Paylaş
Ekvator’a 150 kilometreden daha az bir mesafede olan ve tropikal iklime sahip Singapur’da yağışlar oldukça fazla, sıcaklık ise yüksek. Kasım-Ocak arası muson sağanaklarıyla yağış miktarı artıyor; Ekim-Mayıs arası yine yağışların şiddetli olduğu bir dönem. Bu sebeple Mayıs-Haziran dönemi Singapur için en ideal seyahat zamanı. Kim Seng Köprüsü’nden Singapur Boğazı’na uzanan, 3 kilometrenin biraz üstünde bir uzunluğa sahip Singapur Nehri ve Clarke Rıhtımı, tekne turları, keyifli öğle ve akşam yemeleri için oldukça ideal. Ben de seyahatim boyunca birçok defa nehir kenarında uzun yürüyüşler yaptım.
Nüfusunun yüzde 75’inin Çinlilerden oluştuğu Singapur’un nüfusu yaklaşık 5.5 milyon. Nüfus yapısındaki çeşitlilik dinsel bir çeşitliliği, bu da şehirde görülmesi gereken çok sayıda mabedi beraberinde getirmiş. Budizm, Taoizm, Hinduizm, Hristiyanlık ve İslamiyet’in farklı izleri şehrin her yerinde göze çarpıyor. Şehirdeki Çin Mahallesi (Chinatown), Avrupa’daki Çin mahallelerinden çok daha büyük, gösterişli tapınaklarla dolu bir yer. Lezzetli Çin yemeklerinden, her türlü Çin malına kadar her şeyi bulabileceğiniz bir Çin prototipi bu mahalle.
Singapur nüfusunun yaklaşık yüzde 10’nunu oluşturan Hint kökenlilerin de tıpkı Çinliler gibi kendi mahallesi var. Serangoon Road yakınında yer alan ve Little India (Küçük Hindistan) olarak adlandırılan bu mahalle aslında sadece Hintlilerin değil Singapur’a gelen çok sayıda turistin de ilgisini çekiyor. Her yerde buram buram köri kokusu aldığınız bu güzel Hint mahallesindeki restoranlarda yemekler çoğunlukla muz yaprakları üstünde servis ediliyor. Dükkânlarda egzotik baharatlar, süslü takılar ve 45’lik kasetler satılıyor. Bölgede bulunan Antik Sri Mariamman Tapınağı görülmeye değer.
Küçük Hindistan bölgesinde yer alan Abdul Gaffoor Camii, yeşil ve altın rengiyle 1910 yılında tamamlanmış ve 25 peygamberin ismiyle donatılmış. Ayrıca yine şehir merkezinde yer alan Arab Street, şehirde yer alan çok sayıda göçmen Arap Müslümanı kendi evinde hissettirecek cadde.Teleferikle veya feribotla kolayca ulaşılabilen ve şehir merkezinin güneyinde yer alan Sentosa Adası, Malayca “sükûnet” anlamına geliyor. Ada, Universal Stüdyoları, golf sahaları, plajı, kelebek parkıyla her yıl çok sayıda turisti kendine çekiyor.
Singapur festivalleriyle de önemli bir merkez. 15 gün süren Çin Yeni Yılı, Ocak-Şubat döneminde “Thaipusam Hindu Fstivali”, ilk dolunayın 16. ve 17.günleri “Maymun Tanrının Doğum Günü”, 4.dolunayın 8.ve 9.günü “Üçüncü Prensin Doğum Günü”, Buda’nın doğum, ölüm ve aydınlanmasını kutlamak için “Vesak Günü”, 5.dolunayın 5.günü “Ejder Kayık Festivali”, 9 Ağustos “Bağımsızlık Günü”, 7.Dolunay “Aç Ruhlar Festivali”, “Ay Pastası Festivali”, “Dokuz İmparator Tanrısı Festivali” bu festivallerden bazıları.
Ne alınır?
Antikalar, biblolar, el işleri, elektrikli aletler, Burma’dan getirilen yeşim taşları, Çin’den getirilen ipekler, orkide şeklinde mücevherler alınabilir.
Nerede kalınır?
Orchard Road veya Marina bölgesi şehirde özellikle kalınması gereken iki bölge. Çok sayıda beş yıldızlı otelin bulunduğu Singapur’da efsanevi Raffles Hotel’in ayrı bir yeri var. 1887’de inşa edilen ve 1920’de restore edilen bu otel, antika mobilyaları, ferah odaları ve 18 restoranıyla muazzam.
Nerede hangi lezzeti tatmalı?
Hint, Çin, Tayland, Malay ve Endonezya mutfağından etkilenen Singapur’da çok çeşitli yemek alternatifleri içinde yemek yenebilir. Geleneksel yiyecek tezgâhları varlıklarını günümüze kadar sürdürmüş. Bu tezgahlarda yemek, gözünüzün önünde yapıldığından birçok restorana göre daha hijyenik olduğunu söyleyebilirim. Karidesle kızartılan noodle ‘Hokkien Mee’, susam sosuyla tatlandırılmış ‘Bulgogi’, Singapur mutfağında öne çıkan lezzetlerden. Yerel Singapur yemeklerini tadabileceğiniz, şef Willin Low’un restoranı ‘Wild Rocket’ sadece Singapur’da değil, Asya mutfağında da ilk 50 restoran arasında sayılıyor. Gardens by the Bay’deki sekiz restoran içinde yer alan Polen, Supertree Dining ve Indo Chine restoranları da farklı bir deneyim sunabilir.
Paylaş