Cadılar Bayramı'nın olmazsa olmazları ve ilginç hikâyesi

Ekim ayı boyunca Amerika'da olduğumuz için Cadılar Bayramı hazırlıklarının göbeğine düştük diyebilirim. Cadılar Bayramı’nın kutlandığı 31 Ekim öncesindeki tüm hazırlık süreçleri, süslemeler, kafanızı çevirdiğiniz her köşede görebileceğiniz bal kabakları resmen görsel bir şölen yaşatıyor insana… Amerika’da birçok evin bahçesi bir düğün edasında özenle süsleniyor, korkutucu objeler yerleştiriliyor, ışıklandırma yapılıyor. Hatta bu dönemde korkunç süslemeleriyle meşhur birçok restorana rezervasyonlar çok önceden yapılıyor, son anda isteseniz de buralarda yer bulamıyorsunuz.



Tarihe bakıldığında Hristiyanlar bu günü kutsal aziz ve din adına hayatını kaybeden şehitleri anmak için kutlamaya başlamalarından önce de 31 Ekim tarihi kutlanıyormuş. Hristiyanlık ve Pagan dönemi öncesinde 31 Ekim tarihi hasat döneminin sonu ve kışın başlangıcı olarak kabul ediliyormuş. Geçimini tarımla kazananlar ellerindeki hasat miktarının az oluşunu, o seneki tembelliklerine, toprağın durumuna değil de kendilerini lanetleyen kötü ruhlara bağlıyorlarmış. İşte bu kötü ruhların kendilerinin lanetlemesini engellemek ve bir sonraki hasat dönemini verimli geçirebilmek için her 31 Ekim'de korkunç kıyafetler giyiyor, içi oyulu bal kabakları ile etrafı aydınlatıyor ve korkutucu şekilde evlerini süslüyorlarmış. Bu sayede yeni hasat döneminde kötü ruhların korkarak tarlalarından ve evlerinden uzak duracağına inanıyorlarmış. Böyle işte uzun yıllar öncesinden cadılar bayramının ortaya çıkışı…




Biz Amerika’da olduğumuz dönemde bayram ve anlamı dışında eğlence kısmına odaklandık. Bir pazar günümüzü festival alanı haline getirilen, tüm gününüzü geçirebileceğiniz ve bal kabağınızı seçebileceğiniz bir çiftlikte geçirdik. Gün sonunda da karnaval alanından çıkarken bal kabaklarımızı itinayla seçtik ve aldık tabi ki. O gün neler mi yaptık?



Kurulan büyük kaydıraklardan kaydık, saman kulelerine tırmanıp bayrağı ilk biz kaptık. Mısır tarlarlalarının içerisinde kaybolduk, tarla içerisine kurulan korku odalarından geçtik, labirent haline getirilen tarlanın çıkışını bulmaya çalıştık. Hayvanları besledik, traktörler nasıl kullanılır, hasat zamanı neler yapılır öğrendik.



Büyük saman kulelerinden atladık, devrildik, samanların içerisinden çıkan kocaman solucanları inceledik, sonuç olarak oldukça keyifli bir hafta sonu geçirdik. Çocuklar için şahane bir gündü diyeceğim fakat sadece onlar için değil biz de o kadar çok eğlendik ki gün sonunda seçtiğimiz kabakları zor taşır haldeydik…