Paylaş
Güney Afrika, gümüş, altın ve elmas madenleri ile oldukça zengin bir ülke. Öyle ki Güney Afrika, Dünya’nın en büyük 6. altın üretici ülkesi olarak anılıyor. Gelir dağılımındaki uçurumu bir kenara bırakırsak Güney Afrika’nın yürütme başkenti Pretorya’nın da bu yer altı zenginliklerden fazlasıyla kendine düşeni aldığını söyleyebiliriz.
Johannesburg’dan 56 km uzaklıkta olan Pretorya’ya Johannesburg`dan yaklaşık 1 saatlik bir otobüs yolculuğuyla ulaşılabiliyor. Bunun dışında Johonnesburg OR Tambo Uluslararası Havalimanı`na indikten sonra trenle Sandton bölgesine geçip, buradan Pretorya`ya giden kırmızı hata, aynı istasyonda aktarma yapabilirsiniz. Şehir merkezinden Pretorya`ya trenle yapılacak ulaşım yaklaşık yarım saat sürüyor. Hükümet, tren ücretlerini özellikle yüksek tutuyor, bu sebeple tren, hem kalabalık değil, hem çok güvenli hem de Afrika şartlarında son derece temiz ve lüks.
Pretorya, jakaranda ağaçlarıyla bezeli sokakları, gösterişli resmi binaları, park ve bahçeleriyle planlı şehir mimarisinin örneklerinden. Merkezi tren istasyonunda indikten sonra yürümeyi tercih ederseniz yaklaşık 1.5 km şehre doğru caddede keyifle gezinebilirsiniz. Tren istasyonundan eski şehir meydanına uzanan bu cadde, Güney Afrika’nın önemli devlet başkanlarından Paul Kruger’ın adını taşıyor. Paul Kruger Caddesi, şehri tanımak için görülmesi gereken yerlerden.
Bu sebeple tren istasyonunda indikten sonra taksiye binmek yerine hemen yürümeye başlayabilirsiniz. Fakat hava karardıktan sonra etrafta insanlar olsa ve cadde tenha bir yerde konumlanmamış bulunsa dahi Güney Afrika’nın genelinde özellikle de hava karardıktan sonra yürümenin pek de güvenli olmadığını hatırlatmakta fayda var.
Paul Kruger Caddesi’ndeki yürüyüşünüzü yarıladığınızda sizi sağ tarafınızda Doğal Tarih Müzesi (Museum of Natural History) karşılıyor olacak. Müzenin bahçesinde bulunan, gerçek boyutlu dinozor kemiklerinden yapılmış dinozor heykelleri adeta sizi müzede konuk etmek için çağırıyor. Müzenin girişinde, avluda bulunan dev fil heykeli en az müzede sergilenenler kadar ilgi çekici.
Doğal Tarih Müzesi’nin tam karşısında, City Hall (Belediye Binası) bulunuyor. Avrupa`daki benzerlerini aratmayan bu yapı, bahçe düzenlemesi, süs havuzları ve bahçesinde bulunan heykellerle şehrin dikkat çeken yerlerinden. City Hall, sadece resmi bir bina değil, bahçe düzenlemesiyle yerel halkın dinlenebildiği, gelen turistlerin soluklandığı ve bol bol fotoğraf çektirdiği bir sanat eseri adeta.
Pretorya’nın tarihi merkezi, 1800’lerin ortalarında inşa edilen ilk kilisenin yer aldığı Kilise Meydanı (Church Square)’dır. Meydanın ortasında dört kez cumhurbaşkanı seçilen Paul Kruger’in heykeli yer alıyor. Kruger heykelinin etrafı demir tellerle koruma altına alınmış. Yıl boyu Kilise Meydanı`nda performans sergileyen müzisyenleri ve dansçıları izleyebiliyorsunuz. İtalyan Rönesansı tarzında yapılan Raadsaal Parlamento Binası, bazı Bakanlıklar, Adalet Sarayı bu eski merkezin etrafında toplanmış.
