Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Portekiz’in başkenti olan Lizbon tarihi, yemekleri, eğlence yerleri ve kültürü ile kendine hayran bırakıyor. Tarih boyunca birçok kültürle etkileşime geçmiş olan Lizbon, edindiği zengin birikimi günümüze kadar korumayı başarmış. Bu nedenle Lizbon her yıl eğlence ve kültürel amaçlı seyahatlerden hoşlanan milyonlarca gezginin akınına uğruyor. İşte size Lizbon gezi rehberi…

Haberin Devamı

Lizbon üç bölgeden oluşan bir başkent. Bunlar Baixa, Chiado olarak da bilinen Bairro Alto ve Alfama. Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon
Şehrin ise birbirine 500 metre uzaklıkta iki önemli meydanı var. Rossio ve Ticaret anlamına gelen Praca do Comercio. Şehrin kalbi Bu üç bölgede birbirine komşu. Birinden diğerine 15 dakika yürüyerek ulaşabilirsiniz. Eğlence, alışveriş ve yeme içme mekanlarının büyük kısmı da buralarda zaten. Bu yüzden konaklamayı da bu bölgelerde yapmanız vakitten kazanmak anlamında mantıklı olacaktır. Ayrıca bu 3 bölgede en eski yapılar Alfama bölgesinde bulunuyor. 1755 depreminden beri hala ayakta olan yapılar görebilirsiniz.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Haberin Devamı

Schengen vizesi ile seyahat ediliyor. Türkiye’den Porto ve Lizbon’a direkt uçuş mevcut. Lizbon seyahatinizi planlarken 27 km uzaklıkta bulunan Sintra’yı da +1 gün olarak planlamanızı öneririm görülmeye değer. Lizbon iki tane büyük acı yaşamış bir yer. Acılardan biri 1755 depremi. Depremde ciddi hasar görmüş ve şehrin yarısı yıkılmış, nüfusun ise 3’te 1’i vefat etmiş.  Diğer acı ise denize açılıp gelmeyenler. Keşif için giden kaşif filolarında kocalarını, çocuklarını gönderen kadınlar 3-4 yıl süren yalnızlıklarında fado denilen acı dolu müziği yapmışlar.  Gelene kadar bu ağıtı söylerlermiş. Fadoya ayrıca değineceğim ama siz Lizbon’a giderseniz Alfama bölgesinde mutlaka bir akşam 21.00 sonrasında fado dinleyin derim. Şehri gezerken Lisboa Card almanızı öneririm. Şehri tanırken, gerek zamana gerekse nakit anlamında çok katkı sağlayacaktır size. 26 müze ve tarihi yere girişin yanı sıra ulaşımın da ücretsiz olması bu anlamda elinizi baya rahatlatacaktır.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

28 numaralı tramvay ile tüm şehirde turistik bir yolculuk yapabilirsiniz. 15 numaralı tramvayla ise Belem bölgesine yolculuk yapabilirsiniz. Kredi kartının geçmediği noktalar fazla. Özellikle gıda işinde. Bu nedenle üzerinizde nakit bulundurmakta fayda var diyebilirim. Ne yesek diyenler Timeout Market’e bir göz atmalı. Her damak tadına uygun lezzet uygun fiyata bulunabiliyor. Gece hayatı için pembeli sokak olarak da bilinen Bairro bölgesini öneriyorum. En kolay tarif ise Time Out Market’in hemen arka paraleli.

Haberin Devamı

Praça do Comercio ( Ticaret Meydanı )

Neden ticaret meydanı? Vasco Da Gama önderliğinde Hindistan ile ticaret yolu açılınca Hindistan’dan getirilen altından baharata kadar bir çok değer burada alıcılarıyla buluşurmuş nehir kenarı tarafındaki alanda tezgahlar kurulur pazarlıklar yapılırmış hal böyle olunca Ticaret Meydanı adı verilmiş buraya. Günümüzde meydanda kamu binaları ve kafeler oldukça fazla.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Belem’e doğru giden tramvay yolu da burada. Bölge kıyıda olduğu için ayaklarını sallayarak oturan güneşi batıran insanlara da burada fazlasıyla rastlayabilirsiniz.

