Paylaş
Doğaseverler, maceraperestler, gezginler, fotoğraf meraklıları... Hepinize İzlanda’yı mutlaka görmenizi öneriyorum. Bunu, İzlanda ile ilgili beklentileri had safhada olan ve buna rağmen o topraklarda beklentilerinin çok üzerinde deneyimler yaşamış biri olarak söylüyorum. 1963’te ortaya çıkmış Surtsey Adası’nı, sürekli buharlar çıkan dağları, fokurdayan çamurları, daha yeni oluştuğu için rüzgârın henüz şekillendiremediği sipsivri dağları, buzulların altında halen kaynayan ve 2010’da patlayan Eyjafjallajökull gibi volkanları, Avrupa’nın en güçlü çavlanını bir arada başka nerede görebilirsiniz ki? İzlanda’da olmak, bambaşka bir gezegendeymiş hissi veriyor insana...
Genel bakış
İzlanda’yı ziyaret için yakın zamana kadar sadece yaz mevsimi tercih ediliyordu ama artık kış mevsiminde de turizm çok aktif. Sıcaklık yazın en fazla 17 dereceye ulaşıyor, kışın ise eksi 10’lara kadar düşebiliyor. Ama hangi mevsimde giderseniz gidin, yanınıza mutlaka polar, mont, bere, eldiven almayı unutmayın. Yazın günbatımı 23:00’e kadar uzayabiliyor, kışın ise güneşin sadece 5 saat görüldüğü dönemler var.
Az sayıda da olsa Türkiye’den İzlanda’ya tur düzenleyen şirketler var. Ama dilerseniz, kendiniz de bireysel seyahat planlayabilirsiniz. Turizm İzlanda’da önemli bir sektör ve bu nedenle ülkedeki tüm düzenlemeler turistlerin işini kolaylaştırıcı nitelikte. Neredeyse herkes İngilizce konuşabildiği için iletişim sorun olmuyor.
İzlanda için Schengen vizesi gerekiyor. Türkiye’den direkt uçuş yok ama her gün İskandinav ülkeleri bağlantılı başkent Reykjavik uçuşu bulabilirsiniz.
Bir tura bağlı olmadan gideceklerin önceden güzergâh belirleyip buna göre araç ve tur rezervasyonu yaptırmasında fayda var. Kısa süreli helikopter turu, balina gözlem turu ve “monstertruck”larla siyah çöl geçişini özellikle tavsiye ederim. Balina gözlem turları deniz kıyısındaki her şehirde var ama Husavik’te balina görme şansı yüzde 98 olduğu için turistler daha çok burayı tercih ediyor. Midilliden biraz büyük boyuttaki İzlanda atları ile yapılan turlar da ilgi görüyor.
İlginç bilgiler
İzlanda’da aktif 30 volkanın hepsi kadın ismi taşıyor.
Soyadı geleneği çok değişik. Erkek çocuklar babanın ilk adının sonuna “son” eklemesiyle oluşmuş bir soyadı taşıyor. Kız çocuklar ise babanın ilk adının sonuna “dottir” eklemesiyle oluşmuş bir soyadı taşıyor. Kadın, evlenince kocasının soyadını almıyor, kendi soyadını devam ettiriyor. Yani anne baba ve bir kız çocukla bir erkek çocuktan oluşan bir ailede herkesin ayrı bir soyadı oluyor.
İzlanda atını korumak için yurtdışından ülkeye at girmesi yasak. Yarışmalar için yurtdışına giden İzlanda atlarının ise bir daha ülkeye geri dönmesi yasak.
NASA, 1960’ların sonunda Apollo 11 ekibini uzay şartlarına alıştırma eğitimini İzlanda’da organize etmişti.
Kışın ağıllarda tutulan koyunlar, yazın otlamaları için serbest bırakılıyor. Yaz biterken, kulaklarındaki çiplerle GPRS sistemi üzerinden takip edilerek sahipleri tarafından geri toplanıyor.
