Paylaş
Grevi in Chianti
Dünyaca ünlü Chianti şaraplarının başkenti bu şirin kasaba. Kasabanın merkezi neresi diye sorduğunuzda, eski ama klasik kasap dükkânları, şarküteriler, şarapçılar ve peynircilerle donatılmış bir oval meydanda buluyorsunuz kendinizi. Tüm ara sokakları bu meydana açılan Grevi Chianti’nin, her sokağında sanki anneannenizin evindeki guguklu duvar saatine bakar gibi dalıp gidiyorsunuz.
Bu kadar bozulmamış ve yavaş bir kasabada geçirdiğim birkaç saatin sarhoşluğunu daha da arttırmak şart. O halde bir şarap tadımı için hemen Le Cantina’daki nefis Chianti şaraplarına bırakıyorum kendimi. (Bilmeyenlere not: Ünlü üzüm bağları, Chianti Classico olarak sınıflandırılan üzümler siyah horozlu etiketten tanınıyor). Antica Macelleria Cecchini; kasabanın bir diğer dünya markası. Bir et sevdalısı kasap Dario Cecchini’nin dillere destan restoranı. Yediğiniz etin tadını bir süre unutmayacağınızı garanti ederim.
Monteriggioni
Grevi in Chianti’nin 35 km ötesinde, çok iyi korunmuş mini minnacık bir orta çağ köyü Monteriggioni. Köyün etrafı yüksek surlarla çevrili... Girişteki büyük otoparka aracınızı park edip, 20 dakikada içinde tüm kasabayı gezebiliyorsunuz. O kadar küçük ki, kasabada hediyelik eşya, şarap, zeytinyağı satan butik dükkânlar ve birkaç kafe var sadece. 13 yy.’dan beri korunmuş tarihi dokusu yüzümde bir gülümsemeyle bir sonraki köye uğurluyor beni.
Montepulciano
Montepulciano, bu kasabalar içinde en bilineni ve turistlerin to do list’inde yer alan popüler olanı. Ayrıca en yüksek rakıma sahip olanıymış, bunu kasabayı gezerken çıktığımız dik yokuşlar ve ara sokak merdivenlerine tırmanarak deneyimlemiş oldum. Montepulciano’nun bu kadar tanınmış olmasını sağlayan diğer iki şey: “pici” isimli makarnası (erişteden biraz daha kalın ve spagetti gibi uzun bir yapıya sahip) ve dünyaca ünlü “Vino Nobile” kırmızı şarapları. Tabii ki her iki lezzet de sırt çantamdaki yerini aldı, ama benim aklımda kalan en tatlı yer Caffe Poliziano oldu. En az Montepulciano kadar eski bu kafe, nefes kesen Toskana manzarası, tarih kokan dekorasyonuyla, kasabadaki gezinize bir es verip gününüzü bir espressoyla taçlandırmayı hak ediyor.
Pienza
Montepulciano’dan sadece 20 dakika uzaklıkta şirin bir kasaba Pienza. Kasabada bizden başka turist olmamasında mı, yoksa güneşi bir kadeh blushla Pienza’da batırdığımdan mı bilmem benim favorim oldu kendisi. Duomo meydanı ve hemen yanındaki saray Palazzo Piccolomini kasabanın merkezi olarak kabul ediliyor. İki kişinin yan yana zor yürüdüğü dar sokakları, evlerin önüne park edilmiş bisikletleri, balkonlardan sarkan rengarenk çiçekleri, pötikareli masa örtüleriyle akşam yemeğine hazırlanan şirin İtalyan restoranları… Toskana’da geçirdiğim son saatlere yakışır görkemli bir kapanışla uğurladı beni Pienza.
“Bu bir veda değil, kısa bir ayrılık” sözleriyle avutarak ayrılıyorum buralardan. Çünkü yeniden gelip gezilecek daha nice Toskana köyü, sokaklarında kaybolunacak daha çok kasaba var notlarımda!
Fotoğraflar: Görkem Temelkaya
Paylaş