‘Sıfır anı’nda neler olmuştu?

Güncelleme Tarihi:

‘Sıfır anı’nda neler olmuştu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 06, 2004 22:15

Günümüzde Big Bang (Büyük Patlama) teorisi hálá geçerliliğini korusa da, şimdiye kadar kimse Evren’in oluşumunu tetikleyen bu olayın kaynağını açıklayamadı. Bazıları için ‘sıfır anı’ hiç bir zaman anlaşılmayacak.

Bazıları ise bu konuda inanılmaz görüşler ortaya atıyor: Örneğin hiçbir zaman Big Bang olmadı gibi. Big Bang, yaklaşık trilyon yılda bir kere ortaya çıkan ve art arda tekrarlanan sınırsız patlama ve iç patlamalar süreci. Veya ‘bizim’ evrenimiz sınırsız sayıdaki bir dizi başka evren arasında yeni bir deneyim.

Son yüzyıl içinde astronotlar ve fizikçiler, muazzam evrensel puzzle’ı şaşırtıcı bir kesinlikle betimlemeyi başardılar. Ancak yine de puzzle’ın bir parçası eksikti: Büyük kozmik saatin ilk ‘tiktak’ anı olan ‘sıfır anı’nda neler olup bitmişti?

Bu durum yaklaşık 70 yıldır bu sorunun yanıtı yok. Bütün sorun, saniyenin milyarda, milyarda.... on milyonda biri kadar bir zaman kesiti içinde nelerin olup bittiğinde (10 üstü eksi 43). İşte bu minnacık zaman dilimi, bilim adamlarının bu gerçeği aydınlatmasına engel oluşturuyor..

1930’lu yıllardan ve Einstein’ın teorisinin izinden giderek yerçekiminin uzay-zamanın temel özelliği olduğunu savlayan Big Bang teorisi ortaya çıktı. Fizikçiler rölativite denklemlerine göre Big Bang’i ‘okumak’ istediklerinde önlerine şöyle bir sonuç çıktı: ‘Sıfır anında Evren’in boyutu yoktu, sıcaklık ve yoğunluğu sınırsızdı.’

Şimdi, Nice Üniversitesi’nden fizikçi Jean-Marc Lévy-Leblond şöyle diyor: ‘Sıfır anı, Big Bang teorisine ait değil.’

Sonsuzluğa eşdeğerse?

Sıfır anı, sıcaklıkların mutlak sıfırı gibi, görünüşte sınırlı başka fiziksel değerlerle de karşılaştırılıyor (0 K ya da Ğ273,15 oC).

Ancak bilim adamları mutlak sıfırın kesin ve mütevazi değerine rağmen, doğada var olmadığına dikkat çekiyor.

Jean-Marc Lévy-Lebold, bundan yola çıkarak, kozmolojinin sıfır anının bir tür düş, insanoğlunun dünyaya bir yaş biçme fantazyasının bir sonucu olabileceğini belirtiyor; hatta daha da ileri giderek Big Bang’in hiçbir zaman meydana gelmediğinin bile ileri sürülebileceğini söylüyor.

Konunun daha da ciddi boyutu ise, rölativiteyle ilgili geleneksel bakış açısının, 20. yüzyıl fiziğinin bir diğer büyük yapısı Kuantum Mekaniğiyle kesinlikle uyuşmaması.

Nitekim, çok küçük ölçekte (10 üstü eksi 43 saniye) Einstein’ın kozmosu, kuantum dünyasıyla bağdaşmıyor: Evren’in yaşı 10 üstü eksi 43’ten daha genç olduğunda, yani bu ‘Planck zamanı’nda, kuantum mekaniği için uzay ve zaman unsurları geçerliliğini yitiriyor.

Bu koşullarda Big Bang nasıl açıklanabilir?

Yanıtı çok basit: Kimse bilmiyor! Eğer bizleri Planck zamanına götürecek bir makine olsaydı, dünyanın flulaştığını görecektik ve daha sonra da bizi bu zaman dilimine taşıyan makine stop edecekti: 10 üstü eksi 43 civarında kronometre bozulacak, 10 üstü eksi 44’te ise belki yok olacaktı...

Metafizik mi devrede?

