Paylaş
Peru’nun İmparatorluk başkenti Cusco şehrinde And Dağları’nın 5200 metre yüksekliğinde bulunan, tektonik kırılmalar sonucu yedi değişik maden/minarelin biraraya gelmesiyle oluşmuş bu büyülü yer, gökkuşağının yeryüzüne düşmüş hali adeta.
2013 yılına kadar kimsenin bilmediği bu gizli kalmış güzellik keşfedilmesiyle beraber bir anda çok büyük bir üne kavuşmuş ve Peru’nun Machu Picchu kadar önemli turizm noktalarından birisi haline gelmiştir. Bulunduğu yükseklik sebebiyle en güzel görüntülerin alınabileceği ve keyifli tırmanışın yapılabileceği dönem kuru sezon olarak geçen nisan-ekim ayları arası. Bu dönemde bile gitseniz şansınızın yaver gitmesi lazım. Kar yağıp tüm planlarınızı bozabilir.
Gülü seven dikenine katlanır misali buraya ulaşmanın da biraz zorlukları var. Kişi başı 30$ karşılığında turlar var. Sizi sabah 03:30’da 15-20 kişilik minibüslerle otelinizden alıyorlar. 06:00 sularında tırmanışın başlayacağı 4300 metre yükseklikte ve Cusco’ya 100 km uzaklıkta olan ana kampa ulaşıyorsunuz. Artık buradan itibaren araç devam edemiyor ya yürümelisiniz ya da yerlilerin verdiği at üzerinde taşıma hizmetini kullanmalısınız ama zirveye kadar değil son 100 metreye kadar bu hizmette. Son 100 metre eğim biraz artıyor. Atlar çıkamıyorlar. Tırmanışın en zor tarafı ise oksijen azlığı. Ciddi anlamda insanı etkiliyor. Kondisyonunuz iyi değilse 50 metrede bir nefes nefese kalabilirsiniz. Tur şirketleri bu 15-20 kişilik grubun başına bir rehber veriyor ve rehber çıkıştan inişe kadar sürekli yanınızda oluyor. Oksijen sıkıntısı yaşayanlar olursa gerekli teçhizatla yardımcı oluyorlar ve ana kampta tam teçhizatlı bir ambulans hep hazır bulunuyor. Bunları görmek insanı ister istemez ürkütüyor çıkış öncesi. Üstüne bir de çok keskin soğuk hava eklenince hata mı ettik acaba soruları geliyor insanın aklına. Tüm cesareti topluyor ve başlıyorsunuz tırmanışa.
Bayanlar adına risk almamak için onlara at kiraladık. Çok zorlanmadan çıktılar. Ben ise tabana kuvvet düştüm yollara. Uzun yıllar spor yapmanın faydalarını gördüm ve rahat bir şekilde ulaştım zirveye. Evet şimdi o en büyülü ana gelelim. Zirvenin insanı güzelliğiyle sarhoş ettiği renk cümbüşüne. Bazı anlar vardır hiç geçsin veya bitsin istemezsiniz. İşte 5200 metreye tırmandığınızda yaşadığınız zafer sarhoşluğu ve gözlerinizin gökyüzü dışında ilk defa tüm renkleri birarada gördüğü o an. Zaman kısıtlı tırmanış, iniş ve zirvede kalma dahil süreniz en fazla 3 saat. Tırmanış ve inişi çıkarınca zirve için kalan zaman yarım saat. Havanın zirvedeki aşırı soğukluğu da cabası. İliklerinize kadar hissetmek bir yana, rüzgarın etkisiyle de donup kalacakmış gibi oluyorsunuz ama her şeye değen, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzel, olağanüstü bir görüntü var. Her anı çok kıymetli olan bu 30 dakikayı en iyi şekilde geçirmeye çalıştık ve keşfetme bankasının hatıralar hesabına bu muhteşem anları da ekleyerek yapılması gerekenler listesine bir tik daha atıyor ve keyifle okuduğunuzu umuyorum.
Paylaş