Paylaş
ST PETERSBURG
RÜYA GİBİ BİR KUTLAMA
Ülkenin ikinci büyük kenti, önde gelen bir sanayi ve kültür merkezi olan St. Petersburg, adını en önemli çarlardan biri olan Deli Petro’dan almış. 25 Mayıs’tan 16 Temmuz’a kadar yaklaşık 50 gün süreyle ‘Beyaz Geceler’in yaşandığı, gündüzün neredeyse 20 saat sürdüğü günlerin aksine yılbaşı dönemi şehrin en kısa gün ışığı aldığı zaman dilimi. Aydınlık saatler sadece 6-7 saat, sonrası alacakaranlık. Bu içinizin de kararacağı anlamına gelmiyor, çünkü St. Petersburg ışığını içinde barındıran, bembeyaz örtüsü ile romantik bir ortam yaratan çok özel bir şehir.
St. Petersburglular için yılbaşı çok önemli. Bunu zaten görkemli olan şehirlerini daha bir güzelleştirmek için harcadıkları çabalardan da anlıyorsunuz.
Burada çok sayıda insan hediyelerini Noel yerine yılbaşında vermeyi tercih ediyor. Bu da yılbaşı haftasında caddelerin ve AVM’lerin dolup taşması demek. Sokak satıcıları da kendinizi evinizde hissetmenize yardımcı oluyor. Yılbaşı kutlamanız için Hermitaj Meydanı seçilecek en güzel yerlerden biri ancak kalabalığı gördüğünüzde şaşırmaya da hazır olun. Havai fişeklerin aydınlattığı gökyüzünün altında, buz pistlerinde ya da buzdan bir nehrin üzerinde, sokaklardan akseden müziğin eşliğinde kayan insanların çizdiği romantik tablo ömür boyu aklınızdan çıkmayacak. St. Petersburg’da bulunduğunuz günlere ait opera ve bale programını incelemeyi unutmayın. Gösteri mi yoksa binanın kendisi mi daha muhteşem karar sizin.
NEW YORK
EN GÖRKEMLİ NOEL AĞACI
İnsanlara yılbaşı için binlerce dolarlık etkinlikler yanında neredeyse sıfır maliyetli sokak eğlenceleri de sunuyor. Kutlamaları geceye bırakmayın. Güne şehri adımlayarak, Noel’den kalan atmosferi soluyarak başlayın. Rockofeller Meydanı bu iş için en uygun yer. Dünyanın en görkemli Noel ağaçlarından birinin meydana dikilmesi 1933’ten beri süren bir gelenek. Ağacın süslemesinde 30 binden fazla ampul, bir o kadar da kristal kullanılıyor. Gözünüzü ara sıra ağaçtan ayırıp etrafa bakın, her an çok ünlü birini yanınızda görebilirsiniz. Meydanla aynı adı taşıyan kompleks içinde buz pateni pisti ile Noel ve Paskalya konserleri meşhur olan, ABD’nin en büyük kapalı tiyatrosu Radio City Music Hall’ü de barındırıyor.
340 hektarlık alanıyla şehrin akciğerleri Central Park yılbaşında bir başka güzel. New York’un pahalı bazı restoranları bu parkta, isterseniz deneyin.
New York aynı zamanda bir sanat şehri. Yeni yıl haftası için Metropolitan Operası’nın ve Broadway müzikallerinin programlarını kontrol edin. Yılbaşı akşamı New Yorklular, Times Meydanı’na koşuyor. Kocaman top aşağı doğru düşerken hep birlikte 10’dan geriye doğru saymak ve yeni yıla burada girmek şehrin bir diğer geleneği. Ben bir seferinde bu geleneğe şahit olmak istedim. Hava eksi 17 dereceydi ve meydan duvardan duvara insan kaplıydı!
