Paylaş
St. Petersburg birçok yapı ve şehirden ilham alan bir kent. Moskova’daki Aziz Vasil Katedrali’nden ilham alınarak Yeniden Diriliş Katedrali, Vatikan’daki St.Pietro Bazilikası’ndan ilham alınarak Kazan Katedrali, Fransa’daki Versay Sarayı’ndan ilham alınarak Peterhof Sarayı yaptırılmış. 55 kanalı ve 500 civarı köprüsüyle St.Petersburg, Kuzey’in Venedik’i olarak da ifade ediliyor. Mayıs’ın ortasından Ağustos aynın başına kadar yaklaşık 18 saat gün ışığı alan ‘Beyaz Geceler’ sırasında şehre, dünyanın dört bir yanında turistler geliyor.
Daha önceki yazımda kuzeyde Petro-Pavel Kalesi’nin bulunduğu ‘Petrogrdskaya’ ve Neva Nehri’nin güneyinde bulunan ‘Saray Bölgesi’ni anlatmıştım. Bu yazımda, doğuda bulunan ve Nevski Prospekt boyunca sıralanmış mağaza ve restoranlarla dolu ‘Gostini Dvor’ ve batıda Vasilyevski Adası’nı anlatacağım.
Gostni Dvor (Büyük Pazar)
Bu semt şehrin ticari merkezi... Sanat Meydanı, Nesvky Caddesi, Dökülen Kan Kilisesi, Rus Müzesi, bölgeyi, St.Petersburg’un en önemli yerlerinden biri yapıyor.
Şehrin en hareketli caddesi olan Nesvky Prospekt Caddesi barındırdığı alış-veriş merkezleri, kafe, restoran ve gece kulüpleriyle oldukça hareketli. Trafiğe kapalı olmadığı için, İstanbul’daki İstiklal Caddesi’nden ziyade Bağdat Caddesi’yle mukayese edebileceğimiz caddenin gündüzü ayrı gecesi farklı bir coşku içerisinde. Bu caddede farklı dini inanç ve mezhepleri temsil eden yapılar olduğundan, ‘Hoşgörü Sokağı’ olarak da adlandırılıyor. Puşkin 1837 yılında ölümüyle sonuçlanan düelloya gittiği yer olarak bilinen ‘Edebiyat Kafesi’, Kazan Katedrali, Lutherci Kilise, Ermeni Kilisesi, Straganov Sarayı burada bulunuyor.
Nevsky Caddesi’nde yer alan Dökülen Kan Kilisesi (Khram Voskresnia Khristova), klasik Rus mimarisinin özelliklerini taşıyor. Moskova’daki Aziz Vasil Katedrali örnek alınarak yapılan bu kilise, soğan biçiminde kubbelere sahip. ‘Sıçrayan Kan Kilisesi’ veya ‘Yeniden Diriliş Kilisesi’ olarak da ifade edilen bu kilise ismini, 1881 yılında Çar 2.Aleksandır’ın bir suikast sonucu öldürüldüğü yerden almış. Suikasttan sonra buraya bu meşhur kilise inşa edilmiş. Kulesi 81 metre yükseklikte olan kilisenin dış cephesinde 7000 metre kare mozaik; iç mekânında, İtalyan mermeri ve yirmiden fazla mineral kullanılmış. Gribeodov Kanalı’nın kenarına kurulmuş olan kilise 7 bin 500 metre kare alanı kaplıyor.
Nevsky Caddesi’ndeki en dikkat çekici yapılardan biri olan Kazan Katedrali, 1801-1811 yılları arasında inşa edilmiş. Katedral, 80 metre yüksekliğindeki kulesi ve yarım ay biçimindeki mimarisiyle dikkat çekiyor. Katedralin adı, mucizeler getiren, Kazan Madonnası ikonundan geliyor. 1913 yılında yapımı tamamlanan Tatar Camii, turkuaz çinilerle süslü kubbesi, 49 metre yükseklikteki iki kulesi ve 5000 kişilik kapasitesiyle önemli bir İslami yapı.
Vasilyevski Adası
Şehrin batısında yer alan bu ada, şehrin huzurlu köşesi. St.Petersburg Üniversitesi, 1.5 milyondan fazla parçalık koleksiyonuyla Zooloji Müzesi, gemi maketlerinden oluşan sergisiyle Deniz Müzesi ve yapımı 1700’lü yıllara uzanan Menşikov Sarayı, Vasilyevski Adası’nın öne çıkan yapılarından.
Merkezin Dışı
Dostoyevski ve Puşkin gibi yazarlara ev sahipliği yapmış olan St.Petersburg’da bu yazarların adıyla anılan müzeleri bünyesinde barındırıyor. Dostoyevski’nin son üç yılını geçirdiği apartman 1971’de müze haline getirilmiş. Dostoyoveski Müzesi’nde, Dostoyevski’nin çalışma notları ve kendisine ait eşyaları sergileniyor.
Tsarskove (Çarışkoye) Selo (Çar’ın Köyü) bölgesi şehrin biraz dışında bulunsa da Katerina Sarayı ile turistleri kendine çekiyor. St. Petersburg’un 30 kilometre güneyinde bulunan Katerina Sarayı (Çarlık Sarayı), 18.yüzyılda Rokoko tarzında inşa edilmiş bir saray. Saray, Akik Odası, Kehribar Odası, Büyük Salon, Yeşil Yemek Odası gibi kısımlarıyla oldukça iddialı…
Rus Çarı Petro tarafından Baltık Denizi kıyısına yaptırılan Peterhof Sarayı, devasa büyülükteki bahçeleriyle dikkat çekiyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bu sarayın bahçesindeki Büyük Çeşme, 64 çeşme ve 142 fıskiyeden oluşuyor. Buradan akan sular, sarayın önünde başlayıp, Baltık Denizi’ne kadar devam ediyor. Büyük Çeşme dışında, San Pietro Meydanı’nda yer alan bir çeşmeden esinlenilen, Roma Çeşmesi, fıskiyelerinden akan suyun piramit şeklini oluşturduğu Piramit Çeşmesi, yakınına gelenlerin üzerine yağmur yağdıran şakacı çeşme Şemsiye Çeşmesi ve Neptün Çeşmesi bu çeşmelerden bazıları. Ayrıca Peterhof Sarayı, 607 hektarlık arazisiyle geniş bir park alanına da sahip.
St.Petersburg, kanalları, köprüleri, sarayları, müzeleri ile görenleri kendisine aşık ediyor. Rusya’nın Avrupa’ya bakan penceresi olduğundan, Avrupa şehirlerine çok benzeyen bu güzel Rus şehri, geleneksel Rus kültüründen de büyük oranda izler taşıyor. Birkaç yüzyıl önce bataklıkken dönemin sınırlı teknolojik imkânlarıyla sıfırdan kurulan bu şehir sadece bir kültür-sanat şehri veya ticari bir liman kenti değil aynı zamanda bir mimari harikası.
Paylaş