Paylaş
1- MoMA’ya gidip dünyanın en etkileyici sanat eserlerini görün
MoMA’da Andy Warhol’dan, Picasso’ya kadar bir çok ünlü sanatçının eserlerini bulabilmeniz mümkün. Van Gogh’un 'Yıldızlı Gece' tablosunu da burada görebilirsiniz. Eğer gitmediyseniz Queens bölgesinde bulunan MoMA’ya bağlı, Amerika’nın en büyük modern sanat merkezlerinden biri olan MoMA PS1’yi listenize ekleyebilirsiniz.
2- Brooklyn Köprüsü’nde mutlaka yürüyün
New York’un en ünlü ve tarihi köprüsü olan Brooklyn Köprüsü’nü Manhattan’dan Brooklyn istikametine doğru 2 km’lik mesafeyi yürüyerek deneyimleyin. Genellikle kalabalık olan köprüye erken saatlerde gelirseniz hem daha çok keyif alırsınız hem de köprünün çok güzel karelerini yakalayabilirsiniz. Manhattan tarafından geldiğiniz takdirde, köprü bittikten sonra Dumbo’ya gidip Washington Caddesi’nde bulunan aralıktan en güzel New York fotoğraflarından birini çekebilirsiniz. Zamanınız olursa köprü manzarasına sahip olan 1922'de yapılmış olan atlıkarıncaya (Jane’s Carousel) binebilirsiniz.
3- Grand Central Terminali’ne gidip harika mimarisine hayran olup, her gün evden işe, işten eve giden insanları izleyin
100 yaşını birkaç yıl önce kutlayan Grand Central Terminali’nden günde 750 binden fazla kişi geçiyor. Tren platformu sayısı göz önünde bulundurulduğunda dünyanın en büyük istasyonu olarak sayılıyor. 1913'de tamamlanan terminalde, Superman gibi sayısız Hollywood filmi ve dizisi çekilmiş. Hatta bir söylentiye göre filmlerdeki çoğu tren istasyon sahneleri buradaki 34 numaralı peronda çekiliyormuş. Geldiğinizde aynı yıl açılmış olan Oyster Bar’a ve her türlü şarküteri ürününü bulabileceğiniz Grand Central Market’e uğramayı unutmayın.
4- Broadway’de mutlaka bir gösteri izleyin
Broadway gösterilerinin bir çoğu Times Meydanı’nın etrafında ve Theater District’te olmak üzere 40’dan fazla tiyatroda oynanıyor. Lion King, Wicked, The Phantom of the Opera, Frozen ve Harry Potter gibi gösterilerden birini izlemeye gidebilirsiniz. Şimdiye kadar en çok sahnelenen müzikalin The Phantom of the Opera olduğu söyleniyor.
5- Central Park’ta sincaplar eşliğinde piknik yapın
Central Park Manhattan’da dev gökdelenlerin arasında, yeşilin binbir tonuyla ve gölleriyle adeta bir cenneti andırıyor. Yoğun şehir hayatından kaçmak, biraz kafa dağıtmak isteyenleri ağırlayan 3382 dönüm alanı kaplayan parkın bazı ülkelerden bile daha büyük olduğunu bilmek gerçekten çok etkileyici. Central Park’ın bana göre en güzel zamanı sonbahar olsa da hangi mevsim gelirseniz gelin, burada keyifli bir piknik yapmayı ihmal etmeyin. Görülecekler arasında Gapstow Köprüsü ve göleti , Bethesda havuzu ve kemerleri, buz pateni alanı olan Wollman Rink öne çıkıyor.
6- Bu aralar oldukça popüler olan The Ride’a binin
Bir otobüs düşünün, koltuklar şoför koltuğu yerine dışarı bakıyor ve önü tamamen cam. Tiyatro izlermiş gibi şehri dolaşıyorsunuz. Tur 75 dakika sürüyor ve New York’un 5. Cadde, Broadway ve Empire State Binası gibi tüm önemli noktaları gezdiriliyor. The Ride biletleri sadece online alınabiliyor.
7- Met Müzesi’ne gidip kısa bir dünya turu yapın ve turunuza Mısır’dan gelen Dendur Tapınağı’ndan başlayın
Amerika’nın en büyük müzesi olan Metropolitan Müzesi dünyanın en çok ziyaret edilen üç müzesinden biri... Müzeyi bir hafta boyunca gezseniz yine de içerideki tüm eserlerin tamamını göremezsiniz. Paris için Louvre Müzesi ne kadar değerli ise New York için de The Met Müzesi o kadar değerli... Met Müzesi’ne geldiğinizde New York’tan ayrılıp küçük bir dünya turu yapabilirsiniz. Önce Mısır’dan parça parça getirilmiş, oldukça büyük sayılabilecek Dendur Tapınağı’nı ziyaret etmekle başlayın, 16. yy İspanyol şatosunun avlusunda dolaşın, Vezüv yanardağının yuttuğu bir villayı ziyaret edip, 16. Yy Osmanlı Dönemine ait, Suriye Şam’da bulunan bir odayı (Damascus Room) ziyaret edin. Müzede aynı zamanda 15. yy’dan günümüze gelen ciddi bir kostüm koleksiyonu (Costume Institute) bulunmaktadır.