BUENOS AIRES
GÜZEL HAVALARIN ŞEHRİ
Yılbaşı akşamı için opera binası olan Tetra Colon’un programını kontrol etmek hoş bir program yapmanıza yardımcı olabilir. Buenos Aires’in opera binası dünyada akustiği en iyi ilk beş konser salonu arasında sayılıyor. Sadece müzik değil binanın kendisi de sizi büyüleyecek. Yılbaşı gecesi Buenos Airesliler genellikle evlerinde oturmayı tercih ediyor ancak bu şehrin ve gecenin sakin olacağı anlamına gelmiyor. Birçok restoran ve gece kulübü bu gece için özel olarak hazırlanıyor. Ben bir yılbaşını Puerto Madero’da dans ederek geçirmiştim. Güney yarımküre yılbaşında yazı yaşadığı için ‘Güzel havaların şehri’ olarak Türkçeye çevirebileceğimiz Buenos Aires yeni yılı sokak partileri ile de kutluyor. Özellikle tango sevenler için düzenlenen şovlar hakkında otelinizden yardım alabilirsiniz.
En güzel etler bu şehirde. Bifteğin âlâsı, pirzolanın en lezzetlisi Buenos Aires’te sizi bekliyor. Recoleta ve Puerto Madero birbirinden şık restoranlarla dolu, üstelik fiyatlar gayet makul. Sucre, Cafe Tortoni, Cabana Las Lilas, Café Dorrego, La Cabrera ve Faena Hotel’in içindeki El Mercado benim şehirdeki en favori lezzet mekânlarım arasında. Geçirdiği onca krize rağmen ayakta kalmış ve yaşama sevincini yitirmemiş bir tutku şehri burası.
Şehrin yarattığı ve Jorge Louis Borges’in “Şairlerin söz kullanarak yaptıklarının, tangocular tarafından dansla ifade edilmesi” diyerek tanımladığı tango ile de turistlerin bile damarlarına işlemeyi çok iyi biliyor. İstanbul’daki İstiklal Caddesi misali burada da Florida Caddesi trafiğe kapanmış ve her bütçeye hitap eden birçok mağaza var. Caddede tango yapanları seyrederken yankesicilerin gazabına uğramamak için dikkatli olun. Bir sanat eseri mertebesinde yapılan Eva Peron’un mezarı, Pilar Kilisesi ile şık restoran ve dükkânlar Recoleta’da. Türkçede anlamı ‘ağız’ olan La Boca’da rengârenk boyanmış evler bir renk patlaması yaşatıyor insana. Yapacaklarınızı sıraladığınız listeye 21.000 kilometrekarelik bir alanda 5.000 su kanalından oluşan Tigre Deltası’nı mutlaka alın.
RİO DE JANEIRO
BİR MASAL GİBİ
Şu anda yazın en güzel günlerinin yaşandığı güney yarımkürenin muhteşem şehri Rio’da hayat hep mevcut olan anda yaşanıyor, gelecek kaygısı yok. Yeni yılın en güzel kutlandığı şehirlerden biri Rio. İnsanlar genellikle beyaz kıyafetler giyip plajda toplanıyor. Söylenen şarkılar eşliğinde denize çiçek bırakılması inanılmaz bir görüntü oluşmasına neden oluyor. Kurulan sahnelerde canlı konserler veriliyor. Havai fişekler etrafı aydınlatırken girilen yeni yılın aynı oranda renkli ve güzel geçmesi herkesin ortak dileği oluyor.
Brezilya’nın ilk başkenti olan Rio de Janeiro adeta bir Dali, bir Picasso tablosu gibi sürrealist bir şehir, hele karnaval zamanıysa her şey gerçeküstü bir masala dönüşüyor. Coğrafya burada cömertliğini gösterip, denizlerle dağlar arasında, yeşili bol öyle bir Rio yaratmış ki, akıllara zarar... Üstelik Rio’da yeni yıl plajlarda, denize girerek kutlanıyor. Daha ne olsun?