Bu durumda dünyanın kökeni konusunu metafiziğe mi bırakmalıyız? Kozmologlar her şeye rağmen Big Bang’i bilimsel problematiğin sınırları içinde tutarak, metafiziksel açıklamaları reddediyorlar. Onların çalışmaları günümüzde en çılgın iddiaları da beraberinde getiriyor.

On yıldan beri fizikçiler ve matematikçiler yeni bir teori olan ‘M’ teorisi (‘Mother’ anlamında) üzerinde çalışıyor.

Buna göre, Planck zamanında kozmos on boyutlu, uzay, zaman ve enerjinin soyut karışımından oluşan bir evrendi.

Ancak bu teorinin baş döndürücü karmaşıklığı fizikçilerin yollarını bulmalarını engelliyor. Üstelik, bilim adamları bunu test edecek araç gerece sahip olmadıkları için M teorisi henüz tanıtlanmış değil. Fizikçiler on, yirmi yıl içinde bunu başarabilmeyi umuyorlar.

Yine de bazı fizikçiler bu teoriden yola çıkarak dünyayla ilgili birtakım taslak görüntüler geliştirmeye başladılar bile.

Nitekim, Princeton Üniversitesi’nden Paul Steinhardt ve Cambridge Üniversitesi’nden Neil Turok, Evren’in tarihini radikal bir biçimde yeniden kaleme alıyorlar.

‘Big Crunch’a

Onlara göre, ‘Big Bang, yaklaşık trilyon yılda bir kere ortaya çıkan ve art arda tekrarlanan sınırsız patlama ve iç patlamalar süreci’.

Geliştirdikleri ‘ekpirotik’ modeline göre, halen hızla genişleme sürecindeki Evren aşamalı olarak yavaşlayacak ve ardından büzüşerek şimşek hızındaki ‘Big Crunch’la yok olacak; bu da yeni bir Big Bang’e yol açacak ve bu böyle sürüp gidecek.

Andrei Linde ise daha da iddialı. Linde’e göre, kendi kendine üreyen şişmiş Evren teorisi, kozmosun bir başka evrenin kuantik enerji dalgalanmasından doğduğu, söz konusu evrenin yine bir diğer evrenin kuantik dalgalanmasının ürünü olduğu v.b. savını ortaya atıyor.

Fiziğe olduğu kadar Darwin’in evrim teorisine de dayanan Stanford Üniversitesi’nden bu fizikçiye göre, ‘bizim’ Evrenimiz sınırsız sayıdaki bir dizi başka evren arasında yeni bir deneyim. Linde, Evren’i devasa bir kesit, ‘ya da her bir büyük dalının bir dizi küçük dal ürettiği bir ağaç’ olarak görüyor.

Ancak Linde’in ‘kozmik ağacı’ uzayda ve zamanda sonsuz olabilir. Bilim adamı, teorisindeki hiçbir şeyin Evren’in ne başlangıcını ne de sonunu ortaya koyduğunu belirtiyor.

Baş döndürücü olan ancak tanıtlanamayan Andrei Linde’in görüşü şu şekilde sorulabilir: Niçin Evren’deki doğa kuvvetleri Big Bang’ten itibaren insanoğlunun yaşayabileceği bir Evren ortaya çıkardılar?

Niçin bu evren seçildi?

Science & Vie, sayı 1024’te yer alan bu makaleye göre, Evren’in bütünüyle farklı bir tarihe sahip olması için fiziksel parametrede sonsuz küçük bir değerle oynamak yeterli:

Saniyenin binden birinde iç patlamaya maruz kalan geçici bir Evren; sonsuz, sınırsız ve bütünüyle boş bir Evren; donmuş bir Evren ya da çok büyük, çok küçük, çok sıcak çok yoğun ya da çok homojen bir Evren v.b.

On beş milyar yıl süren kozmik evrimin galaksiler, yıldızlar, gezegenler, yaşam, bilinç doğurması rastlantısal bir dizi olaylar zincirinin sonucu.

Andrei Linde’e göre tüm olası ve düşsel kozmoslar, zaman ve uzayın sonsuzluğunda bir arada varlıklarını sürdürüyorlar, biz ise sadece ortaya çıkmamızı sağlayan bir ortamda yaşıyoruz.

Çelişki ise, günümüzde en revaçta olan tartışmanın asıl soru olan kökenimizle ilgili sorunun içini boşaltması...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!