8- Times Meydanı’nı akşam saatlerinde ziyaret edip reklam tabelalarının aydınlattığı meydanı ve insan selini kendi gözlerinizle görün
New York’un en çılgın ve kalabalık noktalarından birine hoş geldiniz. Eğer daha önce Times Meydanı’na gelmediyseniz mutlaka gelmenizi öneririm ama daha önce geldiyseniz hayatınızda bir kere Times Meydanı ziyaret etmiş olmak yeterli gelecektir. Onlarca dev ekranda dönen reklamları gördüğünüzde, hangisine bakacağınızı şaşıracaksınız. Times Meydanı’na çocuklarla gelirseniz, M&M World ve Disney’in dev mağazalarını gezmeyi unutmayın.
9- New York’a tepeden bakın
New York’un güzelliğini ve büyüklüğünü deneyimlemenin en güzel yolu yüksek gökdelenlerden birine çıkmaktan geçiyor. İster Empire State Binası’nda, ister Top of the Rock’da olsun günü New York manzarası eşliğinde batırın. 102 katlı Empire State binası 1931 senesinde tamamlanmış, filmlere konu olmuş bir gökdelendir. Bu ünlü binaya çıkmak ne kadar özelse, Top of the Rock’dan, Empire State manzarasına bakmak ayrı bir keyiftir. Her iki binaya birden çıkabilmek doğru bir karar olsa da, eğer zamanınız yoksa ve manzara görmek daha ağır basıyorsa tercihinizi Top of the Rock’dan yana kullanabilirsiniz. New York manzarasını deneyimleyebileceğiniz 102 katlı One World Observatory ise seçeneklerden bir başkasıdır.
10- Highline’ı mutlaka görün
Highline’ın bir zamanlar nakliye trenlerinin geçtiği eski bir demiryolu hattı olduğuna inanmak oldukça zor. Günümüzde büyük bir dönüşüm geçirerek, New York’un yürüyüşe elverişli en yeşil alanlarından biridir. Hudson Nehri ve Manhattan silüetini görebileceğiniz Highline’a geldiğinizde, şirin kafelerden birinde mutlaka kahve molası verin.
11- Özgürlük anıtını görün
Özgürlük anıtını görmek için çok yakınına gitmenize gerek yok. Battery Park’ından görebildiğiniz özgürlük anıtını daha yakından görmek için Staten Island feribotuna binebilirsiniz. Eğer Özgürlük Anıtı’nın içine girip, tepesine tırmanmak istiyorsanız, buna günde sadece 300 kişinin yapmasına izin verildiğini unutmayın. Özgürlük anıtının tepesine asansör ile çıkılmadığından, dar bir alanda sayısız merdiveni tırmanmanız gerektiğini bilmenizde fayda var.
12- Pizzaya iyice doyun
Pizza denilince akla İtalya gelse de bir kere New York’ta pizza yedikten sonra aklınıza hep New York gelecek. New York zamanında İtalya’dan öyle çok göç almış ki, şehrin resmi yemeği pizza olmuş desek doğru olur. New York’ta açılan ilk pizzacı, Napoli’den gelen bir aile olan Lombardi’s tarafından 1905 yılında açılmış. Sırası bol olan Lombardi’s pizzalarını yemeden New York turu asla tam olmaz. West Village’da bulunan Emily hem pizzaları, hem hamburgerleri ile bizim favorilerimiz arasında. New York’ta 24 saat pizza bulabileceğinizi belirtmeden geçmeyelim. 24 saat pizza yiyebileceğiniz en ünlü pizzacılardan biri ise Broadway’deki 99 Cents Pizza.
13- Buz pateni yapın
New York ve buz pateni kelimeleri birbirine öyle çok yakışıyor ki kış döneminde New York’ta buz pateni yapmaktan daha romantik bir şey gelmiyor aklıma. Central Park’ın içinde yeşillik ve gökdelen manzarası eşliğinde Wollman buz pateni pistinde kayabilirsiniz. Bir diğer ünlü pist ise Midtown’da bulunan Rockefeller Merkezi’nde bulunuyor. Buradaki buz pateni pistinde kaymak ise gerçekten eşsiz bir deneyim.
14- New York’un klasik lezzetlerini tadın
New York’ta öyle çok restoran varmış ki sadece Manhattan’da 24.000’den fazla restoran olduğu söyleniyor. Her gün farklı restoranlarda yemek yemeye kalksanız 23 sene sürermiş. Dolayısıyla gitmeden önce doğru adresleri bulmak şart. Et severler için Kat’z Deli, Peter Lüger Steakhouse, en iyi hamburger için Burger Joint ve Emily, brunch için Sadelle’s ve Maman Tribeca adreslerini verebilirim. Soho’da bulunan romantik Fransız brasserie Balthazar ve muzlu, kekli pudingleri ile ünlü Magnolia Bakery’i unutmamak gerekir. Balık severler için ise Russ&Daughters Cafe nokta atışı olacaktır.
15- Chinatown
Dünya üzerinde Çin’in dışında, en çok Çinli nüfusu barındıran mahallelerden biri olan rengarenk ve canlı Chinatown görülmeden New York gezisi tamamlanmış sayılmaz. Kalabalık sokakları, Çin’den gelen ilginç hediyelik eşya satan dükkanları, baharatçıları, Uzak doğu restoranları ile kendinizi bir anda New York’tan Çin’e ışınlanmış hissedeceksiniz.
Paylaş