Adının sonu “vik” ile biten her yerleşim bir fiyort, adının sonu “foss” ile biten her yerleşim ise bir şelale içeriyor.
Kırsal alanda birçok bölgede üst üste yığılmış taşlar göreceksiniz. Bunlar turistlerin yaptığı bir tür “dilek taşı”. İzlanda kültüründe hiç yeri yok.
Gezilecek yerler
Reykjavik’e yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Mavi Lagün, en soğuk havada bile yüzebileceğiniz sıcak su havuzlarıyla turistlerin gözdesi. Kişi başı 65 Euro ödeyerek bornoz, havlu ve bir içecekten oluşan paketi satın alıp tüm gününüzü bu termal havuzda geçirebilirsiniz. Tesis içindeki kafede ya da Lava isimli restoranda yemek de yiyebilirsiniz.
Ülkenin 900’lü senelerde İskoç rahipler ve Vikinglerle başlayan tarihini görsel olarak öğrenmek için Perlan isimli binanın içindeki Saga Müzesi’nde yarım saatlik bir gezi yeterli olacaktır.
Kaynaçları ile ünlü Geysir mutlaka görülmesi gereken bir bölge.
Her ne kadar 60 metre yukarıya sıcak hava püskürten ana gayzer artık günde 1-2 defadan fazla püskürtme yapmıyorsa da, yanındaki ikinci büyük gayzer halen 4 dakikada bir 20 metre yukarıya su püskürtüyor. Bu doğa harikasını seyretmek müthiş bir keyif.
İzlanda tam bir çavlanlar diyarı. Avrupa’nın en güçlü şelalesi olan Dettifoss, buzullardan gelen kahverengi sularının muazzam ivmesiyle baş döndürücü ve hipnotize edici bir özellik taşıyor. Daha yeşil, daha berrak ve bu nedenle de daha “romantik” olan Gulfoss ve Godafoss da mutlaka ziyaret edilmesi gereken doğa harikaları arasında. Arkasına geçilebilen tek çavlan olan Seljalandsfoss da oldukça etkileyici.
Jökursarlon Buzul Gölü buzul parçalarını görmek için mükemmel bir fırsat.
Namaskard kaynayan gri çamur havuzlarının bulunduğu, topraktan, dağlardan buharların tüttüğü, kesif kükürt kokusuyla kaplı çok farklı bir yer.
Ne Yenir
Her ada ülkesinde olduğu gibi İzlanda’da da deniz ürünleri oldukça yaygın. Özellikle morina balığı her mönüde karşınıza çıkıyor. At eti ve kutup martısı (puffin) etinden yapılma yemekler de bulabilirsiniz. İzlandalıların atası Vikinglerin geleneksel yemeklerini
özel restoranlarda tadabilirsiniz.
Hayvancılık İzlanda’da çok önemli bir başka sektör. Yemeklerin büyük bir kısmında koyun eti kullanılıyor.
Ne alınır
Ülkenin yün ürünleri çok kaliteli. Her yerde yünden yapılmış bere, eldiven, çorap, kazak bulmak mümkün. Ülkenin 1926’da kurulmuş olan outdoor giyim markası North 66’nın ürünleri de hem fiyat hem de kalite açısından turistlerin ilgisini çekiyor.
Lav taşlarından yapılma kolye, bilezik ve küpeleri mağazalarda bulmak mümkün.
Nerede kalınır
Büyük şehirlerde her bütçeye göre otel bulunabiliyor. Reykjavik’teki Hotel Borg turistlerin bir numaralı tercihi.
Kırsal kesimde yazları turistlere hizmet veren çok sayıda otel var.
İzlanda’nın belki de en ilginç oteli Kirkjubaejarklaustur bölgesindeki Islandia Hotel Nupar. Bir lav tarlası içinde konteynırlardan oluşmuş bu otel her türlü konforu sunuyor.
Paylaş