Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Coğrafya derslerinde öğretilen ‘Ege’nin girintili - çıkıntılı koyları’ mevzusunu iyice kavradığımız, tam ‘Bu daracık yollara nereden girdik şimdi?’ derken cennetten bir parça gibi karşımıza çıkıveren el değmemiş koylarına kendimizi koşarak attığımız, bademe doyduğumuz, keyifli sokaklarında kendimizi kaybettiğimiz şahane bir destinasyon oldu Datça. Şiir gibi sokakları, masalsı taş evleri, pırıl pırıl masmavi deniziyle; attığımız her adımda Can Yücel’in sözleri kulağımızda çınladı ‘Beni kuzum Datça’ya gömün!’

Haberin Devamı

Herhangi bir şeye benzetmek gerekse, kendi güzelliğine ikna edilmeyi bekleyen, sevildikçe güzelleşen, güzelleştikçe seni neşeli oyunlar oynamaya çağıran bir kız çocuğuna benzetirdim Datça’yı. O yüzden ilk tanıştığınızda size bütün hünerlerini göstermesini, tüm oyunlarını oynamasını beklemeyin; önce biraz emek vermenizi bekliyor. Muhteşem koyları var ama önce biraz araştırmanız gerekiyor, o koylara giden yollara azıcık katlanmanızı bekliyor ama sonrasını ona bırakın çünkü Datça’da çıktığınız her macera, mutlu sonla bitiyor!

Datça’da Dillere Destan Bükler ve Koylar Mevzusu

Datça’daki bükleri bilmeyeniniz yoktur diye düşünüyorum ama yine de Datça’yla ilgili bir şeyler duymaya bu yazıyla başlayanlar varsa diye en baştan anlatacağım. Datça’nın en meşhur bükleri Ovabükü, Palamutbükü ve Hayıtbükü. Herbiri merkezden yaklaşık 30 dakika uzaklıkta. Üçünde de hem tesis bulmanız hem de kendi imkanlarınızla denize koşmanız mümkün ve her biri azıcık kalabalık. Bu büklerin etrafında yine birçok pansiyon, butik otel ve apart seçeneklerini bulabilirsiniz. Hayıtbükü’nde deniz biraz daha kum&taş karışık ama diğer büklerde ve koylarda sizi çakıl&taş sahillerin beklediğini unutmayın. Ömrü hayatınızda hiç deniz ayakkabısı giymemiş ve giymeyecek biri olsanız da bu koylar size bu kararınızı biraz sorulatacak ve tamam mı devam mı diyeceğiniz bir nokta olacak. Ben devam dedim, deniz ayakkabısını her seferinde reddettim ama bilemiyorum belki de kabullenmeliydim. Meşhur Bükler konusunu hızlıca geçerek sizi biraz daha sessiz, daha bakir küçük koyları keşfetmeye davet ediyorum çünkü bence Datça’nın vitamini bu koylarda!

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Haberin Devamı

Baştan söylemeliyim, size anlatacağım koylara gitmek biraz zahmetli. Hem tesis yok; yani kendi ihtiyaçlarınızı ayarlayarak gitmelisiniz, hem de yolları biraz daha zahmetli. Ama bu sizi yıldırmaz ve devam ederseniz tünelin sonundan hep masmavi denizin pırıltıları görünüyor.

Bükceğiz

Bükceğiz Datça’da en çok beğendiğim koy oldu. Yüzyıllık kayaların arasında saklı kalmış ve doğası itibarıyla bugüne kadar gittiğiniz hiçbir koya benzemeyecek bence. Bu koya bi mesafeye kadar arabayla inebiliyorsunuz, sonrasında devam etmek için sağlam bir 4 çeker araç şart. Ama bizim gibi şehir beyefendisi bir araçla geldiyseniz de hemen küsmeyin, sadece fazladan 15 dk yol yürüyeceksiniz ama ulaştığınız yer yürüdüğünüz yolun izlerini ortalama 3 saniyede silecek güzellikte.

Haberin Devamı

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Bükceğiz için yol tarifi de veriyim de tam olsun istiyorum ve sizi yoldan geçenlere Bükceğiz ne tarafta kalıyor demekten kurtarıyorum, herhangi bir harita uygulamasına aşağıdaki lokasyon bilgilerini yazmanız yeterli; 36°39'19.1"N 27°28'33.0"E

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Bağlarözü

Gelelim 2. güzeller güzeline. Bağlarözü de Datça’nın nispeten daha az bilinen ve gidilen koylarından. Bunun sebebi de yine tabiki yolları. Datça’nın sistemini anlatmıştım size, yine biraz hatırlatıyım; önce emek sonra yemek :)

Murdala Koyu

Murdala yolu bizi en çok zorlayan koy oldu açıkçası. Ulaştığımızda gördüğümüz büyük koyun biraz da yanında kalan, kimsenin olmadığı şahane bir koycuk var, biz pandemı sebebiyle kimseyle yakın güneşlenmek istemediğimiz için oraya gittik. Bu koy o kadar yol gittikten sonra bizi sevindirdi ama bir Bükceğiz olmadığını söylemeliyim.

Haberin Devamı

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Perili Köşk Koyu

Perili Köşk koyu bizim son gün uğradığımız bir koy. Alabildiğine büyük ve çok keyifli bir manzarası var. Bizim gittiğimiz gün oldukça dalgalıydı, her gün böyle mi bilemiyorum ama yakınlarındaki surf okulu oluşu biraz cevap niteliğinde :) Yine de yolu diğerlerinde farklı olarak aşırı rahat olduğu için denemeye değer bence.

