Paylaş
Alaska ABD’nin 49. eyaleti ve Rus İmparatorluğu’ndan 30 Mart 1867'de 7,2 milyon dolar karşılığında satın alınarak ABD’ye katıldı. Eyaletin başkenti Juneau şehri ve aynı zamanda bu şehir kara yolu ulaşımı olmayan dünyadaki tek başkent olma özelliğine sahip. Nüfusun en yoğun olduğu ve bizim gezimizin de merkez üssü olan Anchorage ise en büyük şehri. Alaska bizim ülkemize çok uzak gibi dursa da aslında 8600 km uzaklıkta ve şayet Türkiye’den direkt uçuş olsaydı dünyanın şeklinden dolayı buraya ulaşmak 10 saat sürecekti.
Malesef aktarmalı olarak bu süre 15-18 saat arası değişmekte. Sizi bekleyen güzel manzaralar uğruna katlanmaya değer. Türkiye ile zaman farkı biraz fazla ve 11 saat gerimizden geliyorlar. ABD’nin Seattle ve Kanada’nın Vancouver şehrinden Alaska’nın birçok şehrine uygun fiyatlı bilet bulmak mümkün. Ya da yine aynı şehirlerden kalkan büyük gemi turlarıyla da bu eyaleti tadına vararak 9-10 günlük bir turla gezebilirsiniz. Söz konusu Alaska olunca maliyetler biraz yüksek. Turizmin en yüksek dönemi olan 15 Mayıs-15 Eylül tarihleri arasında ciddi bir bütçe ayırmanız gerekir. Ya da planlamayı bir yıl öncesinden yapmalısınız.
Amerikalıların da çok tercih ettiği bir destinasyon olması sebebiyle konaklama yapacağınız oteller ve evler çok süre öncesinden dolmakta. Bu tarih aralığında çok tercih edilmesinin sebebi ise sıcaklıkların 30 dereceyi bulması. Alaska’yı ziyaret edecekseniz şuna karar vermeniz lazım. Olağanüstü bir doğayı mı ziyaret etmek istiyorsunuz yoksa kuzey ışıklarını mı görmek istiyorsunuz? İkisini de aynı anda yapma şansınız çok çok düşük. Haziran-Temmuz-Ağustos ayları doğal güzellikleriyle büyülüyor ve okyanus balina, orko, fok balıklarıyla dolu fakat bu aylar kuzey ışıklarını göremeyeceğiniz zamanlar. Biz doğal güzellikleri tercih ettik yalnız kuzey ışıkları için Alaska’yı tekrar ziyaret edeceğiz.
Alaska her anını fotoğraflamak isteyeceğiniz, “Bir yer nasıl bu kadar güzel olabilir?” diye durmadan kendi kendinize sorular soracağınız bir yer. Araba sürmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Çevreyi izlemediğimiz her an bir kayıp gibiydi. Amerikalılarda bunun farkında ve doğaya en ufak zarar vermemek adına her yere gsm anteni bile kurmamışlar. Çoğu zaman telefonunuz çekmiyor. Eyalette silahla dolaşmak serbest. Doğanın ne kadar el değmemiş olduğunu anlamak için bu bile yeterli. Her an karşınıza bir ayı çıkabilir. Bunun dışında nüfus yoğunluğu çok düşük. Km kareye 17000 kişi düşen Manhattan’a Alaska’nın nüfus yoğunluğu uyarlansaydı km kareye sadece 28 kişi düşerdi. Ama eyalet dağlar,nehirler ve göller yönünden çok zengin.
ABD’de bulunan en yüksek 20 dağ zirvesinin 17’si Alaska’da. Ayrıca 3 bin civarı nehir ve 3 milyonun üzerinde göl bulunmakta. Alaska’nın en enterasan özelliği ise Rusya’ya olan mesafesi. İki kara arası uzaklık 50 mil. Hatta deniz üzerinden geçen sınır karşılıklı adalar olan Big Diomede ve Little Diomede adalarının tam ortasından geçiyor. Aslında iki süper güç komşu ve birbirlerine çok yakınlar. Bizlerin görmeye alışkın olmadığı ama Alaska’da sıradan olan bir başka şey ise buzullar. Dünyada bulunan tüm buzulların yarısı burada bulunmakta ve sayıları 100 binin üzerinde. Tek sıkıntı ise küresel ısınma; yıllar sonra bizi bekleyen büyük tehlikeye burada şahit olmak rahatsız edici. Her geçen an buzullar hızla eriyor ve insanoğlu doğaya ihanet etmenin bedelini çok ağır ödeyeceğinin farkında değil. Kaynakların sonsuz olduğu düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu buradaki ziyaretiniz sırasında 20 yıl önceki buzul fotoğrafları ile şu ankini kıyasladığınızda çok net anlıyor olmanız. Bunun düzelemeyeciğini bilmekte ayrı bir üzüntü sebebi. Daha fazla moral bozmadan en azından sahip olduğumuzun kıymetini bilerek sırada Alaska’da nereler mutlaka görülmeli ve ne yenmeden asla dönülmemeli.
