Paylaş
Bu küçük ülkenin, küçük başkenti içinde küçücük bir cumhuriyet var ki Dünya’nın en özgün semti belki de burasıdır, diyebiliriz. Litvanya, 2004 yılında Avrupa Birliği’ne kabul edildiğinden, Vilnius’a, dolayısıyla Uzupis’e girebilmek için Schengen Vizesi’ne sahip olunması gerekiyor. Otobüsle, Varşova’dan, güneyden 7 saatlik bir yolculukla, kuzeyden ise Riga’dan 3.5 saatlik bir yolculukla ulaşılabilen Vilnius’a, İstanbul’dan da karşılıklı uçak seferleri bulunuyor.
Hıristiyanlığı en geç kabul eden Avrupa ülkelerinden biri olan Litvanya, bir süre Hıristiyan kaldıktan sonra yeniden Paganlığa dönmüş ve sonra tekrar Hıristiyanlığı benimsemiş. Hem çok çeşitli dinsel tercihler hem de tarih boyunca çeşitli milletlerin yaptığı istilalar sebebiyle bölgenin kültüründe bu kozmopolit yapının izleri görülebiliyor.
İçinden geçen çok sayıda nehirle sulanan Vilnius, yeşil alanlar, parklar ve bahçelerle kaplı. Nehir kenarında kurulmuş olan Uzupis bölgesi ise adeta küçük bir cumhuriyet. Zaten burası “Uzupis Cumhuriyeti” olarak da ifade ediliyor.
Aynı zamanda içinde yaşayan çok sayıdaki sanatçı sebebiyle “Sanatçılar Cumhuriyeti” olarak da anılıyormuş. Uzupis, nehrin öbür tarafı demek. Eski şehir bölgesinden nehrin diğer tarafına geçildiğinde karşınıza çıkan ufak bir mahalle burası. Bölge halkı şakadan da olsa bağımsızlığını ilan etmiş, öyle ki her sene 1 Nisan’da dileyenlerin pasaportlarına ülkeye giriş damgası basılıyor. Uzupis Cumhuriyeti’nin 41 maddeden oluşan bir Anayasası bile var. Anayasa maddelerinden birkaçı: “Kediler sahiplerini sevmek zorunda değildir”. “Köpek, köpek olma hakkına sahiptir”…
Uzupis’in, Uzupio ve Malunu Caddeleri’nin kesiştiği meydanında bronzdan yapılmış “Uzupis Meleği” heykeli bulunuyor. 20.yüzyılın başlarında kötü bir üne sahip olan bu semt, günümüzde Vilnius’un en prestijli ve pahalı bölgesi. Şu an moda festivalleri, konserler ve çok sayıda organizasyon burada düzenleniyor.
Sevimli Baltık başkentlerinden biri olan Vilnius, coğrafi küçüklüğü sebebiyle 1 günde gezip bitirebileceğiniz bir yer gibi başta düşünülebilse de aslında görülmesi gereken yerlerin yoğunluğu sebebiyle günlerce gezseniz de her yeri gördüm diyemeyeceğiniz bir başkent. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış Eski Şehir bölgesini bile gezmek için en azından birkaç gün ayırmanız gerekirken, tüm şehri yaşayarak görmek istiyorsanız ajandanızı boşaltmanız gerektiğini söyleyelim.
Ne Yenir?
Süt ve süt ürünleri Litvanya’da önemli bir yere sahip. Baltık Denizi’ne kıyısı olmasına rağmen balıklar daha ziyade nehir ve göllerde avlanıyor. Tuna, sazan, ringa ve yılan balığı Litvanya’da sıklıkla yenen balıklardan. Salatalık, kabak, kuzukulağı çorbası, Litvanya’nın yerel lezzetleri arasında. Ukrayna ve Rusya’da da karşımıza çıkan pancar ve et suyundan oluşan Borç çorbası Vilnius mutfağında da yer alıyor. Litvanya’nın ulusal yemeği patates ve domuz kıymasından yapılan “cepelinai (zeplin)”. Hamur işi, Litvanya yemeklerinde ön plana çıkıyor.
Patates ve nişasta, Litvanya mutfağında önemli. Bizim mantımıza göre çok daha büyük olan Litvanya mantısı, “Dumplings” olarak adlandırılıyor. Etin baskın olduğu Litvanya mutfağında, patatesli, mantarlı veya peynirli krepler vejetaryenler için kurtarıcı adeta. Litvanya’da tatlılarda haşhaş çok kullanılıyor. Haşhaşlı pasta (pyragas su aguonomis), neredeyse her pastanede karşınıza çıkabilir. Pastane vitrinlerde görebileceğiniz, kule şeklinde dizilmiş ballı pastaları “meduolis” de yine oldukça meşhur.
Fotoğraflar: Serhat SARISÖZEN, Alamy.
Paylaş