Paylaş
Oslo, 40 ada üzerine kurulmuş, adalar birbirine köprülerle bağlı. Yine Oslo’da irili ufaklı yüzlerce göl bulunuyor. Oslo’nun en hareketli caddesi trafiğe kapalı Karl Johans Caddesi (Karl Johans Gate). Burada bulunan mağazalar, kafeler, restoranlar, sokak sanatçıları caddeyi her daim renklendiriyor. Parlamento Binası, Ulusal Galeri gibi çok sayıda önemli yapının da bulunduğu cadde, merkez tren istasyonundan Kraliyet Sarayı’na kadar uzanıyor. Kraliyet Sarayı demişken, Norveç Kralı, halen 1800’lü yıllarda inşa edilmiş bu sarayın içinde yaşıyor. Sarayın arkasında bulunan Botanik Bahçesi, özellikle yazın güneşe hasret Norveçliler için önemli bir dinlenme ve güneşlenme alanı.
Heindrich Ernst ve Adolf Schirmer tarafından tasarlanan ve 1837’de Kraliyet Sarayı bünyesinde kurulan The National Gallery (Ulusal Galeri), tabloları ve heykelleriyle önemli bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Başta Edward Munch’un meşhur Scream tablosu başta olmak üzere Kuzey Avrupa resim sanatının ağırlıklı olarak sergilendiği bu müzede, Picasso, Goya, Monet, Rodin gibi ressamların eserleri de bulunuyor.
Kral Johans Caddesi’nin devamında Opera ve Bale Binası karşınıza çıkacak. Dış kısmı cam ve beyaz taştan yapılmış Oslo Opera ve Bale Binası, dünyaca ünlü Sydney Opera Binası’na mimari açıdan adeta meydan okuyor. Yaklaşık 50 bin metre karelik alan üzerine kurulu yapıda 1000’in üstünde salon bulunuyor. Akustik düşünülerek binanın içinde meşe ağacı kullanılmış. Binanın sadece içi değil, aynı zamanda zeminden çatıya kadar uzanan rampa sayesinde dışı da her daim kalabalık. Bu rampa sayesinde binaya tırmanabilir, binadaki sayısız etkinlikle hiç ilginiz olmasa bile, Oslo manzarasını görmek için buraya gelebilirsiniz. İlginç mimarisiyle bu opera binası, Avrupa’nın en iyi opera binaları arasında gösteriliyor. Yapımı 1600’lü yıllarda tamamlanan Oslo Katedrali şehirdeki dini sembollerden. Kraliyet ailesi tarafından düzenlenen halka açık etkinliklere ev sahipliği yapan katedral, sonuncusu 1950’de olmak üzere çok sayıda renovasyon çalışmasına tabi tutulmuş. Katedralin özellikle tavan süslemeleri görülmeye değer.
Liman tarafında yer alan kızıl yüzeyiyle ilgi odağı olan Oslo City Hall (Belediye Binası), kulelerinden birinde yer alan saatiyle dikkat çekiyor. Etrafı restoranlar ve hediyelik eşya satıcılarıyla dolu olduğundan sürekli hareketli bir çevreye sahip binada 8 milyon parke kullanılmış. Belediye binası, bir kamu binası olmasından öte duvar rölyefleri, iç süslemeleri ve sıra dışı mimarisi ile daha ziyade bir müze intibası yaratıyor. Nobel ödülleri her ne kadar İsveç kökenli olsa, İsveç’te verilse ve Nobel Müzesi denildiğinde akla Stockholm’deki Nobel Müzesi gelse de Oslo’da da bir Nobel Barış Müzesi bulunuyor. Belediye binasının yanında olan bu küçük beyaz binanın Nobel müzesi olmasının sebebi, Nobel Barış Ödülü’nün Oslo’da veriliyor olması. Bunun sebebi ise Norveç’in dünyada hemen hemen hiçbir savaşa girmemesi.
1869-1943 yılları arasında yaşamış Gustav Vigeland’in 1920 yılından itibaren yaptığı ilginç heykellerin sergilendiği Vigeland Heykel Parkı (Vigelandsparken) hem turistlerin hem de yerel halkın ilgi odağı. Bu parkı aslında uçsuz bucaksız Frogner Park’ın içinde yer alan ayrı bir park gibi düşünebiliriz. Gustav Vigeland’ın bronz, granit ve dökme demir kullanarak yaptığı heykellerden oluşan parkın inşası 1949’da tamamlanmış. Parkın ortasında Vigeland’ın 14 metre uzunluğundaki eseri Monolith, olanca heybetiyle duruyor. Parkta yer alan heykellerde insanların doğumu, büyümesi, eş edinmesi, çocuk sahibi olması ve torunlarıyla devam eden yaşam döngüsü ve hayat mücadelesi anlatılıyor. Heykellerle betimlenen insanlar hüzün, özlem, kızgınlık, kıskançlık, neşe gibi duyguları yansıtıyor. Bu yemyeşil parkta sadece heykelleri görmüyor aynı zamanda rengârenk çiçek tarhları arasında gezinebiliyorsunuz.
Vikinglerin ülkesine gelip de Viking gemisi görmeden Norveç’ten ayrılmak olmaz. Tarihi bir Viking gemisinin sergilendiği iki katlı Viking Gemi Müzesi, meraklılarını bekliyor. Ziyaretçilerine Vikingler dönemi ile ilgili detaylı bilgiler veren müzenin koleksiyonunda en büyük ilgiyi Oseberg gemisi çekiyor. Gemiye ilaveten o dönem kullanılan kıyafetler, el aletleri de müzede sergileniyor.
Baltık Denizi kıyısında yer alan bu güzel İskandinav şehri, diğer İskandinav şehirleri gibi eğlenceli, modern, müreffeh, keyifli bir başkent. Benzer kuzey ülke şehirleri gibi güneşi daha az görse de Oslo da Oslolular da ışıl ışıl. Oslo’ya geldiğinizde bu huzurlu şehrin sokaklarında dolaşıp, müzelerinde gezip, restoranlarında geyik eti ve Norveç somonunun tadına bakıp bir taraftan da fiyortlarda yapacağınız keyifli bir yolculuk için planlar yapabilirsiniz.
Paylaş