Yazının başında da belirttiğim gibi biz Alaska gezimizin merkez üssünü Anchorage olarak seçtik ve 5 günlük seyahat esnasında öncelikle bu şehrin kuzeyinde bulunan Denali bölgesini müteakibende güneyinde bulunan Kenai ve Seward bölgesini gezdik. Alaska’ya özgü olan tüm güzellikleri bu alanda görmeniz mümkün. Eğer süreyi uzatmak ve daha fazla gezmek isterseniz başkent Juneau, Fairbanks, Homer ve Kodiak bölgesini de ekleyebilirsiniz. Yalnız bu maliyeti en az 2-3 kat arttırır ve ve ciddi bir bütçe ayırmanıza sebep olur.
Hepiniz National Geographic’te mutlaka izlemişsinizdir. Ayılar alçak bir şelalenin tam ucunda bekler ve akıntının tersine doğru yüzmeye çalışan somonları geldikçe avlarlar. İşte orası Alaska’nın en meşhur yerlerinden birisi olan Katmai Ulusal Park’ındaki Brook Şelalesi. Karadan ulaşımın olmadığı bu parka denizden ya da havadan ulaşıyorsunuz. Bu anlara şahit olmak ise epey pahalı. Git gel uçak bileti dahil kişi başı 800 dolar gibi bir ücreti gözden çıkarmanız lazım.
Maliyetin çok daha düşük olduğu mutlaka görülmesi gereken bir başka doğal güzellik ise Matanuska buzulu. Bu buzul; 4 mil genişliğinde ve 27 mil uzunluğunda, Alaska’da arabayla ulaşılabilen en büyük buzul. Anchorage'ın 100 mil doğusundaki Glenn Highway yakınında bulunmakta ve yaklaşık olarak iki buçuk saat uzaklıkta. Sadece yazın rehbersiz olarak ziyaret edilebilmekte ve ziyaret saatleri 10:00-18:00 arası. Giriş ücreti yetişkin 30 dolar çocuk 10 dolar. Rehbersiz girerseniz tüm sorumluluğun sizde olduğuna dair bir kağıt imzalatıp o şekilde içeri alıyorlar. Fakat bu açık hava buzdolabına yaz sıcağında yaklaşmanın ve dokunmanın verdiği haz her şeye değer.
1 tam gününüzü alacak olan ama sunduğu nefes kesici manzaralarla kesinlikle ziyaret edilmesi gereken başka bir yer ise Denali Milli Parkı. Anchorage şehrine yaklaşık 400 km ve 4 saat uzaklıkta. Parka arabayla giriş yasak. Otobüslerle gezebiliyorsunuz. İki tip otobüs var. Anlatımlı ve anlatımsız. Anlatımsız turlar kişi başı 30-60 dolar arasında değişirken anlatımlı olanlar 150-225 dolar arası. En uzağa giden otobüs 92nm lik bir mesafeyi size gezdiriyor. Bu da yaklaşık olarak 12 saat sürüyor. Biz 63nm lik kısmını kapsayan 8 saatlik turu tercih ettik. Çocuklu aileler için en ideal turun bu olduğunu söylemeleri tercihimizde en büyük etkendi. Gezi süresince ayıları, ren geyiklerini ve kurtları doğal yaşam alanlarında gözlemleyebiliyorsunuz. Alaska boz ayıları 3,5 metre boya ve yaklaşık 700kg ağırlığa ulaşabiliyor. Turun en özel görüntülerini ise size Mckinley dağı veriyor. Wonder gölü ile beraber o an kartpostalın içinde hissettiriyor. Biran için kendinizi cennette zannediyorsunuz.
Sıradaki güzellik ise Kartal Nehri. Anchorage şehir merkezine yarım saat uzaklıkta. Araba ile Welcome Center’a ulaşmanıza müteakip 15 dakikalık yürüme mesafesinde. Alaska’ya özgü dağların arasında akan bu berrak nehir fotojenik görüntüsüyle çok ziyaret edilen turist noktalarından ve giriş ücreti bulunmayan nadir yerlerden birisi.
