Paylaş
İlkbaharın gelmesiyle şehir yavaş yavaş canlanıyor, kışın pek hayat yok buralarda. Şehri tam anlamıyla gezip bitirebilmek için en az üç gün kalmak gerekiyor. Bir gününüzü mutlaka Elefiti Adaları tekne turuna ayırın. Standart bir Avrupa şehrine göre gerek konaklama gerek yeme-içme çok pahalı, neden derseniz 2013 de Avrupa Birliği’ne girmesi ve dünyaca ünlü dizi olan Game Of Thrones’un burada çekilmesinin payı çok büyük. Avrupa Birliği’ne girmesine rağmen hala Euro değil kendi para birimleri olan Kuna kullanılıyor, ülke şu an adaptasyon sürecinde, Euro kullanımına 2021 yılına geçilecekmiş.
Nerede kalmalıyız?
Şehrin kalbi Stari Grad denilen Old Town’da atıyor bu nedenle kalacağınız yeri buralarda seçmekte fayda var. Şehrin yapısı eski ve tarihi olduğu için lüks otel konforu beklemeyin turistler genellikle ara sokaklarda bulunan sobe denilen odalardan kiralıyor. İlle de otel konforu isterseniz Pucic Palace ve muhteşem teraslı Boutique Hotel Stari Grad şehrin dikkat çekenlerinden.
Old Town Gezilecek Yerler
Dubrovnik’te gezilecek tüm turistik yerler Old Town’ın içinde. Şehrin en önemli girişleri Pile ve Ploce kapısı. Eğer Pile kapısından girerseniz meşhur Stradun Caddesi’ne çıkarsınız, Old Town’ı ikiye bölen bu cadde üzerinde tüm restoran, kafe ve hediyelik eşya dükkânlarını bulabilirsiniz.
Dubrovnik Surları: Dubrovnik deyince akla gelen en önemli yapı neredeyse bütün şehri saran yaklaşık 2 kilometre uzunluğa sahip şehir surları. Pile kapısından geçip Stradun Caddesi’nin başlangıcında girebileceğiniz şehir surlarını 20 Euro karşılığında gezebilirsiniz. En az 2 saatinizi bu surlara ayırın derim çünkü üzerinde birçok kale ve kule bulunuyor, şehri ve denizi surlardan izlemek bir harika.
Büyük Onofrio Çeşmesi: O dönemlerde şehre temiz su getirebilmek için yapılan şaheser çeşme, maalesef depremde çok zarar görmüş ama hala ayakta. Su içiliyor, pahalı bir ülke olduğu için boşalan şişeleri buradan gönül rahatlığıyla doldurabilirsiniz.
Küçük Onofrio Çeşmesi: Büyüğüne nazaran daha sembolik ve küçük olan çeşme, hemen saat kulesinin yanında bulunuyor.
Saviour Kilisesi: Depremde ayakta kalan nadir yapılardan biri olan kilisenin, şehri koruduğuna inanılıyor. Bu nedenle kilisenin adı koruyucu, kurtarıcı anlamına geliyor.
Fransiskan Manastırı ve Eski Eczane: Bu manastır Hırvatistan’ın en değerli kütüphanesine sahip ancak çok eski ve değerli kitaplara sahip olmasından dolayı turistlere açık değil. Girişi 30 Kuna olan manastırda 1327’den beri kullanılan eski bir eczanede var.
Çan Kulesi: 1444 yılında inşa edilen kule, depremde eğilince 1929’da yıkılıp yerine yenisi yapılmış, şehrin simgelerinden sayılıyor.
Aziz Blaise Kilisesi: Venedikli bir mimar tarafından yapılan kilise Stradun Caddesi’nde yer alıyor, şehirdeki en güzel kilise.
Orlando Sütunu: Elinde kılıcı ile Stradun Caddesi’nde yer alan Orlando, aslında bir asker ancak ticarette önemli rol oynamış.
Sinagog: Avrupa’nın en eski ikinci sinagogu özelliğini taşıyor, alt kısmında ise müzesi mevcut. Görmek isteyenler için 50 Kuna.
Rektörlük Sarayı: Eskiden Dubrovnik’i yönetenler bu sarayın üst katında kalırlarmış hatta güvenlikleri için dışarı çıkmaları yasakmış. Şu an ise müze olarak kullanılıyor.
Dubrovnik Katedrali: Haçlı seferlerinden geri dönen denizci şiddetli bir kasırgaya yakalanır ve ayak basacağı ilk yere katedral inşa edeceği üzerine Tanrı’ya söz verir. Fırtına onu Dubrovnik’e savurur ve Dubrovnik Katedrali’ni yaptırır.
Saat Kulesi: Stradun Caddesi’nin sonunda bulunan yelkovanı olmayan saat kulesi, bunun nedeni yavaş tempoda yaşadıkları için dakikaların öneminin olmaması.
Eski Liman: Tekne turlarına katılmak isterseniz tüm tekneler Saat Kulesinin yanındaki kapının çıkışında bulunan limandan kalkıyor. İsterseniz en yakın ada olan Lokrum’a da buradan kalkan teknelerle geçiş yapabilirsiniz.
