Paylaş
Şehrin kuzeyinde yer alan Ueno Park, rengârenk çiçekleri, içindeki tapınak ve müzeleriyle çok sayıda turisti kendisine çekiyor. Parktaki tezgâhlarda çikolata kaplı muz, ızgara ahtapot ya da karides yiyebilirsiniz. Parkın içinde bulunan Tokyo Ulusal Müzesi, Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi ve Science Musezi gibi müzelerin yanı sıra insanlar parkın içindeki gölet etrafında piknik yapmak ve gölette bisiklete binmek için de geliyor. 1872’de kurulan Tokyo Ulusal Müzesi, Japonya’nın en eski ulusal müzesi olarak biliniyor.
Merkezde yer alan Shinjuku (Şincuku)semti, 48 katlı Tokyo Belediye Binası ile kendini hemen belli ediyor. Shinjuku sadece idari bir merkez değil. Batı Shinjuku gündüz 250 bin insanın çalıştığı gökdelenlerle dolu bir iş merkeziyken, Doğu Shinjuku eğlencenin merkezi. Shinjuku, Mannen-ya, Yodobashi, Sekaido gibi alışveriş merkezleri, Tokyo’nun ‘Red Light District’i olarak bilinen Kabuki-Cho’su, Golden-Gai küçük barlarıyla yerli ve yabancıları kendine çekiyor.
Gece hayatıyla bilinen Roppongi Caddesi, barları ve gece kulüpleriyle oldukça meşhur. Geleneksel Japon eğlencelerinden ziyade, daha Avrupai bir eğlence anlayışıyla Roppongi, Japonlar’dan çok, ülkeye dışardan gelen turistleri eğlendiriyor. Hiç uyumayan bu cadde, modern alışveriş merkezleri, caz barları ve yüksek kalite restoranlarının yanı sıra bir sanat merkezi. Cadde, Roppongi Art Triangle ile National Art Center, Mori Sanat Müzesi ve Suntory Museum of Art’a sahip.
Tokyo denince ilk akla gelen meydan, alışveriş ve eğlencenin kalbi Shibuya. Öyle ki Tokyo’da geçen filmlerde kıyısından köşesinden mutlaka neon ışıklarıyla aydınlatılmış bu hareketli meydanı mutlaka görürsünüz. Trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçmeyi bekleyen yüzlerce insan, ışığın yeşile dönmesiyle hep birlikte karşıdan karşıya geçiyor. Bu cadde Japonların ne kadar düzenli ve birbirine saygılı olduğunu görebileceğiniz yerlerin başında geliyor. Tokyo, İstanbul ile karşılaştırıldığında Ginza Nişantaşı’nı andırırken, Shibuya Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi tarzı bir eğlence ve alışveriş imkanı sunuyor. Lüks mağazalarıyla Omotesando Caddesi ise Kadıköy’deki Bağdat Caddesi’nin bir benzeri diyebiliriz.
Tokyo denildiğinde akla elektronik eşyalar geliyor şüphesiz. Bu elektronik eşyaları sayısız dükkan içinde kocaman bir semtte satıyorlar. Akihabara semtinde bulunan yüzlerce mağaza, ufaktan büyüğe milyonlarca ürünü içinde barındırıyor Akihabara elektronik eşyaların piyasaya çıkmadan birkaç ay önce satılmasıyla ünlü. Bu semtte aradığınız bir çizgi film DVD’sinden matkap ucuna, son teknolojik televizyonlardan kameralara kadar her şeyi uygun fiyatlarla bulabilirsiniz.
23 semte sahip olan Tokyo’da bu kadar alışveriş caddesi kafanızı karıştırdı farkındayım. Şöyle özetleyeyim: İmparatorluk Sarayı Tokyo’nun tam merkezinde. Buraya 15 dakikalık bir yürüme mesafesinde olan Ginza da şehrin merkezinde olmakla birlikte sarayın güney batısında. Akihabara semti merkeze yakın kuzey doğu; Asakusa semti ve dolayısıyla Nakamise Caddesi uzak kuzey doğu yönünde. Fakat Ginza’dan geçen metronun (GinzaLine) yaklaşık 10 durak sonra Asakusa’da olduğunu söyleyelim. Gelişmiş metro ağı sayesinde Tokyo’da uzak diye bir yer yok… Shinjuku şehrin batısında, Shibuya ve Ometosando güney batıda, Roppongi ve Tokyo Kulesi ise şehrin güneyinde. Tokyo çok büyük bir metropol olduğundan bu caddeler arasında yürüyerek birinden diğerine geçmek çok kolay değil. Tokyolular, tek bir semti cazibe merkezi yapmamış, her bir semtin kendine has harikaları var.
Paris’teki Eyfel Kulesi’nin bir benzeri Tokyo’da bulunuyor. Tokyo Kulesi, kırmızı beyaz renkleri dışında Eyfel’i çok andırıyor. 333 metre yükseklikteki bu kule, 250’inci metresinde yer alan gözlem bölümüyle (Special Observatory) 360 derecelik bir Tokyo manzarası görme imkanı tanıyor. Kule’nin zemin katında bulunan hediyelik eşya dükkanları sahip olduğu ürün çeşitliliğiyle başta Tokyo Kulesi olmak üzere, Japonya’ya dair birçok ufak hediyelik alma imkanı tanıyor. Kulede bir de akvaryum galerisi bulunmakta.
Doğu’nun başkenti Tokyo, sadece mabetleri, hareketli caddeleri, yemyeşil parkları, şehrin gelişimiyle uyumlu gökdelenleriyle turistlerin keyifle gezindiği bir cennet-şehir değil aynı zamanda tüm şehre yayılmış semtleriyle iyi bir şehirleşmenin ve planlı büyümenin nasıl olacağı konusunda diğer ülkelere ders veren iyi bir öğretmen adeta.
Ne yenir?
Japon mutfağı daha ziyade balık ve tavuk üzerine... Japonya’nın en ünlü yemeklerinden biri, balık suyunda servis edilen kahverengi kara buğday eriştesi olan soba. Sobaya göre daha kalın olan beyaz erişteye udon, sarı Çin eriştesine şinasoba deniyor. Mutlaka tatmalısınız.
Paylaş