Kısa adıyla Rio, sefaletle ihtişamın kol kola samba yaptığı bir şehir, bir yanda Güney Amerika’nın en büyük favela yani gecekondu mahalleleri, diğer tarafta demir parmaklıkların arkasındaki lüks evler, garip bir tezat oluşturuyor. Farklı ırkların karışımından oluşuyor nüfus. Ama bu ülkede herkes birbirine son derece saygılı, etnik kökenlerin önyargı yaratmadığı bir ortamda yaşıyorlar. Şehirdeki iki tepe manzaranın tadını çıkarmak ve şehrin görkemine tanıklık etmek için önemli. İlki kambur anlamındaki 710 metrelik Corcovado. Şehirden bir finikülerle, 25 dakikada çıkacağınız bu tepede 1931’de yapılmış olan dünyanın en büyük Art Deco heykeli var. 30 metrelik Kurtarıcı İsa (Cristo Redentor) heykeli tüm haşmetiyle tepeden şehre gözcülük ediyor, nutkunuz tutuluyor. Aşağıdaki Guanabara Körfezi, plajlar, göl, muhteşem bir köprüyle anakaraya bağlı Niteroi Adası, Sugar Loaf Tepesi, arkada 1991’de UNESCO tarafından biosfer rezervi olarak ilan edilmiş olan Tijuca Ormanları, neredeyse elinizi uzatsanız tutacağınız mesafede bulunuyor. Bir diğer tepe 396 metre yükseklikteki Sugar Loaf yani Şeker Ekmeği Tepesi de manzara açısından eşsiz bir nokta. İki ayrı teleferikle zirvesine çıkacağınız bu tepede günbatımları adeta bir şiirden çalıntı. Copacabana herkesi kucaklamış, akşamları kurulan pazarda her türlü el ürünü var, adsız ressamların resimleri de caddelerden taşıyor.
CAPE TOWN
PENGUENLERLE YILA GİRİN
Soğuk bir yılbaşı yaşamak yerine yaza merhaba denilen bir yere gitmeye, plajların, şarabın, lezzet mekânlarının ve gece hayatının tadını çıkarmaya ne dersiniz? Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan Cape Town aynı zamanda gastronomi düşkünlerinin de gözbebeği. Şehri anlatmak için kullanılan semboller Masa Dağı, V & A Waterfront Limanı, Ümit Burnu ve şarap bölgesi.
Afrika’nın bu en güney noktasında yapacağınız ilk iş Table Mountain’a (Masa Dağı) çıkıp şehri 1087 metreden seyretmek olsun. Uzun kuyruklara yakalanmamak için ya erken gidin ya da akşamüstü çıkıp güneşi uğurlayın ve akşamın ilk ışıkları eşliğinde şehri seyredin. Teleferik çok ilginç, yukarı çıkarken 360 derece kendi etrafında dönüyor ve herkese güzel manzarayı görme imkânı veriyor. Soğuk sudan hoşlanıyorsanız arkasında Twelve Apostles (On İki Havariler) sıradağları bulunan Camps Bay ve Clifton plajlarında denize girin. Victoria ve Alfred (V&A Waterfront) Limanı şehrin en hareketli ve gözde yerlerinden. 3.000 kadar penguenin insanlarla beraber yaşadığı Boulders Bay, Nelson Mandela’nın hapis yattığı Ruben Adası ve Cape of Good Hope (İyi Dilekler Burnu) yeni bir yıla geçerken insanlara daha güzel günlere ulaşma inancı da veriyor.
Şarap seviyorsanız yaklaşık bir saat süren yolculuğun ardından dünyaca ünlü Güney Afrika şaraplarının üretim merkezi olan Stellenbosch ve Franschhoek kasabalarına ulaşabilirsiniz. Franschhoek’teki Le Petit Ferme (Pass Road, Tel: +27 (0)21 876 3016/8. www.lapetiteferme.co.za) son zamanlarda yemek yediğim en iyi restoranlardan biri. Fiyatları dert etmeyin. Hesap geldiğinde İstanbul gibi büyük şehirlerdeki sıradan restoranlara ne kadar büyük paralar ödediğimizi anlayacaksınız. Le Quartier Francais (www.lequartier.co.za/cuisine/the-tasting-room) şarap tadımı için inanılmaz bir yer, konusunda dünyanın ilk 50’sinde yer alıyor. Sadece Cape Town’da değil, şehrin çevresinde de yeni yıl için çok sayıda festival düzenleniyor. Genellikle 28 Aralık ve 2 Ocak tarihleri arasına denk düşen etkinliklerin ve 1-6 Ocak tarihleri arasında düzenlenen yeni yıl festivalinin programlarını inceleyin. Eğer 2 Ocak günü şehirdeyseniz ve rengârenk şemsiyeli insanlar görürseniz şaşırmayın. 2 Ocak geleneklere göre Minstrel Karnavalı.
Paylaş