Bir kış masalı: Luzern
Kış aylarının birçok kişi için en güzel yanı karın keyfini çıkarmak şüphesiz. Bu nedenle Orta Avrupa’da birçok ülkeden geçen Alp Dağları, kış tatilinin gözde rotaları arasında yer alıyor. İyi bir organizasyonla kısa bir hafta sonu tatili bile hem kayak yapmak hem de pastoral manzaraların tadını çıkarmak için yeterli olabilir. Hazırsanız İstanbul’dan kolay ve nispeten uygun fiyatlı ulaşabileceğiniz bir Alp durağı olan Luzern’le ilgili detaylar geliyor.
Kış severlerin daimi gözdesi olan Alpler, bu konudaki ününü sonuna dek hak eden rota seçenekleriyle dolu. Slovenya’dan Fransa’ya sekiz ülkeye yayılan Alp Dağları; yemyeşil vadileri, minik köyleri, göl ve nehirleriyle tatilinizi unutulmaz kılacak. Çeşitli ülkelerin farklı mevsimlerinde bölgeyi görme şansı bulmuş biri olarak tercihim her zaman kış aylarından yana. Yaz sonu veya sonbahar aylarında denk getirdiğim uygun fiyatlı biletler sayesinde merak ettiğim çoğu Alp durağına uygun fiyatlı yolculuk yapma şansı elde ettim.
Bunlardan biri hiç şüphesiz Luzern şehrine bir hafta sonu için yaptığım geziydi. Luzern’e ulaşmanın en kolay yolu, öncelikle Basel şehrine uçmak. Basel, İsviçre’nin Zürih ve Cenevre’den sonraki en popüler şehri, ayrıca fiyatlar benzerlerine göre oldukça makul. Seyahati önceden planlayarak İstanbul’dan Basel’e son derece ekonomik uçuşlar bulabilirsiniz. Basel’e dair en enteresan noktalardan biri havalimanının Fransa sınırları içinde olması. Havalimanı Fransa, İsviçre ve Almanya ülkelerinin kesiştikleri noktada kurulmuş. Yani havalimanından dilerseniz Fransa’ya, dilerseniz İsviçre’ye çıkış yapmanız mümkün. Buradan kiralayacağınız arabayla da Fransa veya İsviçre Alpleri’ne rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz.
Tercihimizi İsviçre’den yana kullanıp Basel Havalimanı’ndan hafta sonu için kiraladığımız arabayla Luzern şehrine doğru yol aldık. Araba ile 1,5 saatte alabileceğiniz mesafeyi dilerseniz şehir merkezinden trenle bir saatte de tamamlayabilirsiniz. Luzern küçük ama çok iyi korunmuş, insana “iyi ki buradayım” dedirtecek şehirlerden. En güzel yanı da Alpler’e çıkış için çok ideal bir konumda olması. Göl kenarına kurulu bu tarihi şehirden dilerseniz günübirlik dilerseniz konaklamalı birçok bölgeye çıkabilirsiniz. Pilatus Dağı’na ulaşım şehir merkezine daha yakın olduğundan orayı tercih ettik ama dilerseniz biraz daha uzaklaşarak Rigi, Titlis gibi ünlü kayak merkezlerine de ulaşabilirsiniz.
Dağa çıkmak için günübirlik teleferik biletine ihtiyacınız var. Bileti önceden almanıza gerek yok, dağa çıkış noktasına vardığınızda gişeye gitmeniz yeterli. Teleferik sizi buradan kademeli olarak Pilatus Dağı’nın zirvesine taşıyacak ve yükseldikçe aşağıda kalan manzaraya hayran kalacaksınız. Dağa çıkış bilet ücreti yetişkinler için gidiş-dönüş 53 Euro (yaklaşık 350 TL), çocuklar içinse 30 Euro (yaklaşık 200 TL). Ülkemizdeki kayak merkezlerinde de fiyatların yüksek olduğunu düşününce iyi bir uçak bileti denk gelmesi koşuluyla bu fiyata değecek bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. Biz kızımız Nil’e büyük bir doğum günü partisi yapmak yerine böyle bir deneyim hediye etmeyi tercih ettik. Benzer bütçelerle yapılacak bu tarz bir etkinliğin çocuklara çok şey kattığına inanıyorum.
Pilatus Dağı, kış sporlarıyla ilgilenenler için önemli bir merkez. Müthiş manzaranın keyfini çıkarmaksa ayrıca güzel. Gün sonunda sizi Luzern şehir merkezinin tarihi dokusu bekliyor olacak. İki güne sığdırdığımız bu özel rotayı dilerseniz bölgedeki diğer dağları da içine alacak şekilde genişletebilir, Basel şehir merkezini de seyahatinize ekleyebilirsiniz. Her şekilde Alp Dağları’nda ulaşılabilir bir seçenek olan Luzern’den unutulmaz anılarla döneceğinizden eminim.
