kenti vuruyor. Biriken su sahil yolunun bir bölümünü çökertiyor.
Rize’de yağmur, biriken su sahil yolunu aşamıyor, geri dönüyor, kenti sel basıyor. Biriken su sahil yolunun bir bölümünü çökertiyor. Rize’de aynı olay birkaç kez yaşanıyor.

Sarp’ta, Hopa’da, o yolun geçtiği bazı yerleşme merkezlerinde benzer facianın başka örnekleri var. Yapıldığı sırada yoğun eleştirileri kimse dinlemiyor, şimdi o eleştiriler haklı çıkıyor:

“Sahilin dokusu ile deniz arasındaki bağlantıyı kesen yolun yıkıcı etkileri olacaktır. Dere yataklarının denize akması önlenecek, sel felaketlerine yol açacaktır”.
Kimse dinlemiyor bu eleştirileri. Üç, beş çevrecinin lafına bakılmaz, vurdum duymazlığı ile yol yine de yapılıyor ve bugün çevreciler haklı çıkıyor.

Yolun yapım süreci ise, ayrı facia. Temeli 1987’de atılıyor, tam yirmi yılda bitiyor. Arada on iki hükümet gelip geçiyor. Bin türlü yolsuzluk iddiaları bazı bakanları Yüce Divan’a götürüyor. Ama, oradan bir şey çıkmıyor.

Son olarak dalgalar bu kez Artvin’in bazı ilçelerini vuruyor, yol bir kez daha çöküyor, asfalt denize karışıyor.

Çevre, ahlak, teknik inşaat ilkelerinin birbirine karıştığı yerde Karadeniz intikam alıyor.

Haberin Devamı

Bağış çok kahraman

AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış kahraman bir vatan evladımız.

Göğsünü siper ediyor, İsviçre’de söylenmesi yasak olmasına rağmen, “soykırım yoktur, gelsinler beni tutuklasınlar” diyor ve bu komedi bir kaç gündür sürüyor.
Her ne kadar İsviçre’de savcı soruşturma açmış olsa bile, komedi aslında o tarafta da sürüyor.

Bağış bakan, diplomatik dokunulmazlığı var, bunu kendisi de biliyor, o savcı da. O laftan dolayı Bağış’a hiç bir şey olmaz.

Ama, komedi yine de karşılıklı sürüyor. Bağış ucuz kahramanlık peşinde, iç politikaya malzeme, gariban savcı ucuz gösteri arayışında.

Yazarın Tüm Yazıları