Paylaş
Güne, kıtalar arası bir yolculukla başlangıç
Büyük gün geldiğinde, sabah erkenden çoluk çocuk yola çıkacağız. İstikamet Kadıköy’den vapurla Karaköy. Elbette vapurda çantamdan çıkardığım bayatlamış ekmekleri martılara atacak çocuklar. İstanbul Boğazı’nın Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayırdığını ve bizim vapurla başka bir kıtaya geçtiğimizi anlattığımda şaşıracaklar. Vapurda gitar çalıp şarkı söyleyen bir grupla karşılaşınca çocukların şaşkınlığı daha da artacak.
Karaköy’de kahvaltı şov!
Kahvaltı için adresimiz Karaköy’ün klasik mekanı Namlı. Boğaz’da pek çok manzaralı restoran/kafe varken burayı tercih etmemin üç nedeni var; programa başlamak için en uygun yer, trafiğe ve kalabalığa girmemiş oluyoruz ve kahvaltı seçenekleri oldukça iyi. Peynirli simit, sucuklu yumurta, menemen, ızgara hellim peyniri Belçikalı çocukların kahvaltıda pek de yemediği şeyler olduğu için eminim ilgilerini çekecek ve hoşlarına gidecek.
Hediyeler için erken mesai
Kahvaltı sonrasında Karaköy sokaklarında dolaşacağız. Onları mutlaka Fransız Geçidi’ndeki ‘Kağıthane’ isimli dükkâna götüreceğim. Burası tasarım ürünler bulabileceğiniz ve sadece “kırtasiye” demeye dilimin varmadığı şahane bir dükkân. Çocuklar burayı çok seviyor. Onlara hediyelik olarak çay tabağı, lahmacun, baklava ve simit desenli bardak altlıklarından, balık ve tabak desenli not defterlerinden alacağız. Biz de artık gittiğimiz yerlerden kart göndermek adeti pek kalmadıysa da Belçikalı dostlarım bu geleneği sürdürüyor. Buradan aile büyüklerine göndermek için İstanbul desenli kartlar alacaklarını düşünüyorum. Karen’i burada çok sevdiğim, pek çok Türk tasarımcının da ürünlerini bulabileceği konsept dükkân Mae Zae’ye de götüreceğim. Satılan takılar, kıyafetler ve dekorasyon ürünleriyle bu renkli dükkânı çok seviyorum.
Sırada müze keşfi: Modern Sanat Müzesi Arter
Sırada Arter Modern Sanat Müzesi var. 2010-2018 yılları arasında Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde faaliyet gösteren Arter, yakın zamanda Dolapdere’ye taşındı. İstanbul’un en özel adreslerinden biri haline gelen binasında sergilerin yanı sıra farklı disiplinleri bir araya getiren etkinlikler, film gösterimleri ve “öğrenme programı” adı altında yetişkin ve çocuk atölyeleri gerçekleştiriliyor. İki müze eğitimcisi tarafından kurulan ‘Atölye Pikolo’ ise; çocuklar için resim, heykel, mimarlık ve tasarım gibi farklı atölye çalışmaları düzenliyor. Müzeyi gezmek için rehberli bir tur satın alacağız.
Öğle yemeği tarihi Pandeli Lokantası’nda
Çocuklar hareketlenmeye ve acıktıklarını söylemeye başlayınca müzeden ayrılıp rotamızı Eminönü’ne doğru çevireceğiz. Çocuklara balık tutanları seyrettireceğiz. Daha önce Hamdi’nin teras katında kebap ve meze yiyerek İstanbul manzarasını seyrettiğimiz için bu sefer oyumu Pandeli’den yana kullanacağım. ‘Mısır Çarşısı’nın Balık Pazarı kapısı çıkışındaki bu tarihi restorana herkes bayılıyor. Sabah simidi seven ufaklıklar simitli şiş köfteden yana tercih yaparken biz hamsi mücveri, kuzu incik ve iç pilav ile gerçek bir ziyafet çekeceğiz.
Misafirperverliğimizi göstermek için Kuzguncuk
Mısır Çarşısı’ndan baharat alışverişi yaptıktan sonra tekrar vapurla Anadolu yakasına, bu sefer önce Üsküdar’a oradan da Kuzguncuk’a geçeceğiz. Semtin meşhur İcadiye Caddesi’ne geldiğimizde çocuklara mahalleyi anlatacağım. Burada vitrinini eski oyuncaklarla süslemiş kırtasiye dükkanına gireceğiz. Klasik turistik hediyeler olarak benimsenen nazar boncuğu ve elma çayı yerine ‘Homemade Aromaterapi’ dükkânından Isparta güllerinden yapılmış şahane gül suyu ya da lavanta kolonyası, Refika’nın Mutfağı’ndan rengârenk emaye tabaklar satın alabiliriz. Kuzguncuk’ta yürürken tanıdık tüm dükkân sahiplerinin bize selam vermesi ve çocuklara meyve, limonata bize de çay ikram etmek istemesi Belçikalı misafirlerimizi eminim oldukça şaşırtacak.
Kadıköy Çarşı’da balık alışverişi
Son durağımız ise Kadıköy. Önce tramvaya binip biraz dolaşacağız. Çocuklar daha önce tramvaya hiç binmedikleri için bu çok hoşlarına gidecek ve eminim ki heyecan çığlıkları yükselecek! Sonra Kadıköy Çarşı’ya yürüyeceğiz. Çocukluğumuzun geçtiği Baylan Pastanesi’nde bir mola verip onlara bal, badem, krokanlı, vanilyalı ve karamelli dondurmadan oluşan vazgeçilmezim ‘Kup Griye’ ısmarlayacağım. Oğlum, arkadaşlarını Şekerci Cafer Erol’un tarçınlı akide şekerleri ile de tanıştıracak. Çarşıda yukarı doğru yürüyüp, akşam yemeği için; ekşi mayalı ekmek, salata malzemesi ve taze balık alacağız. Belçikalı minikler alışverişlerini hep süpermarketten yaptıkları için çarşı onlara eminim ilginç gelecek. Akşam yemeği mönümüzün başrolündeyse Boğaz’ın nesli tükenmekte olan en lezzetli balığı lüfer olacak.
Paylaş