Praça do Rossio (Rossio Meydanı )

Lizbon’un en önemli 2 meydanından biri. Hani her şehrin sembolik bir meydanı olur ya tüm protestolar, idamlar, kutlamalar orada olurmuş. Heh Lizbon’da da o meydan burası. Zamanında idam cezalarının infazları, boğa güreşleri ve kralın duyuruları burada ses bulurmuş. Meydan için kanlı meydan diyen birkaç kaynak da gördüm.  Hem Portekiz hem Brezilya İmparatoru olan IV.Pedro’nun heykeli de tam burada bu meydan da yer alıyor. 10 milyonluk Portekiz’in 200 milyonluk Brezilya’ya hala nasıl krallık yaptığını anlayamadım ama neyse.

Haberin Devamı

Castelo de Sao Jorge ( Sao Jorge Kalesi )

Şehri 7 tepeli olunca burası da değerleniyor elbette. Alfama bölgesinin zirvesi denilebilecek bir noktada yer alan bu kaleye 28 numaralı tramvay ile ulaşmak mümkün. 1755 yılına kadar tiyatro, cezaevi ve silah deposu olarak kullanılsa da günümüzde 8,5 Euro ödeyerek girilen bir seyir terası.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Bana fiyatı gereksiz çok geldi açıkçası. Müze olsa anlarım ama bir tepeden şehre bakmak için para ödenmemeli diye düşündüğüm için girmedim. Zaten çok daha iyisini,  Miradouro das Portas do Sol var orada izledim.

Elevador de Santa Justa (Santa Justa Asansörü)

Eiffel ne adammış yahu dedirtiyor Avrupa bazen. Gustavo Eiffel’in öğrencileri yapmış burayı. İmam cemaat ilişkisi hakikaten. Adam Paris’te kule dikiyor, öğrenciler Avrupa’da eserler bırakıyor. İnanılmaz bir emek. Neyse konumuza dönelim biz. Baxia ve Bairro Alto arasında ciddi bir tepe var. Burayı aşmak için aynı İzmir Asansörü gibi bir mimari planlanmış.

Haberin Devamı

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Ve aradaki ulaşım böyle gerçekleşmiş. Bu arada, gezerken fark ettim asansörün hemen iki alt sokağında bulunan metro istasyonundan girip, diğer çıkışına yürüdüğünüzde metro içinden de uzun bir merdiven var. Chiado bölgesi için. Bu da benim yöntemim oldu valla.

Se de Liboa ( Lizbon Katedrali )

En güzel instagramlık fotoğrafların yakalandığı noktalardan birisi burası. İki Çanlı kuleli bu kilise eskiden Araplar buradayken bir camiiymiş. Tabi günümüzde Lizbon’da hiçbir Müslüman yapı kalmayınca burası da nasibini almış.  Kiliseye giriş ücretsiz.

Alfama

Alfama denilince aklıma 3 kelime geliyor. Fado, dar sokaklar ve fayans kaplı duvarlar. Sao Jorge Kalei yamacında kurulu bu güzide semte 28 numaralı tramvay ile yine ulaşabiliyorsunuz.  Çamaşır asılı dar sokaklarda, rutubeti engellemek amaçlı dizilen fayans duvarlar ile bambaşka bir yer Alfama. Gezmesi de bir o kadar keyifli. 2-3 saatte tüm semti bitirebilirsiniz.

Haberin Devamı

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

1755 yılında hasar görmeyen tek yer olan bu bölgede gezmek gerçekten çok çok iyiydi. Fotoğraflamaya doyamadım desem yeridir. Ayrıca meşhur fado ağıtını da burada her akşam mekanlarda 21.00 sonrasında dinleyebilirsiniz. Restorandaki harcamanıza ek 5 ile 10 Euro arasında değişen ücretler ödeyerek bu dinletiye şahit olabilir, hüzünlenebilirsiniz.

Padrão dos Descobrimentos (Kaşifler Anıtı)

Tejo Nehri kıyısında yer alan bu anıt Portekiz’in deniz ticareti ve keşiflerine öncü olan Kral Henry’nin ölümünün 500.yıl anısına yaptırılmış. Portekizliler keşfettiği yerlere  dillerini, dinlerini, kültürlerini yaymak için din adamlarını, sanatçılarını, yazarlarını, matematikçilerini de götürürmüş yanlarında hal böyle olunca bu anıta da Henry arkasında yerlerini almış bu 30 kadar önemli adam da. Belem turunuz sırasında görebileceğiniz bir meydan. Ayrıca anıt önünde yerde bir de dünya haritası yer alıyor.

Belem Tower ( Belem Kulesi )

Lizbon’un okyanusa açılan noktasında içinde aynı anda sadece 150 kişinin bulunmasına izinv erildiği bir kule burası. Amaç deniz ticaretini daha kontrollü sağlamakmış aslında.

