Paylaş
O perşembe her biri bambaşka, ışıl ışıl 17 kadın ve üç yoga hocası Çatalca'da Villafe isimli minik ahşap evlerden oluşan otelimize yerleştik. Türlü türlü bitkinin ağacın ortasında hem bedenimizi hem de devamlı kaçmaya çalışan benliğimizi saklandığı yerden çıkarmaya doğru bir adım atmıştık. Onunla tanışmak için heyecan doluyduk. Dört gün boyunca yaşadıklarım, sessizlikte fark ettiklerim, fark etmekten korktuklarım ve yine kaçmaya, üzerini örtmeye çalıştıklarım ya da yüzleşebildiklerim, kabullendiklerim bu seyahati yaşamımın en verimli seyahatlerinden biri yapmaya yetmişti.
Yemeklerimiz vejetaryen ve bedenin ihtiyacı kadardı. Başta tedirgin olsam da bedenin ihtiyacı olandan fazlası olmadan yaşayabileceğini fark etmek de inzivanın hediyelerinden biriydi. Altı aydır hemen hemen düzenli bir meditasyon ve yoga partiğim var. Hem farkındalıklarımın artışını hem de omurgamın günden güne iyileşip şifa bulmasını izliyorum. İnziva süreci bu farkındalıklarımın üzerine çok daha fazlasını koyabildiğim bir dört gün oluyordu. Her sabah çok erken saatlerde kalkıyor meditasyona oturuyorduk. Sadece nefesimizi izleyerek, çabasız bir şekilde anda, tam da bulunduğumuz yerde kalmaya niyet ediyorduk. Ardından yoğun bir yoga pratiği yapıyorduk. Hem bedenimiz hem zihnimiz bulunduğu anın güzelliklerini, etkilerini, değişimlerini ne de güzel fark ediyordu.
Peki günün büyük bölümünde sessizliğe çekiliyorduk. Kahvaltı yaparken, doğada yürürken, arkadaşlarımla konuşmamak, bakışmamak ve herhangi bir ifade takınmamak bana ne kazandırıyordu? Dış etkenlerden mümkün olduğunca sıyrıldığımda içime doğru bir yolculuğa çıkıyordum. Burada olmanın hissini yakalıyor, doğanın türlü tonlarını görebilmenin hazzını yaşıyordum. Kahvaltıda yediğim zeytinin tadının her günden daha güzel olduğunu fark ediyordum. Peki ya şehre döndüğümde ya da uzak diyarları keşfe çıktığımda tıpkı buradaki gibi anda kalabilecek, yeşilin tüm tonlarını ayrı ayrı fark edecek ve onlarla orada öylece kalabilecek miydim? Her an bu farkındalığa ulaşabilmek mümkün müydü?
Tam da bu yüzden yoga ve meditasyon yapıyorduk. Yaşamı yavaşlatmak, ona farkındalıkla bakabilmek demek ondan daha fazla keyif alabilmek demekti. İçtiğin çayın içindekileri özümsemek, biriyle konuşurken onu ''neden'' ''niçin''ler olmadan dinleyebilmek, yaşadığın üzücü ye da neşeli anları tam anlamıyla yaşayabilmek ve gerçek hisslerle kalabilmek için önce nefesi ve bedeni keşfe çıkıyorduk.
İnziva sırasındaki sessizlik, yaşamımın tümüne yaymak istediğim ''anda ve kendinle kalabilme'' hissinin bir provası gibiydi. Kendimle kaldığımda, kendimi keşfettiğimde acaba kendimi sevecek ve kabullenebilecek miydim? İnsanın kendisine yolculuğunda amaçlanan nokta buydu aslında. Bu anlamda inziva esnasında hocalarımdan Deniz Bağan'ın kendi donanımlarından çokça faydalanma fırsatı da bulduk. Deniz Hoca ile yoganın sadece bir beden egzersizinden ziyade yaşamı ve kendini keşfetme yolu olduğunu pek çok farkındalık çalışmasını deneyimleyerek anlıyorduk. Şimdi yaptığım yoga pratiklerinin, matımın üzerindeki duruşumun, tavrımın hayatla bağlantısını çok daha iyi görebiliyorum.
İnziva esnasında kurulan çemberleri çok duymuştum. Ancak hayata bakış açımızı yeniden sorgulatan hikayeler, paylaşımlar ve şaşırtan tavırlar ile karşılaşacağımı, kendimden parçalar bulacağımı, pek çok hisse dokunabileceğimi bilmiyordum. Yoga uzmanlık eğitimine başladığımız ilk günler hocalarımız süreç içerisinde ''değişiminizi gözlemleyin ve fark edin'' demişlerdi. Şimdi eğitimin sonunda görüyorum ki, aslında aldığım nefes nefes değilmiş, sırtımdaki kambur sadece görüntüden ibaret değilmiş. Tüm anların, olup bitenlerin farkında olabilmenin güzelliği ile kendimi yargısızca kabullenebilmek yoganın bana verdiği en güzel hediyeymiş.
Farkındalıklarla dolu, bireysel bir yolculuğun ilk etabının sonraki tüm yolculuklarıma, seyahatlerime ışık saçacağına inancım çok büyük. Tüm sevdiklerim ve hocalarımdan ışık toplamaya devam ederek yolda kalmaya devam edeceğim. Bir şekilde yoga ile karşılaşmanız ve fark etmediklerinize bir kapı açmanız dileğiyle...
Paylaş