Paylaş
Neden Avrupa, Amerika ya da Afrika değil de Asya?
Para kazanmaya başladığım ilk andan itibaren kendini gezmeye vermiş biriyim. Yıllarca bulduğum her fırsatta iki-üç gün demeden önce Türkiye sonra Avrupa’da birçok yer gezdim. Bu süreçte doğayı çok seven biri olduğumu fark ettim. Sosyal medyanın da etkisiyle Asya’nın tropik adalarına, denizlerin güzelliğine içten içe bir hayranlığım oluşmaya başladı. Kendimi orada bir adada yaşarken hayal ettiğim çok oldu. Ayrıca Asya’nın çok büyük bir kısmında Türk vatandaşlarına vize kısıtlaması yok.
Nasıl bir rota izlediniz?
Vize alıp Hindistan’a gitme fikri kolay ve uğraşsız geldi. Bu nedenle buradan başladım. 57 gün geçirdim.
57 gün oldukça uzun bir süre. Hindistan dini inanışları, sosyolojik yapısı, gündelik hayatıyla çok renkli bir ülke. Nelere gittiniz?
Yoga eğitimimin ardından ufak bir ayurveda (5 bin yıllık bir doğal şifa sistemi) eğitimi alıp sonrasında bir ay boyunca sırt çantamla Tac Mahal’in bulunduğu Agra’yı, Hindistan’ın pembe şehri Jaipur’u, tam bir kültür zenginliği yaşatan Jodhpur’u ve hayatımda ilk kez çölde yıldızları izleyerek uyuduğum altın Jaisalmer’i gezdim.
Sizi en çok ne etkiledi?
Kültürleri. Bütün evrenle bir olarak yaşadığımız inancını benimsemeleri, dini ritüelleri çok etkileyici. Ayrıca zengin-fakir arasındaki uçurumu gözlemlemek de her anlamda insanı büyüten bir deneyim. Ülkeyi günde 9 dolar harcayarak gezdim. Toplamda 556 dolar. Bu fiyata uçak, yemek, kalacak yer, ulaşım ve turistik yer gezi ücretleri dâhil.
Sonraki durak?
İkinci gitmek istediğim yer muson mevsimindeki Tayland’dı. Ama Hindistan’da musonu pek sevemediğimden o sırada yazı yaşayan Kırgızistan’a geçtim. Bu güzel ülkede de 55 gün kalıp, arkadaşımın düğününe katılmak için Türkiye’ye döndüm. Sonra tabii tekrar bir tura çıktım.
Hindistan ile kıyaslarsak biraz daha bize yakın bir kültür. Kırgızistan nasıldı?
Hiç yabancılık çekmedim. Ülkeyi gönüllü çalışarak ve otostop kullanarak gezdim. Kırgızların misafiri oldum ve aile hayatlarını, yaşam koşullarını yakından gözlemledim. İlk kez 4 bin metre yüksekliğindeki Alagöl (Alakol) için dağa tırmandım. En yorucu ve en keyifli deneyimlerimden biriydi. 2020’de ülkemizde Bursa’da düzenlenecek olan World Nomad Games (Dünya Göçebe Oyunlarını) izleme şansım oldu ki bu da Kırgız kültürünü bir kez daha en ince ayrıntısına kadar tanıdığım sekiz gün yaşattı bana… Burada da günde 6 dolar harcadım.
Endonezya’da parasız geçen günler
Sonra yurda dönüp, biraz mola verip bu kez daha da uzun bir maceraya atıldınız...
İlk durağım Tayland oldu. Bir ay kaldım ve hayatımda ilk kez dalış yaptım. Sonra otostopla sınır ülkesi Malezya’ya geçtim. Langkawi Adası, sokak sanatlarıyla ünlü Penang Adası, ülkenin tarım kaynağı Cameron Highlands, başkent Kuala Lumpur’u ve son olarak da barış şehri Malakka’yı gezerek ülkeden ayrıldım.
Oradan?
Sonra yol beni Singapur’a götürdü. Bir ailenin köpeklerine bakarak üç hafta boyunca hem çalıştım hem de keşfe çıktım. Singapur’dan sonra deniz yoluyla Endonezya’ya geçtim. Batam şehrinde banka kartımın çalışmaması sonucu bir hafta parasız kaldım. Sonra hayatımın en eşsiz deneyimi diyebileceğim bir deniz yolculuğuyla Java Adası’nın yolunu tuttum. Adada Jakarta, Bandung, Yogyakarta, Kawah İjen’i gördüğüm Banyuwangi şehri ve Lombok’u gördüm. Sonrada Endonezya, Hong Kong, Güney Kore ve bisikletle keşfettiğim Japonya…
Oralarda ne kadar harcadınız?
Bu tur boyunca da Tayland’da günlük 16, Malezya’da 7, Singapur’da 1, Endonezya’da 11, Hong Kong’da 12, Güney Kore’de 15, Japonya’da da 10 dolar harcadım.
Workaway kurtarıcım oldu
Cep yakmayan bir tur olmuş…
Evet, çünkü kurtarıcılarım Workaway ve Couchsurfing idi… Workaway yurtdışında ya da yurtiçinde gönüllü çalıştığınız ve iş bulduğunuz online bir platform. Para alışverişi olmayan, yarım zamanlı çalışmanız karşılığında konaklama ve yemek ihtiyaçlarınızın karşılandığı bir sistem. Couchsurfing de çok yaygın… İnsanların birbirine yardım etmesi konsepti üzerine kurulmuş konukseverlik ağı...
Yol boyunca yaptığınız işlerden ne kadar para kazandınız?
Birçok iş yaptım. Kırgızistan’da çocuklara İngilizce öğrettim, resepsiyonist oldum, yoga eğitmeni olarak çalıştım... Singapur’da bir ailenin disleksi çocuğunun eğitimine yardımcı oldum. Yalnız ciddi para kazandığım tek iş sokakta fotoğraflarımı satmaktı. Güney Kore’de 2 bin 200 dolar, Japonya’daysa 300 dolar kazandım.
Türkiye’yi İstanbul olarak tanıyorlar
Türk olduğum için aldığım en garip tepki Kırgızistan’da bir Avrupalının çarşaftan çıkıp buraları gezmeye gelme cesaretimi tebrik etmesiydi. Müslüman ülkelerde Türk olduğumu duyan çoğu kişi olumlu tepki verdi. Çok seviyorlar. Güney Kore’de Türkler için kardeş ülke diyorlar, birçok kişi bana gelip şahsen teşekkür etti savaşta yanlarında olduğumuz için. “Turkey” dediğimde anlamazlarken “İstanbul” dediğimde “Oooh İstanbul” diyorlar. İnsanlar Türkiye’yi İstanbul olarak tanıyor.
Gonca Koç, seyahatleriyle ilgili fotoğraflarını @dunyadanbildiriyorum Instagram hesabından paylaşıyor.
Paylaş