Paylaş
Butik Bir Koy Söğütü
Denizin dibinde, evleri kucaklamış çiçeklerin içerisinde yaşayan bir koy burası. Bilenler bilir, havası bir başka, insanı bir başkadır. Adeta denize açılan kapı misali evler ve butik pansiyonlar bulunur Söğüt’te. Sadece Arnavut kaldırımları arşınlayarak bile insan günü öldürebilir burada, “Keşke o çiçekli evlerden birinde yaşayan ben olsaydım” diye düşünmeden edemez. Zamansız bir zamanda Söğüt’e mutlaka uğrayın, bir anlığına da olsa şehir hayatını ve kendinizi unutun.
Söğüt’ün vazgeçilmezi Octopus Restoran
Akşama yakın bir saatte vardığımızdan dolayı kısa bir deniz sefasının ardından soluğu klasik olarak Söğüt’ün vazgeçilmez duraklarından Octopus Restoran’da alıyoruz. Adı gibi meşhur ve leziz ahtapotu eşliğinde bir kadeh içki, bütün yorgunluğu alıp götürüyor. Dostlarımın, doğum günüm için hazırladıkları sürpriz parti ise adeta geceye damgası vuruyor. Yerden yanan meşaleler ile aydınlanan Söğüt Koyu, alkışlar ve pastalar eşliğinde, arkadaşlarım sayesinde benim için unutulmaz bir ana imza atıyor. Muhteşem bir günü, Söğüt Koyu’nda eşsiz lezzetlerle ve sürprizlerle sonlandırmak, hepimizin yüzünde eşsiz bir gülümsemeye sebep oluyor. Söğüt Köyü ve dostlarım, iyi ki varlar…
En sevdiğim: Dirsekbükü Koyu
Hani fotoğraflar görürsünüz, fotoğrafta denizin üstündesinizdir ama sanki altınızda deniz yokmuşçasına bir boşluk hissi ve görüntü vardır o fotoğraflarda. İşte Dirsekbükü, berrak mı berrak suyu ile bu hissi insana yaşatan nadir yerlerden. Ne yüzmeye, ne dalmaya ne de rahatlamaya doyamazsınız Dirsekbükü’nün sularında. Hiç bitmesini istemediğiniz bir rüya gibidir burada denize girmek. Söğüt Koyu, metrelerce derin olmasına rağmen, dibinin bu kadar net görünmesinden ötürü saatlerce yüzebildiğim nadir yerlerdendir. Gerçek anlamda bir terapi için sadece teknelerle ulaşılabilen bu rüya koya gitmediyseniz mutlaka ama mutlaka listenize alın.
Muhteşem bir doğa harikası: Dişlice Adası (Aşıklar Adası) ve Bencik Koyu
Rotamızı, Dirsekbükü’nden Benlice Koyu’na çeviriyoruz. Benlice Koyu’na yaklaşırken bizi dalgalardan kurtaran muhteşem Dişlice Adası karşılıyor. Hem de ne karşılama… Tekneleri zaman zaman rüzgârdan koruyan yapısıyla neredeyse çoğu teknenin tercih ettiği bir yer olduğunu anlatıyor arkadaşlarım. Söylenenlere göre yapısından dolayı gizlenmeye müsait geniş kovuklar, eskilerde âşıkların buluşma noktasıymış. Dişlice Adası’nın ardından ilk günün rotasını sonlandıracağımız Bencik Koyu ile selamlaşıyoruz. Yemyeşil çam ağaçlarının çevrelediği ve dinginliği ile tıpkı bir gölü andıran Bencik Koyu, huzurun başka bir tanımı olmayı hak eden türden güzellikte.
Amazonların nehri: Bencik koyunun en sevdiği kolu
Paddle Board yolcusu kalmasın! Bencik Koyu’ndan kano ile 20 dakikalık mesafede yer alan yazlık siteye doğru kürekli sörfümüz ile eğlenceli yolculuğumuz başlıyor. Burayı nasıl tarif etmeli bilemiyorum: Azmak mı desem, küçük bir Amazon mu desem. Küçük nehrin kenarlarındaki ağaç dalları, suların içinde dans ediyor ve bize hoş geldin diyor. Doğa harikası bir kanalın içindeyiz, daha ne olsun. Birkaç kez düşme tehlikesi ise eğlencemize eğlence katıyor. İşte o an, tatil hiç bitmesin istiyorum.
Asil bir koy: Emel Sayın Koyu (İnbükü)
Adı gibi Emel Sayın kadar kibar mı kibar, onun kadar asil mi asil duruşu ile etkileyici İnbükü (Emel Sayın) koyundayız. İkinci günümüzü, bu muhteşem koyda yüzerek taçlandırıyoruz. Berrak suyu, denizle flört eden çam ağaçları ile Marmaris’in çoğu koyu gibi klasik deyimle tam bir doğa harikası Emel Sayın Koyu. Gezi tekneleri gelmeye başladığında ise bu güzelliğe veda edip başka bir koya yelken açıyoruz. Aklımda denizin masmavi rengi ve Emel Sayın adı kalıyor.
Kuz Bükü Koyu ve Neighbours Restoran
Son koyumuz, sadece teknelerle ulaşılabilen Kuz Bükü Koyu. Doğası diğer koylar kadar göz alıcı olmasa da denizin temizliği ve leziz tatları ile Neighbours Restoran, bizi kendimize getiriyor. Bir nefes almak için denize atladıktan sonra kendimizi Neighbours’ta, sübye, kalamar, karides, salata ve ev patatesi gibi eşsiz lezzetleri tadarken buluyoruz. Dönüş hüznü üzerimizdeyken, “Bu muhteşem yerlere bir daha gelmek üzere” cümlesiyle vedalaşıyoruz.
illere destan Marmaris tekne turumuz, rüya gibi deniz ve doğa sahneleri ile günlerce aklımdan çıkmıyor. Bir nebze güneş ışığı ile doğanın ve denizin verdiği sükûnet, hepimizi gelecek güzel günlere sürükleyecek. Siz siz olun, doğanın ve denizin verdiği huzurla, ruhunuzu dinlendirmeyi ve kendinizi sıfırlamayı asla ama asla ihmal etmeyin.
Paylaş