Vietnam’ın yeşil cenneti: Halong Bay

Vietnam’ın güzeller güzeli Halong Bay hakkında okuduklarım, izlediğim belgeseller, duyduklarım, gördüğüm fotoğraflar ve gezerken yerel rehberimin anlattıkları heyecanımı daha da artırıyor. Ho Chi Minh'den başlayan Vietnam seyahatim sırasıyla Hoi An, Da Nang, Lao Chai, Ta Van ve Sapa’yı kapsadı. Kâh dağda bayırda kâh şehirde ovada… Ve bu seyahat beklentilerimin üzerinde çok güzel geçti ama kötü bir talihsizlik de yaşadım. İşte size zorlu ve bir o kadar güzel geçen Halong Bay gezi maceram…

Haberin Devamı

Kafamda ve yüreğimde heyecan, korku, sevinç, endişe kısaca tüm duygular birbirine karışmış vaziyette yolculuk son buluyor. Ve işte herkesin ölmeden önce mutlaka gidilmesi gereken yerler arasında listeye koyduğu yerdeyim. Aynı anda aynı yerleri dolaşan yüzlerce tur teknesine rağmen hâlâ huzurlu bir yer. Sabah ya da akşam denizin ortasında oradan buradan fışkıran adalar büyülü bir masalın içindeymiş hissi veriyor. Ya böyle cennetten bir köşede binlerce küçük adacık arasında denk gelen doğum günü ve kutlaması kaç kula nasip olur.

Vietnam’ın yeşil cenneti: Halong Bay

Geminin güvertesinde oturmuş Halong Bay'da olmamdan dolayı yine ağzımın kenarında mutluluktan beliren bir gülümseme ile rehberim Alkan'a yakalanıyorum. “Sevdin mi buraları?” diye soruyor “Bayıldım cennet burası” diyorum. Alkan “Şimdi buradaki bir mağaraya gideceğiz gelmek ister misin?” diyor. “Fansipan, Sapa ya da Cu Chi tünellerinden daha mı zor” diyorum. “Değil ama öyle kolayda değil, sen gel ben sana yardım ederim” diyor.  

Vietnam’ın yeşil cenneti: Halong Bay


Yine ikna olup düşüyorum yollara… Toplam 300 basamak var. Yaklaşık 150 çıkış 150 iniş olacak. Engelli bir gezgin için yine zor bir sınav ama gezmek aşkına her şeye değer. Rehberim Alkan önde ben arkada ellerimi sıkı sıkı tutmuş vaziyette basamakları çıkıyoruz. Vietnam'daki merdivenler benim imtihanım oldu resmen. Özellikle mağaranın içindeki basamaklar o kadar zorladı ki değil engelliler hiç bir engeli olmayan insanlar bile zorlanıyordu. Bir ara öyle zorlandım ki mağaradan çıkabilecek miyim diye düşünmedim değil. Sürpriz mağaradan onca merdiveni kazasız belasız bitirince zafer kazanmış edasıyla rahat bir nefes alıyorum.

Haberin Devamı

 Ve nihayet Vietnam seyahatim Cu Chi tünellerinin bulunduğu engebeli araziye, onca tekne turuna, Vietnam içinde üç uçak yolculuğuna, 7-8 saat süren tren yolculuğu, onca dik merdivene, teleferiğe, fünikülere rağmen sağ salim bitti... Son olarak tur katılımcılarıyla çekilecek hatıra fotoğrafı için teknede bir üst basamağa çıkmak istememle ayağımın tüm ağırlığımın altında ters dönmesi bir oldu. Artık Halong Bay ejderhanın ağzından çıkan incilerle bir masal olmaktan çıkmış ejderhanın ateşiyle canımı yakıyordu.

Vietnam’ın yeşil cenneti: Halong Bay


Tek duyduğum kendi sesim. “Ayağım gitti, ayağım gitti!” sesi oldu. Onca yıl ağrılarıyla bana eziyet çektiren, 20 yıl boyunca beni ev okul ve hastane üçgenine hapseden, 15 ameliyat ile beni canımdan bezdiren buna rağmen kendini pamuklara sarıp sarmaladığım bacağım, kendini yine en çirkin hâliyle hatırlattı. Oysa daha gidecek çok yolum vardı. Kamboçya beni bekliyor.

 Vietnam’ın yeşil cenneti: Halong Bay

Haberin Devamı

Etrafımdaki insanların sesi kulağımda ama tek bir kelimesini bile anlamıyorum. Yap dediklerini yapmak istemiyorum. Biraz uzan dediklerini duyar gibi oldum. İşte tam o zaman kendime gelir gibi oldum. Dur ya! Sen kimsin tüm uğraşlarıma, onca tedavilere rağmen, her türlü eziyetle bana bu kadar hükmediyorsun. “Hemen beni şimdi ayağa kaldırın” diyorum. Eğer ilk beş dakikada ayağa kalkabilirsem onu (bacağımı) bir testten geçireceğim. Beni tüm ağrılara rağmen taşıyabiliyorsa demek ki endişe edilecek bir şey yok. Ağrılar o kadar önemli değil. Bu düşünceyle etrafımdakilerin desteğiyle ayağa kalktım. İnatla üzerine bastım. Tamam basabiliyorum. Hissizlikte yok. Demek ki liflerde kopma yok. Kırık ya da çatlak olsa zaten basmam mümkün değil. Çünkü defalarca deneyimlediğim bir durum bu. Beni Roma'da, Köln'de, Valla Kanyonu’nda yarı yolda bırakan, hayal kırıklığına uğratan bu ucuz oyunlarına gelmiyorum artık. Bir emir komuta zinciri varsa eğer en tepede ben varım o değil. Ve onu kendi silahıyla vuruyorum. Beni düşürüp yarı yolda mı bırakacak, inatla peşimden sürüklüyordum. Ağrılarıyla kendini mi hatırlatacak, oralı bile olmuyorum. Şimdiye kadar o yönlendirdi ben ona uydum. Şimdi sıra bende!

Haberin Devamı

 Vietnam’ın yeşil cenneti: Halong Bay

İnatla ayağa kalktığımda, göstereceği ilk tepki ödemden dolayı şişmesi olacak, sonra morarmaya başlayacak, yürümemi daha da yavaşlatacak. Dediğim gibi de oldu. Önce şekli değişecek şekilde şişti, sonra morardı ve son hamlesi yürümemi iyice yavaşlattı. Elinden geleni yap. Peşimden sürükleye sürükleye seni beraberimde Kamboçya'ya götüreceğim. Dediğimi de yaptım. Kamboçya gezimi bu bacağın her türlü nazına, şımarıklığına rağmen rehberlerim Yelda Baler ve Alkan Şişli desteğiyle gerçekleşti.  Böyle arsız durumlarda söylenen o güzel söz; “Dinsizin hakkından imansız gelir” değil miydi?

 

 

Yazarın Tüm Yazıları