Paylaş
Japon Havayolları’nın geçtiğimiz haftalarda uygulamaya başladığı yeni kuralı tüm dünyada büyük bir tartışmayı yanında getirdi. Havayolu, check-in esnasında size kabinde hangi koltuklarda 2 yaşının altında bebek yolcuların oturduğu bilgisini de paylaşıyordu. Bu uygulama, uçakta ağlayan bebeklerden uzak oturmak isteyenler tarafından olumlu karşılandı. Sosyal medyada yaşanan tartışmalarda bazı yolcular “Japon Havayolları’nı 13 saat durmadan ağlayan bebeklerin yerini gösterdiği için teşekkür ederim” diye yazdı. Çocuklu yolcular ise tepki gösterdi; Japon Havayolları’nı ayrımcılıkla, kendilerini izole etmekle suçladılar. Baba olmadan önce uçakta ağlayan minik yolcular, benim de sinir katsayımı zorlardı. En çok da yanındaki anne-babalara kızardım ama insanın çocuğu olunca gerçekleri yaşayarak öğreniyor. Ne kadar önlem alsanız da bazen bebeğiniz susmayabiliyor. Küçük bir huzursuzluk veya o an anlamadığınız bir hastalık başlangıcı tüm planlamayı alt üst ediyor. Bir de çocuğunuz sizin psikolojinizi görüp ağlamayı şiddetlendirince, çaresizliğiniz tüm kabini saran kriz haline gelebiliyor. Peki bu krizler nasıl önlenebilir?
‘Sessiz bölge’ uygulaması
İlk önerim, bebek ağlamasına dayanamayan, uçarken sakin bir ortamı tercih eden yolculara... Bu durumda yapacağınız en etkili şey dış sesi azaltan bir kulaklık edinmek. Müzik dinleyip film seyrederken dış dünya ile bağınızı koparabilirsiniz. Bir başka öneri de eğer uçakta boş koltuk varsa, kemer ikaz lambaları söndükten sonra kabin memurundan koltuğunuzu değiştirmeyi istemek. Pahalı bir öneri de Business veya First Class uçmak. Bir çok havayolu, iki yaşından minik yolcuları Business veya First Class’a kabul etmiyor. Hatta bazı şirketler, geniş gövdeli uçaklarında çocukların olmadığı ‘sessiz bölge’ uygulaması bile yapabiliyor. Kafanız bu konuya takıldıkça, ağlama krizi tamamen bir sinir harbi durumuna geçebiliyor. Kendinizi yıpratmak yerine biraz anne-baba ile empati kurmayı da deneyebilirsiniz.
Anne-babaların alacağı önlemler
Çocuktur, tabii ki ağlayacak ama benim en dayanamadığım konu, ağlamalara karşı sadece o minik ellerine cep telefonu tutuşturan, bir daha da ilgilenmeyen ‘tembel’ anne-babalar. 45 dakikalık bir iç hat uçuşu bile yapacaksanız, çocuğunuzla seyahatin hazırlığı saatler öncesinde başlıyor. Hatta buna uyku ve yemek saatlerine göre uçak biletinin zamanını ayarlamayı da eklemek lazım. Havalimanına gidiş, terminaldeki süreç, uçağa biniş gibi aşamalarda ne yapacağınızı kafanızda planlamalısınız.. Uçuş öncesinde çocuğunuz örneğin gripse, kulak ağrısı çekiyorsa, uçup uçmamayı bir kez daha düşünün. Bebekli yolcular için en kritik anlar kalkış ve inişte oluşan basınç farkları. Bebekler kendi kendine yutkunamadığı için uçakta değişen basınca karşı kendini dengelemekte zorluk çekecektir. Bunun için biberonla kalkış veya inişte bebeğinizi besleyebilirsiniz veya anneler emzirerek bebeklerinin daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Emzik kullanıyorsanız, basınç farkının bebeğiniz üzerindeki etkisinin azalmasını sağlayabilirsiniz.
Paylaş