Paylaş
Ülkemizdeki gezginlerin yeni gözdesi turistik gemi yolculuğunun en çarpıcı yanı ne biliyor musunuz? Her sabah ayrı bir coğrafyada uyanmak… Gemi yolculuğu 19’uncu yüzyıldan beri turizm sektöründe önemli bir rol oynuyor. Geçmişte sadece üst düzey gelir grubuna hitap ediyordu bu gemiler. Ancak sayılarının ve yolcu kapasitesinin artması fiyatları kısmen de olsa düşürdü. Bavul toplamadan hep aynı yatakta uyumak, her gün ayrı yerde uyanmak gemi yolculuğunu cazip hale getiriyor, hele gittiğiniz coğrafya Norveç Fiyortları gibi eşsiz doğa manzaraları sunuyorsa...
Troller her yerde
Gemiyle yaz yolculuklarında gece yatarken perdeleri sıkıca örtmek lazım. 1.30 gibi batan güneş, bir saat sonra geri dönüyor. Kışınsa sabah 10.00 gibi aydınlanan hava, 15.00’te kararıyor. Geceler uzun ve karanlık olunca Vikinglerin torunları da masallarda bulmuşlar mutluluğu. Norveçlilerin meşhur Trolleri var. Masallara göre yüksek dağlar, derin vadiler ve ormanlarda yaşayan bu yaratıklar kimine göre sevimli, kimine göreyse hayli çirkin. Öyküleri yüzyıllar boyu kuşaktan kuşağa aktarılmış, bugünse hediyelik eşya olarak her köşe başında.
Norveç belki de dünyanın en güzel ülkelerinden biri. Norveçlilerin çoğu bu bölgeye 8 bin yıl önce göç etmiş Nordiklerin kökeninden geliyor. Ülkede 40 bin civarında da Sami (Laponyalı) var ve çoğunlukla rengeyiği yetiştiriyorlar.
Bu güzel ülkenin kaderi 1969’da Kuzey Denizi’nde petrol ve gazın bulunmasıyla birlikte değişmiş. Böylece Norveçliler, gezegenimizdeki en yüksek kişi başına düşen gelire sahip olmuşlar. Bu arada, her ne kadar Schengen vizesiyle gidilse de Norveç AB’ye üye değil.
Türkiye’de de bir tane var
Fiyort dar ve derin körfez anlamına geliyor. İskandinav kökenli bir sözcük. Çoğu dile de böyle yerleşmiş. Buzulların 12 milyon yıl önce erimesiyle oluşan bir doğa olayı. Türkiye’de Sinop Hamsilos’ta da bir tane fiyort var. Norveç’in kuzeyine çıktıkçaysa doğa daha da coşuyor ve etrafta insanları bile gizleyen yeşili görüyorsunuz.
Hamburg’dan yola çıkıp Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da kısa bir moladan sonra kuzeye doğru başlıyor gemi yolculuğumuz… Hellesylt Limanı ilk durak. Limanın hemen yanında harika bir şelale var. Zaten fiyort turlarında her yerde şelale ve bol bol delice akan nehirler göreceksiniz. Hellesylt’ten sonraki durak Hornindal Gölü. 514 metreyle Avrupa’nın en derin gölü burası.
Sonra yemyeşil manzaralar, dağlar ve ahşap mimarinin güzel örnekleri arasından geçip Styrn şehrine varıyoruz. Şehir dediğime bakmayın; merkezde 3 bin kişi olmak üzere toplam nüfus 7 bin civarında.
Onca zenginliğine rağmen Norveç’in neredeyse hiçbir yerinde otoban yok. Doğayı korumak adına pek çok yerde yollar tek şerit. 1.500 metredeki Dalsnibba Buzulu’na bile çılgın virajlar eşliğinde tek şeritli yollarla tırmanıyorsunuz. Ardından sayısız filme ve kitaba konu olmuş muhteşem güzellikleriyle Norveç’in en etkileyici fiyordu Geiranger’de gün noktalanıp gemiye dönülüyor.FlamSogneKjosfossen Şelalesi
Ertesi gün, Sogne Fiyordu kıyısındaki küçük bir balıkçı köyü Flam’da başlıyor. Flam Norveç dilinde ova demek. Yaklaşık 500 kişinin yaşadığı eski bir balıkçı köyü burası ve ülkenin en turistik yerlerinden biri. Flam’dan başlayıp yine burada sona eren tarihi bir trenle dağlarda dolaşmak paha biçilmez. Flamsbana adı verilen demiryolunun inşası 19’uncu yüzyılın sonunda planlansa da yapımı ancak 1924’te gerçekleşmiş. 20 kilometrelik hat boyunca 20 tane tünel inşa etmişler. Tvinde Şelaleleri’nde kısa bir mola veriliyor. Bazıları buradan akan suyu ebedi gençliğin kaynağı olarak gördüklerinden getirdikleri şişelere su dolduruyorlar. İşe yarıyor mu bilemem ancak ben de bir şişe almayı ihmal etmedim. Bu tren yolculuğunun en güzel duraklarından biri, 93 metre yükseklikten akan Kjosfossen Şelalesi. Burada 5 dakika mola veriliyor anılarımızı unutulmaz yapmamız için. Bu şelalenin akış gücünden elde edilen elektrik Flam-Myrdal trenlerinin çalışması için kullanılıyormuş. Şelaleye bakarken kulağınıza bir müzik sesi geliyor, yandaki yıkıntıların arasından iki genç kız çıkıyor ve müzik eşliğinde yöresel danslarını yapıyorlar.Voss
Ardından bir sonraki durak, içme sularıyla ünlü Voss kasabası. Voss’ta 15 bin kişi yaşıyor. 1940’ta Almanların Norveç’i işgalinin ardından Norveç ordusunun ana seferberlik noktası olmuş. Naziler Voss’a girdiklerinde sert bir Norveç direnişiyle karşılaşmışlar. Şehri günlerce bombalamışlar. Uzun bir süre işgal altında kalmış…Stavanger
Ringa yiyin
Bir sonraki gün Norveç Denizi ile Ganda Fiyordu arasındaki bir yarımadadaki Stavanger’dayız. Burada 1960’larda bulunan petrolle büyük bir gelişme yaşanmış. Petrolden önce Norveç’in ‘ringa balığı başkenti’ kabul ediliyormuş. Kenti gezerken türlü şekillerde pişirilen ringanın ve diğer lezzetli deniz ürünlerinin tadına bakabilirsiniz.Holstentor Kapısı
Son gün Almanya’nın kuzeyindeki Kiel’e 1,5 saat uzaklıktaki 7 kuleli şehirde yani Lübeck’te yolculuğunuz sona eriyor. Burası 1300’lü yıllarda Venedik, Roma, Pisa ve Floransa gibi önemli bir yermiş. Ne yazık ki 2. Dünya Savaşı’ndan nasibini alan Alman şehirlerinden biri olmuş. Ağır ve uzun süreli bir bombardımana maruz kalsa da tarihi dokusu korunabilmiş. Holstentor, Lübeck’in ayakta kalan şehir kapılarından birisi ve yamuk duruşuyla en çarpıcı olanı. 1478’de bitirilmiş bu gotik eser, etrafındaki ortaçağ yapılarıyla otantik bir görüntü oluşturuyor.
Lübeck’ten Hamburg’a yapılacak kısa bir otobüs turu sonrasında İstanbul’a dönerken, hayatımızın en unutulmaz seyahatlerinden birini yapmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz…
Paylaş