1 milyon civarı nüfusuyla Güney Afrika’nın idari başkenti Pretorya’da çoğunlukla devlet binaları olsa da şehir sadece sıkıcı resmi binalardan oluşmuyor. Binalardan uzaklaşmak isterseniz, yaklaşık olarak 3.500 çiçek türünün sergilendiği Pretorya Ulusal Botanik Bahçesi’ne gidebilirsiniz.
Apies Nehri’nin kıyısına kurulu Ulusal Zooloji Bahçeleri (National Zoological Gardens), ise şehrin tam merkezinde bulunuyor. Dünya’nın en iyi hayvanat bahçeleri arasında gösterilen bu park, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Cape Zebrası’ndan, Arap antilobuna kadar birçok hayvanın yuvası olmuş.
Güney Afrika’nın Las Vegas’ı olarak bilinen kumar cenneti Sun City’nin Pretorya’ya olan uzaklığı 140 km. Turizm amacıyla kurulan Sun City, Johannesburg’a da yaklaşık 2 saatlik (170 km) araba yolculuğu mesafesinde. Özel olarak turların da düzenlendiği bu eğlence merkezi, sadece kumarhaneleri ile değil, golf ve su kayağı yapılabilen spor alanları, yapay gölleri ve kumsalları, 18 delikli golf sahası, süper lüks otelleri ve çılgın gece hayatıyla Pretorya’ya gelenlere alternatif bir eğlence imkanı sunuyor. Sun City’deki en lüks konaklama merkezi ise “Palace of the Lost City”, yani Kayıp Şehrin Sarayı.
Güney Afrika’nın özellikle her iki okyanusa kıyısı olan sahil şeridinde görülecek çok yer, yapılacak sayısız aktivite olsa da buraya kadar gelmişken iç kesimleri de görmemek olmaz. Ülkenin ortasında yer alan Pretorya, cetvelle çizilmiş mimarisiyle farklı bir Güney Afrika deneyimi ve tarih dersi veriyor. Johannesburg kadar büyük, Cape Town kadar eşsiz doğal güzelliğe sahip olmasa da bu küçük başkenti görmeden, en azından birkaç saat geçirmeden Güney Afrika’dan ayrılmak şüphesiz eksik bir seyahat sayılır.
Güney Afrika’da Ne Yenir / Ne İçilir?
Güney Afrika, iç kesimlerde yetişen sığırlar ve uçsuz bucaksız okyanus kıyısında avlanan balıklar sayesinde hem kırmızı et hem de balıketi yönünden zengindir. Beyaz renkli Kap sombalığı, soğuk su balığı olan snoek, denizkulağı (perlemoen), istiridye Güney Afrika’da tadabileceğiniz deniz ürünlerindendir. Güney Afrika’nın en meşhur et yemeği barbeküde yapılan “braaivleis (Baraai)”dir. Biftek veya pirzola, barbeküde pişirildikten sonra “maymun guddesi” sosuyla tatlandırılır. Braai (barbekü), öğünden ziyade bir gelenektir.
Dana kıymadan yapılan defne ve zerdeçalla tatlandırılan Malay mutfağından gelen "bobotie", kuru üzüm ve pirinç pilavından yapılan "geelrys" ve üzüm, hurma, ekşi meyve, soğan, baharatla yapılan "blatjang - Hint salçası" ile servıis edilir.
Kurutulmuş et olan “biltong” da oldukça meşhurdur. Sığırdan, antiloba, domuzdan deve kuşuna kadar birçok hayvan etinden yapılabilir. Bazı restoranlarda timsah eti de bulunmaktadır.Deniz kenarında kalamar, ton balığı, yerel kabeljou balığı tercih edilebilir.Güney Afrika’nın kaliteli kahveleri hem içmek hem de hediyelik olarak almak için idealdir. Sauvignon Blanc, Chardonnay gibi beyaz, Shiraz, Merlot, Pinot Noir gibi kırmızı şaraplar Güney Afrika’da kolayca bulunup içilen tatlardır.
Fotoğraflar: Alamy
Paylaş