O zaman artık en özel bölüme geçelim. Bizim de gezimizde sona sakladığımız Kenai Milli Parkı. Burayı bu kadar özel yapan ise tekne turu ile buzullları geziyor olmanız ve her an bir orka ya da balina ile karşılaşabilecek olmanın verdiği o büyük heyecan. Ayrıca Anchorage’dan 200 km uzaklıkta olan bu bölgeye yolculuk ederken yol üzerinde o kadar çok fotoğraf noktası mevcut ki. Her noktada durmak her yeri fotoğraflamak istiyorsunuz. Bu noktaların bir çoğunu barındıran yer ise Turnagain Koyu. 80km süren koy boyunca tam 17 tane fotoğraf noktası bulunuyor. Her biri birbirinden güzel. Koyu geçtikten sonra tırmanmaya başlıyor ve dağların arasından Moose geçitinden geçerek 2000 nüfuslu Seward kasabasına ulaşıyorsunuz.
Tüm gemi turlarının başladığı yer burası. Ayrıca Moose geçitinde de sizleri bekleyen etkileyici manzaralar var. Seward’tan kalkan Kenai Milli Parkı tekne turlarının fiyatı mesafe ve teknenin boyutuna göre değişiyor. En popüleri olan buzul turunun 50 kişilik bir teknede 8 saat süren şeklinin bedeli kişi başı 175 dolar. Biz bu anların bir daha yaşanılamayacağını düşünerek daha ufak bir tekne ile bu geziyi yapmak istedik. Asıl düşüncemiz kano ile yapmaktı ama onun bedeli korkunç rakamlar olduğu için vazgeçmek zorunda kaldık. Telaffuz edilen rakamlar kişi başı 500 dolar. Tekneyle gidilecek yerlere gidiyor ve devamında kano ile devam ediyor buzullara maksimum yaklaşabiliyor ve balina ile orkaların yaşam alanında onlara değecek kadar ilerleyebiliyorsunuz.
6 kişilik turlar düzenleyen küçük bir tekne de 3 kişilik boş yer olduğunu öğrendik. Fakat fiyat gene ürkütücüydü. Kişi başı 300 dolar. Yoğun bir pazarlık ve 3 kişi olmamızın verdiği güçle kişi başı 225 dolara ikna ettik. Hala bu rakamları nasıl ödediğimize biz de inanamıyoruz ama 8 saat süren gezi boyunca kaptanınız Kelly bizlere unutamayacağımız anılar bıraktı. Özellikle Ela’nın hayatı boyunca aklından çıkartamayacağı doğal güzellikleri görme şansımız oldu.
Son ziyaret ettiğimiz ve epey keyif aldığımız başka bir yer ise Whittier kasabasıydı. Buranın en güzel yanı tek yönlü akışın olduğu ve yarım saatte bir tarafın diğer tarafa geçtiği Anton Anderson Tüneli. İnsan ürkerek geçiyor ama değişik bir deneyim. Whittier kasabası içinde pek bir şey bulunmayan bir yer ama tüneli ve güzel okyanus manzarası ile ziyareti hak ediyor. Ayrıca Alaska ziyaretiniz esnasında mutlaka yemeniz gereken Kral Yengeç yiyebileceğiniz en güzel restaurantlardan birisi de burada. O kadar yol gelip bir başka yemeden dönmemeniz gereken şey ise elbette somon. Bir daha Norveç somonu yememenize sebep olacak güzellikte.
Alaska’da çoğu yere araba ile gidebilirsiniz. Fakat bazı yerlere ya havadan ya da denizden ulaşılabiliyor. Araba kiralamaya mecbursunuz ya da paketli turlar alarak kendinizi bir tura teslim edeceksiniz. Günlük araba kiraları 50 dolardan başlıyor. Otel ya da ev ücretleri de minimum 75 dolar. Bu verdiğim rakamlar en az 6 ay öncesinden ayarlamalara başlarsanız. Yoksa rakam iki katına çıkıyor.
Gezimiz boyunca yaşadığımız tek sıkıntı bir türlü gece olmamasıydı. Bünyemizin gece 12’de aydınlık olan havayı kabul etmemesi uyumamızda sıkıntılar yarattı. Ayrıca Ela’nın kafasını da epey kurcaladı bu durum. Nasıl gece olmazdı? Oteller bu duruma hazırlıklı. Zifiri karanlık yapacak panjurlar mevcut.
Biz 5 gün boyunca epey yorulduk. Fakat çok özel anılarla döndük bu gezimizden. Maliyetli olan bu muhteşem toprakları herkese tavsiye ediyoruz. Yalnız 1 yıl öncesinden ayarlamalarınızı yapmanızı şiddetle öneriyoruz. Dört ay öncesinden yaptığımız planlamalar bizde maliyetleri çok düşürmedi. Bir başka rotamızda görüşmek dileğiyle.
Paylaş