Diğer karşı yakada da bu kuleden bir tane varmış fakat malum deprem sonrasında yerle bir olmuş orası da. 1983 yılında da UNESCO dünya miras listesine alınmış. Özellikle saat 14.00 gibi giderseniz ışık çok iyi oluyor benden söylemesi.

Mosteiro dos Jeronimos ( Jeronimos Manastırı )

Belem’e gelince göreceksiniz zaten devasa bir yapı gerçekten. 1983 yılında UNESCO burayı da miras listesine dahil etmiş. Vasco Da Gama’nın dönüşü anısına yapılmış bir manastır burası. Jeronimos Manastırı tam 80 yılda bitmiş.  Hindistan’dan gelen ticaretin gelirleriyle yapılmış bir mabed.  Bu manastır içerisinde ok fazla Portekiz kralı ve kraliçesinin mezarı da mevcut.

Casa do Alantejo

Rossio Meydanı’na 5 dakika yürüme mesafesinde bir restoran aslında burası ama bir bahçesi var aman allahım dersin.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Öyle güzel ki durmadan fotoğraf çekmek isteyebilirsiniz. Fas’tan bir esinti adeta.

LX Factory

Alcantara bölgesinde en hoş mekanlardan biri var. Mekan mı kompleks mi hangisi doğru bilemedim ama sanat ve eğlencenin birleştiği eski bir kumaş fabrikası aslında burası. Farklı konseptlerde bar, kitapevi ve butiklerin bulunduğu bir nokta. Lizbon gençlerinin çok sevdiği bir yer. Instagramlık mekanlar desem yeridir. 15 numaralı Tramvay ile Alcantara durağında inerek buraya ulaşabilirsiniz.

Gezilebilecek Müzeler

  • Elektrik Müzesi
  • Kamu Ulaşımı Müzesi
  • Lizbon Akvaryumu
  • Lizbon Hayvanat Bahçesi

Pena Sarayı ( Pena Palacio )

Rengarenk lunapark gibi bir saray Pena. Pena Sarayı, 1995 yılında UNESCO dünya mirası listesine alınmış.  Adı Portekizcede ‘Kaya’ anlamına geliyormuş. Zaten gidince anladım ki, bir tepe üzerinde sanki kartal yuvası gibi konumlanmış durumda bir yer. Ben pek beğendim açıkçası. Burası bir park olarak geçiyor ve park içinde mağaralar, şapeller, büyük avlular, teraslar birçok önemli detay var. 1755 yılında depremde harabeye dönse de sonrasında II.Ferdinand tarafından tekrar elden geçmiş ve yazlık saray olarak kullanılmış. Bazı kaynaklarda Portekiz’in 7 harikasından biri diyorlar burası için. Gerçekten de öyle. Baya beğendim.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Girişi 11,5 Euro. Turnike önünde otobüsler sizi indiriyor, bilet alıp turnikeyi geçince ya 10 15 dakika yürümeniz gerekecek ya da yok yürüyemem derseniz 3 Euro’ya gidiş dönüş ufak bir shuttle var onunla da çıkabilirsiniz. Yokuşu çıkabilirsiniz öyle aman aman zorlamıyor valla. Tepeden Atlas Okyanusu hatta Lizbon’a kadar bir görüş açısı var.

Sintra Ulusal Sarayı ( Palacio Nacional de Sintra ) 

Gotik mimariye sahip saray 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar dayanan yaşanmışlığı ile Portekiz’in en çok yaşamın sürdüğü sarayı olma özelliğine sahip. Ayrıca UNESCO dünya mirası listesinde koruma altında olan yapılar arasında yer alıyor. Giriş ücreti 8,5 Euro.

Regaleira Sarayı ( Quinta da Regaleira )

Ben buraya gidemedim zamanım yetmedi ama farklı kaynaklardan yine de siz gitmek istersiniz diye yazmak istiyorum.

UNESCO tarafından dünya mirası listesinde yer alan yapının içerisinde yer alan 27 metre derinliğindeki ters kuyu ölmeden önce görmeniz gerekenler listesinde olacak kadar değerli. Orta Çağ Avrupası’nın yaşayan en önemli yapılarından biri olduğu için önemi ikiye katlanıyor.

