Paylaş
Her şeyden önce Kopenhag tertemiz bir şehir. Caddelerin yanı sıra havası de oldukça temiz. Bu temiz havayı Kopenhag, şehrin merkezinde yer alan Botanik Bahçesi gibi yemyeşil parklarına, doğayı korumasına ve trafikte motorlu araç yerine bisikleti tercih etmesine borçlu. Kopenhag seyahatimde sokaklarda araçtan çok bisiklet gördüğümü ifade etmeliyim. Tüm yollar ve kaldırımlar da zaten bisikletler düşünülerek düzenlendiğinden, Kopenhag’da bisiklet kullanmak hem güvenli hem de çok eğlenceli.
Bir liman kenti olan Kopenhag’ı tanımak için keyifli bir kanal turu fayda sağlayacaktır. Özellikle kanal turu yapanların dikkatini çekecek Kopenhag Opera Binası, modern tasarımı ile her yıl yüzlerce performansa ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık 1 saat süren kanal turunda, Opera Binası dışında, Amelienborg Sarayı, Deniz Kızı Heykeli ve Christianshawn Bölgesi gibi -yazımızda da anlatacağımız- birçok tarihi ve modern binayı göreceksiniz.
Kanal turlarının başlangıç noktası Nyhavn (Yeni Liman). Burası aynı zamanda Kopenhag’da görülmesi gereken yerler listemizin en başında yer alıyor. Kartpostaldan çıkmış gibi duran Nyhavn, restore edilmiş tarihi rengarenk binaları, bu binaların altında bulunan kafe ve restoranlarıyla Kopenhag’ın en canlı bölgesi. Bu kanal bölgesinde atmosfer o kadar dinamik ki hiçbir şey yiyip içmeseniz bile sadece açık havada vakit geçiren insanları görmek için bile buraya gelmelisiniz. İş çıkışı ve hafta sonları yerel halkla dolup taşan bu bölge, turistlerin de gözdesi. Kanalın kenarında bulunan Christianshavn bölgesi içinde bar ve restoranları barındıran kıyı atmosferiyle eşsiz. Bu bölge 1971 yılında hippilerce Danimarka hükümetinden bağımsız kendi toplum kurallarına sahip bir kasaba olarak şekillenmiş. Gayrı resmi bir özerklik bu bölgenin durumu. Christianshavn, sanat galerileri, organik yemekleri bulabileceğiniz restoranları ve keyifli sokaklarıyla oldukça sıra dışı.
Kopenhag’daki bir başka hareketli alan Osterbro bölgesi, burası şehrin en yeşil alanı. Osterbro, oyun alanları, köpekler için tasarlanan tasmasız bölgeler, futbol sahaları ile Danimarka’nın en büyük halka açık parkı olan Felledparken’a da ev sahipliği yapıyor. Yine “Küçük Denizkızı Heykeli” de burada bulunuyor. Dünyaca ünlü “Küçük Denizkızı” masalının yaratıcısı Hans Christian Anderson anısına yaptırılan The Little Mermaid (Küçük Denizkızı) Heykeli, Danimarka’nın simgesi. 1.25 metre uzunluğundaki bu bronz heykel, 1913 yılında Edward Eriksen’e yaptırılmış. Fotoğraf çektirmek için önünde uzun kuyruklar oluşan heykel, tarih boyunca çeşitli saldırı ve protestolara tanık olmuş. 1964 yılında heykelin kafası kesilerek koparıldığından ve sonrasında bulunamadığından şu an heykelin kafası orijinal değil. Ayrıca 2004 yılında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne adaylığını protesto etmek için heykele kara çarşaf giydirilerek başka bir protesto eyleminde bulunulmuş.
Astronomik gözlem kulesi olarak 17.yüzyılda yaptırılan Rundetarn Gözlem Kulesi, enfes Kopenhag manzarasını ayağınıza seriyor. Turistlerin şehri, kuşbakışı görebilmek için tırmandıkları 209 metrelik bu kule, gökbilimciler tarafından gözlem kulesi olarak kullanılmaya devam ediyor. Danimarka’nın yüksek kulelerinden olan 106 metre yüksekliğindeki Christiansborg Kulesi, Christiansborg Sarayı’nın hemen önünde konumlanmış. Geçmişte kralların yaşadığı Christianbaorg Sarayı, günümüzde Danimarka Parlamento Binası olarak kullanılıyor. Kulenin en üst katında ise restoran bulunuyor.
Kopenhag’ın popüler bölgelerinden olan Frederiksberg, lüks alışveriş olanakları ile öne çıkıyor. Bölgenin ana caddesi Gammel Kongevej (King’s Road), restoranları, kıyafet mağazaları, şık dükkanları ile Kopenhag’da bulunanların gözdesi.
Kentin kalbi durumunda olan City Hall Square (Belediye Binası Meydanı), yıl boyunca tüm resmi ve gayrı resmi kutlamaların merkezi. Kızıl taş dekorasyonu, saat kulesi ve süslemeleri ile dikkat çeken Kopenhag Belediye Binası şehirde yaşayanların ve turistlerin buluşma merkezi.
Danimarka’nın en büyük müzesi de Kopenhag’da bulunuyor. Nationalmuseet (Ulusal Müze), 18.yüzyılda Kopenhag’ın en önemli caddesi Stroget’e inşa edilmiş. Müzede sergilenen ve Buz Çağı’ndan Vikingler dönemine, Rönesans’tan günümüze ait objeler binlerce yıllık Danimarka tarihine ışık tutuyor. Girişin ücretsiz olduğu müzede, çocukların Viking teknesinde o döneme ait kostümleri giyerek dolaşabilecekleri bir bölüm bile var.
Kopenhag’ın en önemli caddesi, trafiğe kapalı Stroget’tir. Dünyanın en uzun trafiğe kapalı caddelerinden olan Stroget, sokak sanatçılarının performansları, sihirbazlar, akrobatlar, dans gösterisi yapanlar, sıra sıra ünlü mağazalarla Kopenhag’ın en keyifli caddesi.
Baltık Denizi kıyısında yer alan bu güzel İskandinav şehri, eğlenceli, modern, keyifli bir başkent. Sokaklarında yürürken, kanallarında tekne turu yaparken, yerel restoranlarına girip bir şeyler yiyip içerken Vikinglerin torunlarını kıskanmamak elde değil. Siz de görmediyseniz bu güzel başkenti mutlaka ziyaret programınıza almalısınız.
Paylaş