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

İsimsiz Koy

İsimsiz koy Datça’daki en minnoş koy bence, çünkü sadece iki kişilik :) Erken gelen yeri kapar mantığı işliyor yani. Biz bu koyu oldukça romantik bulduk, Palamutbükü’ne doğru yola çıkarsanız mutlaka uğrayın derim. Koordinatları şu şekilde; 36°40'42.3"N 27°31’04.5"E Yolun sol tarafındaki incecik bir patikadan aşağıya inmelisiniz.

Haberin Devamı

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Günbatımı için Biçilmiş Kaftan: Knidos Antik Kenti ve Feneri

Gelelim Datça’nın en ucunu yani Knidos Antik Kenti’ni keşfetmeye. Burası Ege ile Akdeniz’in buluştuğu, zamanında sanat, bilim ve mimarlığın başkenti olarak kabul edilmiş bir kente ev sahipliği yapmış bir alan ve önemi büyük. 1987 yılında başlamış olan arkeolojik kazılar halen devam ediyor. Giriş ücreti kişi başı nakit 14 TL (kredi kartı geçmiyor) ama Müze kartınız varsa ücretsiz olarak giriş yapabiliyorsunuz.

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Burayı gezdikten sonra zorlu bir patikayı (tabi ki yol yine zorlu :) ) aşmayı göze alabilirseniz dünyanın en güzel gün batımlarından biri sizi bekliyor. Antik kentten kafanızı kaldırıp en uç noktaya bakarsanız orada bir fener var uzakta’yı görebilirsiniz.

Haberin Devamı

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Bu fenere çıkmak gerçekten çok kolay değil, ben bir gafletle buraya terliklerimle geldiğim için yolu maalesef tamamlayamadım çünkü ben dayansam da terliğim bu mücadeleye dayanamadı. Ama bulunduğum yer bile inanılmazdı! Öyle uçsuz bucaksız bir deniz ve gün batımı var ki, bir kez daha algılıyorsunuz bulunduğunuz gezegenin muazzamlığını ve sizin içinde küçücük bir lokma oluşunuzu.

Eski Datça: Can Yücel’in Elbette ki Bir Bildiği Vardı

Gelelim Datça’da en çok beğendiğim, her sokağını hiç sıkılmadan gezindiğim, kendimi masallar aleminde hissettiren Datça’nın en güzel yerine. Can Yücel’in elbetteki bir bildiği vardı ve o şiirlere ancak bu tatta bi yer memleket olabilirdi. Datça’da 1 gününüz bile olsa uğramadan geçmeyin, sakin sakin gezin sokaklarını.

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Bu güzel sokaklar içinde benim en çok beğendiğim tabi ki Can Yücel’in de evinin olduğu Can Yücel Sokağı. Can Yücel’in evinin gezilemediğini söylemem gerek ama kapısına kadar gidip hem fotoğraf çektirmek hem de kapının üzerindeki gazete yapraklarını ve şiirleri okumak serbest.

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Datça’da Yeme İçme Mevzusu

Datça’da size özellikle tavsiye edeceğim bir kaç yer olacak. Denediğim restoranlardan çok övülmesine rağmen hiç beğenmediklerim de oldu. Daha çok görseli ile cezbeden Kumluk Yolu üzerindeki meyhanelerden çok keyif almayınca yine anayoldan çıktım ve Datça’da en çok keyif aldığım meyhaneyi buldum :)

Sonu hep mutlu biten bir keşif yolculuğu: Datça

Kumluk yolunun bir arka paralelinde yer alan Eski Meyhane gittiğim en keyifli restorandı. Mezeleri, karidesi, ahtapotu ve tahinli suflesiyle bizi büyüledi diyebilirim. İşletmede de, işini o kadar severek ve nezaketle yapan bir ekip var ki, uzun zamandır böyle keyifli akşam yemeği yememiştim, bir daha Datça’ya gelirsem ilk buraya geleceğim.

Balık tavsiyesi hakkımı Emek Restoran Kaptan’ın Yeri’nden kullanıyorum. Eski Datça’daki Atik’o anne köftesi ve makarnasıyla listeme girdi. Hamburger bira severlere ise bonus olarak karşıma çıkan efsane bir burgerci tavsiye edeceğim. Aydın’dan gelen bir ailenin kurduğu ve Çine Köftesinden yaptıkları hamburger benden tam puan aldı, gideceklere tavsiyem Füme Kaburgalı Hamburger’leri. Dondurma konusunda ise tek geçeceğim yer tabiki Tekin Usta. Keçimiz Pakize’nin sütü bütün güneye yetmiş. Marmaris’e kadar bir çok yerde şubesi var ve hepsinin lezzeti aynı güzellikte.

Datça’da Kalınacak Yerler

Pandemi konusundaki hassasiyetimi beni instagramdan takip edenler biliyor. Buradan Akyaka ve Bozburun’a devam edeceğim ve bu geziye çıkmadan önce en çok kalacak yerleri araştırdım. Neyseki Datça’da aile büyüğümüzün uzun süredir kapalı olan evi olunca burada kalacak yer konusunda çok çırpınmamıza gerek kalmadı ve AyşeBnB’de keyifle konakladık. Ama geleceklere lokasyon olarak tavsiyem Eski Datça’da kalmaları. Hem merkezi hem de Datça’nın şiir tadındaki ruhu en çok burada hissediliyor Benim yolculuğum bahsettiğim gibi Akyaka’ya oradan da Bozburun’a doğru devam ediyor. Bu iki lokasyonla ilgili tüm detayları da sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum!

Yazarın Tüm Yazıları