Paylaş
Nisan-mayıs ayları Kıbrıs’ı keşfetmek için ideal. Henüz kavurucu sıcaklar yok. Portakal ve limon çiçeklerinin kokusuna papatya ve gelincik tarlalarının eşsiz görüntüsü eşlik ediyor. Adanın çok popüler olmayan iki bölgesi var: Güzelyurt-Lefke ile Magosa-Karpaz. Turistlerin büyük çoğunluğu Girne ve Lefkoşa civarında konaklar. Günübirlik turlar ile Magosa şöyle bir gezilir. Karpaz’ın adı bile anılmaz. 8-10 yıl öncesine kadar Magosa’da yeme-içme mekânları kısıtlıydı. Son dönemde Kıbrıs mutfağı da dahil olmak üzere birçok yer açıldı. Adada toplu taşıma çok kısıtlı. Trafiğin soldan olduğunu unutmamak koşuluyla araç kiralamanızı öneririm. Türkiye Cumhuriyeti ehliyeti Kıbrıs’ta da geçerli. Araç kiraları, mevsime ve sterlinin durumuna göre günlük 120 TL civarında.
Bu aralar deniz suyu biraz serin olabilir ama gelirken yanınıza mayonuzu mutlaka alın. Akdeniz’in en güzel sahil ve koylarını keşfetme vakti. Lüks bir otelde kalıyorsanız bile bu bakir koyları görün, pişman olmazsınız. Ya da bölgelerdeki küçük otel veya pansiyonlarda kalarak farklı bir Kıbrıs yaşayabilirsiniz. Doğduğum Magosa’nın MÖ 3’üncü yüzyılda Ptolemus krallarından Philadelphus tarafından kurulduğu söyleniyor. Magosa Kalesi günümüze kadar ulaşan en sağlam kalelerden. Bir zamanlar 365 kilisenin olduğu bilinen kent, bir açık hava müzesi. Birçok tarihi yapı restore edilerek ziyarete açıldı. Ayrıca bazı eski evler de restore edilerek konaklama tesisine dönüştürüldü. Kente altı kilometre uzaklıktaki Salamis ören yeri de bütün görkemiyle ayakta. Katedralden dönüştürülen Lala Mustafa Paşa Camii, Akdeniz’deki en önemli gotik eserlerden. Güneşin son ışıkları sarı Kıbrıs taşına vurduğunda eski katedral altın rengine bürünüyor.
Burada mideniz de gözünüz de doyar
Bu doyumsuz manzarayı etraftaki kafe veya restoranlarda soluklanıp seyredebilirsiniz. Çevrede birçok kaliteli restoran ve meyhane var. Kıbrıslılar bol mezeli et yemeği çok sever. Küçük bir yer olduğu için de buralarda kötü ün yapan bir mekânın ömrü çok uzun olmaz. Aspava en eski et restoranlarından. Burada et çeşitleri zengin mezelerle servis edilir. Hidden Wall ise müzikli meyhanelerden. Son dönemlerde çok popüler. Eski bir taş ambar olan Castello da yeni mekânlardan. Ginko Restoran, katedral manzarası ile dünya mutfağından örnekler sunuyor. İncir Ağacı ve Othello meyhaneleri için önceden rezervasyon yaptırmakta yarar var. Venedik Evi, adından anlaşılacağı üzere Venediklilerden kalma tarihi bir evde hizmet veriyor. Gündüz ve akşam yöresel yemekleri tadabilirsiniz. Liman girişindeki balıkçılar barınağındaki salaş Denizciler Lokali’nde taze balık yiyebilirsiniz. Meyhanelerde genelde 15 civarında soğuk meze, ara sıcaklar ve bol miktarda et çeşidi için içki hariç 70–100 TL arasında ücret alınıyor. O kadar çok meze ve et geliyor ki, insanın midesi de gözü de doyuyor.
Karpaz’ın saklı cenneti Ayfilon
Adanın sivri ucu olan Karpaz’ın son yerleşim yeri, Dipkarpaz Köyü. Burada ekoturizm de yapılıyor. Restore edilen taş evlerde konaklayıp çevreyi gezebilirsiniz. Köye 3-4 kilometre uzaktaki Ayfilon gerçekten saklı bir cennet. Antik dönemden kalma liman ve küçük bir manastırın eteklerindeki koyda denize girmenin keyfine doyulmuyor. Yanınızda mutlaka şnorkel bulunsun; anfora kırıklarının üzerinde yüzerken kendinizi asırlar öncesinde bulacaksınız.