Lokrum Adası: Botanik Bahçesi var. 11. yüzyıldan beri burada bulunan Benedikt Manastırını görmeden dönmeyin. Game Of Thrones’un çekimleri Lokrum’da yapılmış o yüzden meşhur taht hala Lokrum’da…
Gundulik Meydanı: Sabahın erken saatlerinde pazar kuruluyor, bu pazarda meyve sebzeden lavanta keselerine dair her şeyi bulabilirsiniz. Meydana ismini veren Ivan Gundulic ise aristokrat aileden gelen 16. Yüzyılda yaşamış bir yazar, meydanın tam ortasında heykeli bulunuyor.
Game Of Thrones: Sırf dizi burada çekildi diye binlerce fanın buraya geldiğini biliyor muydunuz? Dizi meraklıları Game Of Thrones turlarına katılabilir, bu turda dizinin meşhur sahnelerinin çekildiği yerler geziliyor. Diziye ait bardaklar, tişörtler, magnetler satışta. Gundilic Meydanı’nı arkanıza aldığınızda karşınıza çıkan merdivenler ‘walk of shame’ (utanç yürüyüşü) sahnesinin çekildiği yer, o yüzden merdivenler her daim kalabalık.
Sponza Sarayı: Giriş katında Yugoslavya dağılırken çıkan savaşta ölenlerin fotoğraflarından ve eşyalarından oluşan müze var. Sarayın avlusunda konserlere denk gelebilirsiniz.
Cable Car: Teleferik ile yukarı çıkmanız tam tamına 3 dakika sürüyor gidiş-dönüş bilet 20 Euro ama vereceğiniz paraya değiyor çünkü şehri tamamıyla tepeden izliyorsunuz, manzara müthiş.
Ayrıca Dubrovnik’ten 30 dakikalık uzaklıkta bulunan sahil kasabası Cavcat’a 25 Kuna karşılığında 10 numaralı otobüse binerek gidebilirsiniz. Korcula ise Hırvatistan’ın bir diğer güzel şehri, şehir merkezi kalkışlı günübirlik turlar düzenleniyor, hem yolda bulunan şarap bağlarına uğrayarak tadım yapılabilir hem de güzel bir ada olan Korcula ziyaret edilebilir. Dubrovnik konumu itibariyle Bosna Hersek’in Mostar’ına ve Karadağ’ın Budva’sına çok yakın eğer vaktiniz kalırsa günübirlik geçişler yapabilirsiniz.
Nerede Ne Yiyelim?
Malum Dubrovnik’teyiz, burası deniz ürünleri cenneti. Kalamar, karides, midye, ödüllü istiridye, deniz ürünlü makarnalar, siyah risottalar, yengeç ve ahtapot… Yemeden gelmeyin.
Dolce Vita: Ara sokakta bulunan bu küçük dükkânın dondurmaları, krepleri ve tatlıları meşhur.
Gradska Kavana Arsenal: Bir tarafı liman manzaralı diğer tarafı ise meydan manzaralı kocaman bir restoran. Kahvaltı için güzel bir mekân, meşhur tatlı Dubrovacka rozatayı burada yiyebilirsiniz.
Dubravka 1836: Denize karşı oturabileceğiniz hem de Lovrijenac Kalesi’ni görebileceğiniz inanılmaz güzel konumlu restoran. Pile kapısının girişinde hemen dikkatinizi çekecek, kahvaltısı 10 numara.
Panorama Restaurant: Teleferikle tepeye çıktığınızda karşınıza çıkan restoran Panorama’ya uğramadan gelmeyin çünkü restoranda otururken kendinizi bulutların üzerinde hissedeceksiniz.
Cafe Festival: Stradun Caddesi’ndeki güzel konumuyla kahvenizi yudumlarken geleni geçeni izleyebileceğiniz bir kafe. Kahvaltısı ve tatlıları güzel…
Dalmatino: Malum Dubrovnik’teyiz burası deniz ürünleri cenneti. Hayatımda yediğim en güzel soslu midye burada, ahtapot salatası da güzeldi.
Moby Dick: Yine deniz ürünleriyle meşhur bir diğer restoran, ancak diğerlerine göre daha salaş.
Proto Fish Restaurant: Dubrovniğin Michael yıldızlı balık restoranı, tabi fiyatlar bir o kadar fazla. Lezzete ve mekânın ambiyansına diyecek yok balık çorbası ve Dalmaçya stili karidesler harika.
Above 5 Rooftop: Güzel bir otelin çatısında konumlanan Above 5 için şehirdeki en iyi manzaralı teras diyebiliriz.
Pizza Olive: Ucuz kaçış noktası arayanlar için mükemmel bir pizzacı. İsterseniz 25 Kuna’ya bir dilim pizza alıp ara sokaklarda yürüyerek yiyebilirsiniz isterseniz de bu şirin pizzacıda oturarak masaya gelen kocaman pizzayı arkadaşınızla paylaşabilirsiniz.
Posat Restoran ve Nautika Restoran: İkisi de buranın en kaliteli ve en lüks restoranları arasında, fiyatlarda buna göre aman dikkat. Nautika manzarasıyla bence bir tık daha önde.
Revelen Cultural Club: Buranın tek gece kulübü diyebiliriz, tarihi taş bir binada sabahlara kadar eğlenmek kulağa hoş geliyor ancak yaş ortalaması biraz düşük ve giriş 150 Kuna.
Fotoğraflar: Selin UZDİL
Paylaş