1697 yılında yapılmış sarayda 19. yüzyıla kadar dönemin zengin tüccar aileleri yaşamış. Daha sonra 1892 yılında Carvalho Monteiro isimli bir Portekizli entomolojist (böcek bilimcisi) tarafından satın almış ve İtalyan bir mimarla anlaşıp sarayı baştan yaptırarak günümüzdeki halini almış. Sarayın genelinde Roma, Gotik, Rönesans mimari tarzlarını aynı anda görmek mümkün. Bir söylentiye göre Harry Potter’ın yazarı bu gizemli saraydan etkilenmiş, gerçekten de Hogwarts’ın esintilerini görülüyor. Giriş ücreti: 6 Euro

Roca Burnu (Cabo da Roca)

Doğayı sevdiğimden midir nedir buraya bayıldım. Avrupa kıtasının en batı noktası artık. Eskiden buradan sonra dünya yok sanılırmış. Dünyanın sonu derlermiş. O hesap. Yıllarca denizcilerin açıldığı noktalardan birisi olmuş. Sintra sonrasında otobüsle yarım saat süren bir yolculuk sonrası buraya ulaşabiliyorsunuz. Bölgede pek bir şey yok. 140 150 metre yükseklikteki kayalıklar üzerinde çitlerle çevrilmiş, çitlerin bir tarafı uçurum diğer tarafında ise 1 restoran, 1 fener, 1 hediyelik eşya dükkanı ve 1 turizm ofisi var.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Son derece önemli noktalardan birisi. Dilerseniz fotoğraftaki arkadaş gibi pikniğinizi yapabilir, güzel kareler çıkartabilirsiniz. Son derece önemsediğim hoş bir mekan oldu gerçekten benim için.  Ayrıca burada 10 € karşılığında Cabo de Roca’ya ayak bastığınıza ve Avrupa’nın en batı ucunda bulunduğunuza dair kendi adınıza hazırlamış bir sertifika alabilirsiniz. Bu arada bir de bölgenin değerini anlatan bir anıt taşı var. Burada da bir Türk bayrağı bulunuyor. Sebebi ise, Avrupa’nın bir ucu burası diğer ucu Türkiye diyor. E malum AB üyesi olmasak da %3’ümüz Avrupa kıtasında hala...

Lizbon’da Nerede Ne Yiyelim ?

Ramiro

Lizbon’un pek de güven vermeyen göçmen mahallesin de yer alan Ramiro gerçekten Lizbon’da ilk sıramda şuan. Kapıdan girişte yahu burası bir farklı dedirtiyor.  Çünkü girişte bir kere banka şubesi gibi sıra bekliyorsunuz. Sırada fiş almadan önce de kioksta içinde Türkçe de olan 8 dil seçeneğinden birini seçiyorsunuz. Türkçe seçmenizin size 2 faydası var. Biri sıra numarası okurken hoparlörden Türkçe söylüyorlar. “Sıra numarası: 2344” mesela… Diğer faydası ise menü tamamen Türkçe.  Oturuyorsun tablet geliyor ve tablette Türkçe menüden istediğini seçiyorsun. Benden tavsiye olsun kızarmış biberli karides alın kesinlikle. Ayrıca masaya gelen tereyağlı kızarmış ekmek de bambaşkaydı. Zaten ekmek ve içeceğiniz siz dur diyene kadar sürekli getiriliyor. İkram zannetmeyin aman  2 kişi baya doyduk ve 59 Euro gibi bir ücret ödedik.

Pasteis de Nata

Burası gitmeden önce çok tavsiye edildi. İnstagramda gelen tavsiyelerin %90’ı burasıydı resmen. Ticaret Meydanı’ndan 15 numaralı tramvay ile buraya geldik. Ve inanılmaz bir lezzetle tanıştık. Tanesi 1,40 Euro ile en pahalı nata buradaydı şehirde ama değdi. Oldukça güzeldi. E normal tabi 1800’lerden beri buradalarmış.

Ginjinha

Şuan çok iyi gidiyorum. Lizbon’da en iyi üç lezzet durağında bunlar kesin vardır. Popüler mekanlarla başladım hadi bakalım. Efendim burası da Rossio Meydanı’nda bulunan vişne likörcüsü. Hem tadım yapabiliyor, hem satın alabiliyorsunuz. Son derece güzeldi gerçekten. Ben dönüşte 8 Euro ödeyerek bir şişe aldım. İstanbul’da da bu keyfe devam ettim. Önerilir.