Koyda yemek ve konaklama imkânı tanıyan Oasis isimli küçük bir tesis de var. Elektriği güneş enerjisinden sağlanıyor. Günbatımında taze balık keyfi yapabilirsiniz. Daha çok Avrupa’dan gelen turistlerin rağbet gösterdiği yerde kalmak isterseniz mutlaka önceden telefon etmeniz gerek. Dipkarpaz’dan çıkıp Zafer Burnu’na doğru devam ettiğinizde Blue Sea ile karşılaşırsınız. Burası da küçük bir balıkçı limanı. Daima taze balık bulunur. Konaklama yeri ve plajı da mevcut. Biraz ilerideki bir başka koyda ister rüzgârın ve dalgaların sanat eseri gibi şekillendirdiği kayalıklardan, ister altın sarısı kumsaldan denize girebilirsiniz.
Zafer Burnu’nun eşekleri
Apostolos Andreas Manastırı’na varmadan önce tepeden baktığınızda gördüğünüz uçsuz bucaksız kumsal ise Altın. Bölge sit alanı olduğu için henüz betonlaşma yok. Kumsala yakın küçük işletmeler var. Kumsal o kadar büyük ki, denizden sahile baktığınızda kendinizi kum tanesi gibi hissedersiniz. Manastırdan sonra yol toprak. Bunu göze alıp devam ederseniz adanın en uç noktası olan Zafer Burnu’na varırsınız. Bu bölgede sürü halinde dolaşan Kıbrıs eşeklerine denk gelme ihtimaliniz oldukça yüksek. Fotoğraf makineniz hazır olsun. Özetle Kıbrıs’ta farklı zamanlarda unutulmaz anlar yaşamak elinizde. Keşfetmek isterseniz çok yer var. Otelinizden çıkmanız yeter.
KIBRIS MUTFAĞI
Pek bilinmese de yerel yemekler çok lezzetli ve çeşitlidir. Lübnan, Suriye ve Anadolu mutfaklarının sentezi denebilir. Bazılarının adını söylemekte zorlanabilirsiniz.
Örneğin patatese benzeyen kolokas ve onun küçüğü bullez... Kolokas etli ya da kıymalı musakka olarak sunulurken, bullez derin bir tencerede küçük bütün patateslerle birlikte kızartılarak (silkeleme usulü) hazırlanır.
Bir etli ot yemeği olan molohiya hem taze hem de kuru olarak etli pişirilir. Yaz günlerinde hasadı yapılan molohiya, evlerin önünde kadınlar tarafından saplarından ayrılarak hazırlanır. Ya çok sevilir ya da kokusundan dolayı uzak durulur.
Yabani kuşkonmaz türü olan airelli, kış ve bahar aylarında toplanır. Genelde yumurtayla kavrulur. Türklerin hırsız kebabı, Rumların kleftikos dedikleri fırın kebabının sulu ve susuz versiyonları vardır. Yine fırında pişen patatesle servis edilir.
Ve elbette karın zarına sarılarak yapılan şeftali kebabı... Yanında Kıbrıs’a has zeytinyağı olan karayağın bol kullanıldığı karışık salata... Salatanın içerisinde tercihe göre gollandiro (taze kişniş) veya maydanoz, domates, salatalık, lahana yaprağı, gulumra (cehennem topuzu- alabaş) bulunur.
Pirohu, Kıbrıs’a özgü bir hamurlu yemek. Ancak yağda değil suda pişirilir. İçinde hellim ve lor peyniri gibi Kıbrıs mutfağına özgü malzemeler kullanılır. Benim favorim ise yabani ıspanak ve kuru üzümle yapılan bir tür börek olan dirihti.
Bu yemekleri ancak Kıbrıs mutfağı servis eden yerlerde veya evlerde yiyebilirsiniz. Bir Kıbrıslı ahbap edinirseniz, işiniz kolaylaşır. Ya da Lefkoşa’da, Selimiye Camii yanındaki Sabor’a gidebilirsiniz.
Kıbrıs ayrıca bir sandviç cennetidir. Mutlaka bir öğününüzü sandvice ayırın derim. En çok sevileni, bolibif (bir tür salam), hellim, domates, salatalık ve biglalı (hardallı karışık sebze turşusu) ile yapılanı. Özel ekmek veya çörek ekmeği içine hazırlanır. Eğer Magosa’daysanız yanında garga suyu (yerel kola) için. Akkule girişindeki Mini Cafe’de bu sandviçlerin tadına bakabilirsiniz. Yanındaki Fa Kebap’ı da es geçmeyin. Bir kenara yazın.
Paylaş