Paylaş
Huzur veren Szechenyi Meydanı
Otelden yürüyerek ulaştığımız Szechenyi Meydanı’nda bulunan yeşil kubbeli Gazi Kasım Paşa Camisi, Osmanlı egemenliğinden çıktıktan sonra kilise olarak çalışmaya başlamış olsa da caminin şekli olduğu gibi korunmuş.
Etkileyici Szechenyi Meydanı, uygun fiyatlı ve kaliteli şarapları, leziz etleri ile aklımda kalan ve yolunuz düşerse denemeniz gereken güzelliklerden sadece bazıları. Akşam olmak üzereyken bu meydanda keman çalan amcamızın tınıları hala kulağımda… Sakin bir akşamı karşılarken bu meydanda oturup bir kadeh şarap tatmayı ihmal etmeyin.
Kraliçelere layık Zsolnay Restoran
Akşam yemeği için gittiğimiz Zsolnay Étterem Restoran, Zsolnay seramikleri ile bilinen Pecs’in kültür merkezindeki Zsolnay porselen fabrikasının ilk katında yer alıyor.
Beyaz eldivenli garsonların servis yaptığı seçkin restoranda yediğimiz her lezzet, geleneksel yemekleri ile modern Pecs tadını buluşturuyor. Aperitif menüsü, ana yemek ve tatlı derken, gece muhteşem bir keyifle sonlanıyor. Bu restorandan memnun ayrılmamak mümkün değil.
Ortaçağ kralı Sir Lancelot Restoran
Pecs’ten ayrılıp esas oğlanı ziyarete gidiyoruz. Akşama doğru konaklayacağımız Budapeşte merkezde bulunan Regency Suites Hotel’e varıyoruz. Lokasyon olarak bence nokta atışı kalınabilecek yerlerden. Üzerimizdeki Pecs sakinliğini Budapeşte’de atmak için soluğu ilk olarak şehrin klasiği Ortaçağ Gecesi’ni yaşamak üzere Sir Lancelot Restoran’da alıyoruz. Ateşli gösteriler, elde yenilen etler, toprak kadehlerde içilen şaraplar, ortaçağ kıyafetli garsonlar ile tam bir Budapeşte klasiği yaşanıyor.
Klikk Bar
Şimdi Budapeşte’nin klasik ortaçağ gecelerini unutun. Klikk Bar’da modern hayattasınız ve dansçılar, barın üzerindeki şovları ile ortalığı sallıyor. Müzikler ve ortam hiç eğlenmeyecek bir kişiyi bile kıpır kıpır edecek türden. Klikk Bar’ın kokteylleri ise çok başarılı. Gitmişken uğrarsanız pişman olmazsınız diye düşünüyorum.
Nehrin üzerindeki sınır: Maria Valeria Köprüsü
Macaristan’ın Esztergom şehri ile Slovakya’nın Sturovo şehri arasında bulunan Danube Nehri üzerindeki Maria Valeria Köprüsü, iki ülkeyi birbirine bağlıyor. İki ülke arasındaki sınır, nehrin tam ortasında bulunsa da iki ülkenin arasında sınır kapısı olmadığını belirtelim. Kaleye geçmeden önce tam nehir manzaralı bir kafede kahve molası veriyoruz. Neredeyse Şubat sonu olmasına rağmen havayı fırsat bilip yollara dökülen motorcu dostlarla da mola esnasında karşılaşıp biraz sohbet etme şansı yakalamış oldum. Güneşli havada çizdikleri güzel rotaya içim gitmedi desem yalan olur. Vedalaşıp ayrıldıktan sonra bir ülkeden başka bir ülkeye Maria Valeria Köprü’sü üzerinden geçmenin keyfine varıyoruz.
Estergon Kalesi
Macaristan ve Osmanlı tarihinde ciddi önem taşıyan ve bünyesinde pek çok tarihi yapıyı bulunduran Estergon Kalesi, muhteşem manzaralar geçerek ulaşacağınız Estergon (Esztergom) kentinde bulunuyor.
Tuna Nehri’nin eşsiz manzarasına sahip Estergon Kalesi’ni anlatmaya ne cümleler ne de sayfalar yeter. Eşsiz manzaraya dalıp gitmek ve tarihi içinize çekmek yeter, bir de Tuna nehrine Estergon Kalesi tepesinden bakın ve o sessizliğin tınısını yaşayın.
Szentendre
Budapeşte’den 22 km kadar uzakta bulunan Szentendre, klasik bir gezgin tabiri ile şirin mi şirin bir kasaba. Rokoko sanatı ile bezenmiş pençeleri ile kiliselerin oldukça etkileyici olduğunu söylemeliyim. Küçücük sokakları ve hediyelik eşyacıları ile kendi halinde ve sakincecik bir köy Szentendre. Şahsen çok ama çok sevdim, saatlerce o sokaklarda dolanabilirdim. Szentendre’ye gelirseniz Sakir Bazaar Souvenir (Şakir Hediyelik Eşya Mağazası) ‘e uğramayı ihmal etmeyin. Macar bebeklerinden tutun da Macaristan’a özgü bir ton hediye bulabileceğiniz bir yer olduğu kesin.
Paylaş