Paylaş
Havada asılı manastırlar: Meteora - Yunanistan
Yüzyıllar önce dev kaya blokları üzerine hayret verici bir biçimde inşa edilen Meteora Manastırları, Yunanistan’ın Teselya Bölgesi’ndeki Kalabaka yakınlarında. Önce 9. yüzyılda yerden yüksekliği 300-500 metre arasında değişen kayaların tepesine manastır inşa eden ve kasabayla bağlantısı için bir çeşit teleferik sistemi kuran maharete ve bilgiye hayran kalacaksınız. Sonra da ayaklarınızın altına serilen muhteşem coğrafyayı izlemeye doyamayacaksınız. Meteora, ‘havada asılı’ anlamına geliyormuş. Manastırlara bakınca buranın alabileceği en doğru ismi aldığını anlıyorsunuz. Aslında 24 tane manastır yapılmış geçmişte ama bugün altı tanesi görülebiliyor: Büyük Meteora, Varlaam, Rousanou, Aziz Nicholas Anapausas, Aziz Stephen ve Kutsal Teslis manastırları. Tanrı’ya daha yakın olmak isteyen rahipler, önceleri buradaki mağaraları inzivaya çekilmek için kullanmış. Vadiye serpiştirilmiş haldeki manastırların üzerinde durduğu kaya blokları ise yaklaşık 60 milyon yıl önce oluşmuş. Meteora,
‘Game of Thrones’a ev sahipliği yapan yerlerden...
Taşın en büyülü hali: Petra - Ürdün
Tarihi MÖ 400 yılına dek giden ve Dünyanın Yeni Yedi Harikası arasında yer alan Petra Antik Kenti Ürdün’de. Bir kanyonun ortasında yer alan Petra’nın adı Yunanca ‘taş’ demek. Etrafınızda göreceğiniz ise taşın en büyüleyici halleri olacak. Kaya bloklarının muhteşem bir işçilikle tapınağa, tiyatroya, mezara dönüşümüne şahitlik edeceksiniz. Güneşin cömertliğiyle sarıya, turuncuya, hatta açık pembeye dönüşen yapılardaki ustalığa hayran kalmamak mümkün değil. Bu kendine özgü renk nedeniyle ‘rose city’ olarak da adlandırılıyor.
Petra çok büyük bir antik kent; tamamını hakkıyla gezmek isterseniz günler gerekir. Yaklaşık 100 kilometrekare alana kurulmuş. Nebati Krallığı’nın bu muhteşem şehrinin çölün ortasında karşınıza çıktığına bakmayın, aslında geçmişin en önemli ticaret yollarının kesişim noktasına yani stratejik bir güzergâha kurulmuş. 1800’lerin başında İsviçreli bir kâşif tarafından bulunana kadar bin yıl kayıp şehir olarak kalmış Petra. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almasının yanı sıra 2007’de de ‘Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilmişti. ‘Indiana Jones: Son Macera’ filmi de dahil birçok filme ev sahipliği yapmış.
Gladyatörlerin Arenası: Kolezyum - İtalya
Roma İmparatorluğu döneminde yapılan en büyük amfi tiyatro UNESCO koruması altındaki Kolezyum. Roma’nın gözde adreslerinden Kolezyum, yapımına İmparator Vespasian zamanında başlanan ve Titus döneminde bitirilen bir yapı. MS 80 yılında kullanıma açılmış. 50 bin kişinin aynı anda izleyici olabileceği kapasiteye sahip; yapıldığı dönemi düşündüğünüzde bu muhteşem bir büyüklük demek. İçinde gladyatör dövüşleri ve idamlar da yapılmış, tiyatro oyunları ve halk arasında düzenlenen çeşitli yarışmalar da... Hem acıya ve kana hem mutluluk ve keyfe adres olmuş. Yapımındaki asıl amaç ise halkın günlük sıkıntılarını unutması ve bunların toplumsal sorun olarak büyümesini önlemekmiş.
1700 yıldır sapasağlam: Diocletian Sarayı - Hırvatistan
Dünya tarihine istifa eden ilk imparator olarak geçen Diocletian’ın tam 1700 yıldır ayakta duran muhteşem sarayı, Hırvatistan’ın Split kentinde. Erken ortaçağ döneminin günümüze ulaşan en önemli yapılarından biri olan Diocletian Sarayı, şehrin merkezinde. Günlük hayat da sarayın çevresinde akıyor. İçinde çok güzel restoranlar ve şık dükkânlar var. Ayrıca müthiş akustiği nedeniyle konserlere de ev sahipliği yapıyor. Saray, fenomen dizi Game of Thrones’un da çekim adresleri arasında.
Yüksek Şehir: Akropolis - Yunanistan
Akropolis, MÖ 5. yüzyılda inşa edilmiş. Yapılışı 10 yıl gibi hayret verici bir sürede tamamlanmış ama daha hayret verici olan, restorasyonunun 40 yılda tamamlanamamış olması. Akropolis’in kelime anlamı ‘yüksek şehir’. İçinde göreceğiniz en önemli yapı Parthenon Tapınağı. Tanrıça Athena için yapılan tapınağın adı ona atfen Parthenos yani bakire olarak konmuş. Bir dönem Hıristiyanlar kilise, Osmanlı ise cami olarak kullanmış. Erectheus Tapınağı akropol içindeki önemli bir diğer yapı. Mitolojiye göre, Atina şehrinin koruyucusu olmak için bir yarışma düzenlenmiş. Şehre en güzel hediyeyi veren kazanacakmış. Denizler Tanrısı Poseidon, o meşhur üç başlı mızrağını yere vurup bir çeşme çıkarmış. Fakat suyu tuzlu olduğu için kimsenin hoşuna gitmemiş. Athena ise kendi mızrağını yere vurunca zeytin ağacı çıkmış. Ağaç ona şehri kazandırmakla kalmamış; zeytin de bereket ve refah sembolü olarak seçilmiş. İşte bu mitolojik öyküye konu olan yeri Erectheus Tapınağı’nın yan tarafında görebilirsiniz. Akropolis Müzesi’ni de mutlaka görmelisiniz. Ben küçük müzelere bayılırım, o yüzden hemen yanındaki “Ilias Lalaounis Müzesi’ni de kaçırmayın” derim. Yıllar önce kurucusu İoanna ile dolaşmıştım. Annesi Lila Altıcıoğlu’nun ailesi Kayseriliymiş, Mersin’de yaşamışlar. Müzede Mezopotamya, Troya ve Muhteşem Süleyman gibi Türkiye’den esinlenilmiş çok koleksiyon var.
Paylaş