Paylaş
Keukenhof: Çiçek Festivali
Yaklaşık yedi milyon çiçek, Hollanda’nın senede yalnız iki ay gezilebilen Keukenhof isimi bahçesindeki “Çiçek Festivali” için özel yetiştiriliyor. Kış aylarından çıkmaya hazırlanan yorgun gözlerimize, 32 hektarlık bu bahçedeki rengârenk ve saten parlaklığındaki çiçeklerlerin iyi geleceğine inanıyorum... Amsterdam’dan trenle yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Lisse isimli küçük bir kasabada, Mart’ın 22’sinde başlıyor festival. Laleler her sene başrolde ama bu seneki tema “Romantizm”; o yüzden içeride güllere de önemli bir yer ayrılmış. Ziyaretçileri hızlıca çiçeklerin etkisi altına alması için, girişe akıllıca konumlandırılan, nergis ve sümbül gibi, rayihası tatlı ve baygın çiçeklerin arasından giriliyor bahçeye.
Hollanda’da yaşarken buraya her sene gelirdim. Kendine bugün bir meslek daha seç deseler, sanırım bu sefer botanikçi olmayı isterdim. Ama öyle kendi halinde çiçekler yetiştiren değil, biyolojik deneyler yapıp kendi ilginç türlerini yaratan, biraz çılgın bir botanikçi. Çiçeklere, tabiata ve hatta bitki biyolojisine ilgi duyuyorsanız, burada zevkle uzun saatler geçirebilirsiniz.
Hortus Bulborum, Limmen: Lalelerin “gen bankası”
Özünde tam bir cevher olan bu küçük bahçe, önemli bir çiçek soğanı gen bankasıymış. Hollandalı çiftçiler buraya kendilerine ilginç “genetik malzeme” bulmak için geliyor. Bahçede gördüğünüz çiçeklerin soğanlarını ayırtırsanız, çiçeği toplandığında yeniden yeşerebilen lale soğanlarını adresinize gönderiyorlar.
İçeride 1595 tarihli en eski lale ve 1601 tarihli nergis soğanları hala çiçek açıyor. Aslında bu bahçeye ilk lale soğanını 17. yy’de biz –Osmanlı Sultanı I. Süleyman- göndermişiz; o gün bugündür bu lale çeşitlerini koruyorlar.
Melezleme yöntemiyle Hollandalılar, “siyah lale” ya da kışkırtıcı diyebileceğim güçlü rayihalara sahip laleler de üretmiş. Bahar ayları Hollanda’da biraz serin geçer ama Kuzey Denizi’nin esintisi, bana lale bahçelerindeki kokuları sanki hep daha da alevlendirirmiş gibi gelir.
Tüm zamanların en çok satan lalesi
Piyasaların en çok talep gören lalesi “La Reine”, ekonomik kriz dönemlerinde neredeyse yok satıyormuş. Buradaki asıl sır, çiçeğin renginde saklı. Krizlerde insanları motive etmek için piyasaya “umut veren” pembe renkli ürünler sürülür ya da dergi kapaklarını pembe ağırlıklı prodüksiyonlar kaplar. Bu lalenin her dönem talep görmesindeki sebep, insana umut veren tozpembe rengi olmalı.
17. yy tablolarının vazgeçilmezi: “Semper Augustus”
17. yy’e ait tabloların birçoğunda üzeri alacalı “Semper Augustus” isimli laleyi göreceksiniz. Zamanında, bu laleye ait soğanın değeri Hollanda kanallarında bir evin fiyatına eşitmiş. Ancak ona bu egzotik görünümü veren desenlerin, aynı zamanda ömrünü de kısaltan bulaşıcı bir hastalıktan olduğunu öğrenmeleri için yılların geçmesi gerekmiş.
Tablolara 1637 yılı öncesi ve sonrası olarak bakın. Çünkü bu tarih, dünyanın ilk büyük finansal balonu olarak ta adlandırılan “Lale çılgınlığına” işaret ediyor. Hollandalı yatırımcılar artık bir ev fiyatına ulaşan lale soğanlarını fahiş bulunca, stokları hızlıca elden çıkartmaya başlamış. Laleler borsada büyük değer kaybedince de, ülkede sayısız iflaslar yaşanmış.
Amsterdam ve Haarlem’deki müzelerde, lalelerin önce yüceltildiği, sonra da hayal kırıklığının resmedildiği tablolara üç örnek:
1- Still Life with Flowers in a Wan-li Vase, Ambrosius Bosschaert, 1619, Rijsmuseum, Amsterdam
Lale, gül ve nergislerden oluşan bu çiçek demeti aslında “imkânsız bir derleme.” Ressam, o tarihlerde aynı mevsimde açmayan bu çiçekleri bir arada resmederek, Hollanda’nın özellikle lale ticaretinden kazandığı gücü ve altın çağını yaşayan resim sanatının zamanı adeta “nasıl dondurabileceğini” göstermek istemiş.
2- Floral Still Life, Hans Bollongier, 1639, Rijksmuseum, Amsterdam
Beyhude anlamına gelen “vanitas” tarzında resmedilmiş bu tabloda, asıl hikâye çiçeklerden çok etrafa yayılmış soluncanlar ve salyangozlarda saklı. Çiçekleri kemiren bu canlılar, “lale çılgınlığı”nda bazen bir servet kaybeden Hollandalılara güzelliğin ve dünyevi işlerin geçiciliğini hatırlatıyormuş.
3- Satire on Tulip Mania, Brueghel the Younger, 1640, Frans Halsmuseum, Haarlem
Brueghel, borsalardaki çöküşle bir anda iflas eden lale tüccarlarını, aklı bir karış havada, oyunbaz maymunlara benzetmiş. Ön planda aç gözlülük ve gösterişle yapılan lale ticareti, arka planda ise iflas eden akılsız tüccarların hakime dert yanışı ya da mezara gömülüşü resmedilmiş. Brueghel’ın resimlerindeki her detayın bir anlamı vardır; incelerken acele etmeyin derim.
Kuzey Denizi sahilleri: Bloemendaal aan Zee
Lale bahçelerinden, bisiklet yolculuğu uzaklığındaki “Bloemendaal aan Zee” isimli Kuzey Denizi sahili, bu mevsimde biraz serin olabiliyor. Ama ben tam da bu sebepten dolayı burayı çok seviyorum. Hava serin olduğunda, göz alabildiğince uzanan kumsalda kimsenin olmaması ve kendinizi bu sessizlikte buranın tek sahibiymişsiniz gibi hissetmek size de cazip geliyorsa, aynı hisleri paylaşıyoruz demektir! Kumsalın arkası boylu boyunca “kum tepecikleri” ile kaplı. Yazın bikininizi alıp, bir kum tepesinin arasına uzandığınızda, güneşlenirken, saatlerce kimseyi görmeyeceğinizi tecrübelerime dayanarak garanti ediyorum... Güneş batmaya başlayınca, sahildeki kafelerden birine gidip, ahşap verandasında kendinize en sevdiğiniz içeceği sipariş edin ve gün batımının keyfine varın.
Fotoğraflar: Vikipedi, expatexplore.com, jadoube.nl
Paylaş