Casa Portuguesa do Pastel de Bacalhau

Prace De Comercial ile Rossio Meydanları arasında yer alan caddede Portekiz’in yerel bir lezzetini deneyimleyebileceğiniz bir dükkan var. Ufacık, içi dolu turşucuk gibi bir şey. Minnacık şeyin içinde yok yok.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Peynir, patates, balık hepsi bizim mercimek köfte gibi bir şeyin içinde doldurulmuş. Son derece dolu dolu güzel bir lezzet.

Sea Me

Deniz ürünleri severseniz burası tam sizlik gerçekten. İki şubesi var Lizbon’da. Biri TimeOut Market de diğeri ise Chiado bölgesinde meydana 100 metre mesafede bir noktada. Sushi, balık alabiliyorsun. Tezgahtan seçiyorsun, masana pişirip getiriyorlar. Son derece hem salaş hem modern bir balıkçı. Hoş bir mekan ama biraz tuzlu. Balık değil, adisyon.

TimeOut Market

Burası Chiado’da meşhur pembeli sokağın hemen arkasında yer alan bir kompleks. Genelde Kuzey Avrupa ülkelerinin adeti olan bir yemek pazarı. Yan yana bir sürü dükkanlar ve ortada toplu bir yeme içme alanı.

Self servis olarak alıyorsun oturuyorsun. Portekiz’in yerel mutfağı, deniz mahsulleri, nata, fast food gibi birçok farklı lezzet var. Her damağa uygun. Bence bir akşamınızı buraya ayırın derim gece saat 02.00’ye kadar açık.

Cafe A Brasilera

Önünde Fernando Pessoa’nın bir heykelinin bulunduğu Chiado’da metro istasyonunun hemen önünde yer alan meşhur bir cafe. Pessoa’nın çok sevmesi dışında bir özelliğini göremedim ama piyasa için son derece hoş bir mekan denilebilir.

Landeau Chocolate

Lx Factory zaten çok güzel bir yer. Bu mekanda güzel bir mola noktası.

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Cheescakeleri ve kahvesi gayet lezzetli efendim önerilir.

Cafe Na Fabrica

Super Bock isimli bir biraları var efendim. İçimi yumuşak, fena olmayan bir bira. Lx Factory sınırlarında yine güzel bir mekan. Öyle aman aman bir mutfak beklemeyin ama atıştırmak için ideal bir nokta. LxFactory sonrasında nereye gitsek planı burada yapılabilir.

Menina E Moça

Chiado’da TimeOut Markt’e yakın bir noktada pembeli sokak olarak bilinen sokakta olan bir yer. Akşamları jazz çalıyorlar, bira içerek müzik dinleyebilirsiniz. Hem de bira dediğin şey 1 Euro! Mekan baya hoşuma gitti benim. Kesinlikle öneririm.

Casa Do Alentejo

Avrupa’nın okyanusa açılan kapısı Lizbon

Fas mimarisinde inanılmaz bir restoran. Tok gitseniz de olur, çünkü restoran girişinde avluda baya fotoğraf çekmek isteyeceksiniz.  İnanılmaz bir mimarisi var. Ben bayıldım gerçekten! Üst katında ise çok hoş bir restoranı var. Kesinlikle burayı listeye eklemelisiniz.

 Bom Jardim

Çok salaş, muhtemelen Portekizliler dışında nadir kişinin bildiği bir ara sokak restoranı. Tavuk ürünleri ile meşhur bir mekan. Gayet hoş bir mekan. Önerilir efendim.

Pois Cafe

Alfama bölgesinde çok hoşuma giden bir mekan. Kahve içmek için birebir. Ortamı da çok salaş. Koltuğa ayağını uzat istersen. Mis!

Senhor Vinho

Yahu arkadaş iyi hoş da buranın simgesi fado nerede dinlenir diye sorar gibisin. Hemen söyleyeyim hem yemek yiyebileceğin hem fado dinleyebileceğin hoş bir mekan var. Adı Senhor Vinho. Fado için 5 ile 10 Euro arasında ek ücret ödüyorsunuz. Artı yediğiniz içtiğiniz. Ortalama 30 Euro kişi başı ödeyerek geceyi tok şekilde tamamlayabilirsiniz. Ayrıca Alfama’da sokak arasında gezerken göreceksiniz. Çok fazla fado dinleyebileceğiniz restoran var. Genelde her gün saat 21.00 gibi başlıyorlar. Haberiniz olsun.

 Fotoğraflar: Seymen BOZASLAN

Yazarın Tüm Yazıları