Paylaş
Uçsuz bucaksız kum tepelerinin oluşturduğu Ica Çölü’ndeki bu minik yerleşim alanına dilerseniz Peru’dan düzenlenen turlarla ya da araç kiralayarak gidebilirsiniz. Biz programımız daha esnek olabilsin diye araç kiralamayı tercih ettik. Lima ve çevresi yıl içerisinde oldukça az yağış alan bir bölge, yani okullarda öğrendiğimiz çöl iklimi örneklerinden. Tosun Paşa’da merakla aranan Yeşil Vadi’yi izleyerek büyümüş bir jenerasyon olarak çöl içerisindeki vaha fikri bizi oldukça heyecanlandırdı, düştük yollara.
Huaccachina, Lima merkeze yaklaşık dört saat uzaklıkta, aslında süre kısalabilir fakat yol çalışmaları ve kural dinlemeyen Peru şoförleri sayesinde yol uzuyor. Lima’dan ortalama bir saat uzaklaştıktan sonra yol kenarlarında ara ara kum tepelerini görmeye başlıyorsunuz ve tabi Huaccachina’ya yaklaştıkça bu oran artıyor. Sonra birden kendinizi kum tepelerinin arasında göl kenarında buluyorsunuz. Ve işte nefesinizi kesen o an… Palmiyeler, göl ve gözünüzün görebildiği son noktaya kadar kum…
Şaşkınlığımızı gizlemeye ve “Bu göl yapaydır canım” diye bahaneler üretmeye çalışırken bölgenin rehberinden aldığımız bilgiyle bir kez daha etkileniyoruz, göl ve yeşillikler doğal, suni değil. Hatta bir inanışa göre bu vahanın oluşumunda İnkalılar zamanında bir prense âşık olan prensesten bahsediliyor. Hikâyede prensin ölmesinden sonra prenses o kadar gözyaşı döküyor ki, bu göl oluşuyor. Prensesin ağlamasını gizlice izleyen avcıyı fark eden prenses avcıdan bu gölün etrafını dolaşarak kaçıyor ve bu kaçışta gölü çevreleyen dev kumullar oluşuyor. Huaccachina’nın hikâyesi bu şekilde, gelelim işin eğlenceli kısmına. Bu kum tepeleri tam bir atraksiyon merkezi. Dilerseniz buggy denilen çöl araçlarıyla son hız çöl turu ya da sandboard yapabilirsiniz. “Ben daha sakin vakit geçirmek istiyorum” derseniz günün geceye döndüğü, havanın birden serinlediği Ica Çölü’nde gün batımının keyfini çıkarmanızı öneririm.
Biz tüm bu alternatifler arasında seçim yapmaya çalışıp beş yaşındaki oğlumuzla birlikte “Buggy riskli olabilir mi, sever mi, korkar mı?” diye düşünürken Efe seçtiği araçlardan birisine çoktan binmişti bile. Bu arabalarda çocuklar için ayrı bir kemer, kilit sistemi var. Açıkçası bu detay içimizi rahatlattı ve Efe’den aldığımız cesaretle çıktık yola. Hayatımda unutamayacağım anlardan birisini daha yaşadım o aracın içerisinde. Hız, rüzgâr, çıtır çıtır insanın yüzüne çarpan kum taneleri…
Tüm bu duygular içerisinde keyifle ilerlerken birden yavaşladık ve tırmandığımız bir tepenin zirvesine park ettik aracımızı. Biz daha ne olduğunu anlamadan şoförümüz Carlos sanboardu arabanın bagajından çıkarmıştı bile. Aslında bunun için anlaşmamıştık kendisiyle, biz kardan sonra kumda kaymak nasıl olur diye çok merak etmiştik, kaymak da istemiştik fakat çocukla olduğumuz için bu alternatifi pas geçmiştik.
Arabadan inip ne yapacağımızı anlamaya çalışırken Carlos sadece kayak şeklinde değil, boardların üzerine yatarak da kumların keyfini çıkarabileceğimizi söyledi. “Siz sırayla kayın ben Efe ile tepede sizi bekliyor olacağım” dedi ve bizi can evimizden vurdu. İlk denemeyi eşim yaptı, “Ben sıramı beklerken cesaret edebilir mi, denemek ister mi?” diye hiç düşünmediğim oğlum sıramı kapıverdi elindeki minik board ile. Meğer biz hazırlanırken Carlos Efe’ye küçük boardu gösterip onu ikna etmiş, bizimkisi de dünden hevesliymiş. Carlos’un verdiği tüm direktifleri dinleyip, boardun üzerine boylu boyuna uzanan oğlum kendisini bırakıverdi dik yokuştan aşağıya. Ve yine o tanıdık ses ve kahkahalar çınladı havada, bir tur daha, sonra bir kez daha… Yeterince yorulup tepeden yukarıya yürüyemeyeceğimiz aşamaya gelene kadar vakit geçirdik çölün ortasında.
Günün kalan kısmını çölde ve vahadaki gölün kıyısında keyifle geçirdik. Göl kıyısında çölde gezen buggyleri, sandboarding yapan kişileri izlemek, rüzgârın yönüne göre zaman zaman bize getirdiği kahkahaları dinlemek oldukça eğlenceliydi. Havanın kararmaya başladığı saatlerde Lima’ya doğru yola çıktık. Bu arada ufak bir not, dilerseniz vahada konaklayabileceğiniz oteller var. Kakat biz programımız sıkışık olduğu için Lima’ya dönmeyi tercih ettik.
İşte bir hayalimizi daha gerçekleştirmenin verdiği keyifle, kocaman turuncu güneş denizin içine batıp bize eşlik ederken Lima’ya dönüş yolundaydık. Arka koltuktaki oğlumuz yorgunlukla çoktan uykuya dalmıştı bile… Burayı mutlaka görmelisiniz…
Tahinli & Cevizli Kabak Tatlısı | Mucize Lezzetler
Paylaş