Paylaş
1- Bir şehir iki başkent: Lefkoşa’yı ziyaret edin
Kıbrıs Cumhuriyeti ile KKTC’nin sınırında yer alan Lefkoşa iki ülkeye de başkentlik yapıyor. Şehrin içinden geçen sınır çizgisi iki ülkeyi bölse de Rum ve KKTC’li vatandaşların sıklıkla sınırı geçtiğini hatırlatalım. Lefkoşa ziyaretiniz esnasında bir zamanlar Lefkoşa’nın en lüks oteli olan Ledra Palace’ı uzaktan da olsa görmenizi tavsiye ederim.
İhtişamın her zaman sürmeyebileceğini göz önüne seren gerçekçi bir yapı olarak savaştan yıllarca sonra lüksten uzak bir şekilde sınırda bulunuyor. Lefkoşa ziyaretiniz esnasında; Girne Kapısı, Büyük Han, Mevlevi Tekkesi, Kumarcılar Han, Barbarlık Müzesi’ni mutlaka ziyaret edin.
En sevdiğim ve bir daha geldiğimde çevresinde bir tam gün geçireceğime söz verdiğim muhteşem yapıysa Selimiye Cami. Eski adı Aya Sofya (St Sophia) olan bir katedral olarak gotik mimaride inşa edilen yapı, Osmanlı’nın şehri himayesi altına almasından sonra camiye dönüştürülmüş. Aynı sözü verdiğim diğer yapı ise Gazimağusa’daki Lala Mustafa Paşa Cami. St Nicholas Katedrali olarak inşa edilen yapı mimari açıdan St Sophia ile birçok benzer özellik taşıyor. Katedralin 700 yıl kadar önce inşası esnasında bahçesine ekilen cümbez ağacı ise adanın halen yaşayan en yaşlı canlısı olduğundan yapının mistik yönünü de kuvvetlendiriyor.
2- Hayalet şehir Kapalı Maraş’ı açılmadan görün
1974 yılından beri kapalı tutulan bölge daha önceleri adanın en lüks otellerine ev sahipliği yapıyordu. Yıllardır kapalı olan bölgenin açılmasına yönelik kararlar hükümet tarafından alındı. Tarihe tanıklık etmek ve tahrip olan binaları bu haliyle görmek için bile Kıbrıs’a gidebilirsiniz!
3- Şiir, tiyatro, çilek, müzik ve belgesel gibi birçok festivali katılın
KKTC ziyaretinizden önce Kıbrıs’ta gerçekleşen onlarca festivalden birine gidebilecek şekilde planınızı oluşturabilirsiniz. Mesela ben sunucusu Yusuf Nidai ile tanıştığım Fikret Demirağ Uluslararası Şiiri Festivali (Kasım sonu) ve bahçesinden çilekler topladığım Yeşilırmak Çilek Festivali (Nisan sonu) için mutlaka tekrar geleceğim. Kıbrıs’ta gerçekleşen 30’dan fazla festival hakkında bilgi almak için KKTC Kültür Dairesi’nin duyurularını takip edebilirsiniz.
4- Fetihlere karşı inşa edilen panoramik manzaralı kalelere gidin
Kıbrıs, Jeopolitik konumundan ötürü hep birçok devletin kıskacında olan bir adaydı. Etrafının denizle çevrili olması dışarıdan gelecek tehlikelere karşı savunması zor bir sahne sunuyordu ancak Bizans ve Lüzinyan dönemlerinde inşa edilen Girne Kalesi, Aziz Hilarion Kalesi, Buffavento Kalesi ve tabii ki Shakespeare’in Othello eserinde geçmesi üzerine adı değişen Othello Kalesi sayesinde ada fethedilme kaderini engelleyemese de buna uzun yıllar engel olmayı başardı.
5- Biri batıda diğeri doğuda: Soli ve Salamis
Lefke, Yeşilırmak ve Güzelyurt ziyaretinizle birleştirebileceğiniz Soli Antik Kenti’nde adanın ilk dini yapısı olan bazilikayı görebilirsiniz. Tabi dini yapı demişken Girne’de Bellapais Manastırı, Güzelyurt’ta Aziz Mamas Kilisesi’ni de görmelisiniz. Antik kente dönecek olursak kentin mozaikleri yapıldığı günden beri yeri hiç değişmemesi özelliğiyle kendini çok çekici hale getiriyor. Soli’den önce Güzelyurt Doğa ve Arkeoloji Müzesi’ni de mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Adanın bir diğer antik kenti ise Soli’den daha eski ve büyük bir antik kent olan Salamis Antik Kenti. En az 3 bin yıllık tarihe sahip antik kentin içinde görülen yapılar ‘Roma Dönemi’ne ait. Antik kent gezisinin ardından ferahlamak içinse hemen sahilde yer alan plaja gidebilirsiniz.
6- Cittaslow’ları ziyaret edin, yerel üretim ve sakin yaşantıyı deneyimleyin
Cittaslow; tarım ve turizmde yerellik, misafirperverlik, esnaflık, yavaş ve stressiz yaşantı gibi özelliklere sahip olan kentlere verilen resmi bir unvan. KKTC’de bu unvana sahip beş kent bulunuyor. Yeniboğaziçi, Lefke, Mehmetçik, Tatlısu ve Geçitkale’den en az birini ziyaret etme şansına sahip olursanız israfsız yaşantıyı, stressiz ortamı, yerel ve organik üretimi deneyimleyebilirsiniz.
Paylaş