Paylaş
Gelişte yorgunluğumu atmak için tarihi emektar Çınar ağacının altında, hemen meydanda yer alan bir kahvede sakızlı Türk kahvesi içmek niyetiyle çay bahçesinde oturmak istedim. Sandalyeler doluydu. Adalı bir beyefendi kalkarak bana yerini verdi. Nezaketin ve insanlığın halen var olduğunu kanıtlayan, Bozcaada'ya güzel bir ‘hoş geldin’ karşılamasıydı bu hareket.
Daha sonra Rum Mahallesinde yer alan 4 Hanımeli restoranında Bozcaada mantısı yiyerek açlığımı yatıştırdım. Bozcaada mantısı bizim kıyma ile yapılan mantı türünün pirinçli ve mantıların suda pişirmeden önce tepside fırınlanmış versiyonu. Ben çok beğendim. Arkasından gelincik şurubu ile çok da içi baymayan; ferahlatıcı, aynı zamanda tatlı krizini bastıran Bozcaada'ya özgü içeceğimi yudumlarken Arnavut kaldırımlı, taştan yapılma rengârenk evlerden oluşan cıvıl cıvıl sokağa bakarak yorgunluğumu attım. Bu sokaklardan paralel ve birbiriyle kesişen onlarca aynı sokak vardı. İnsanın içine yaşama sevincini dolduran bu sevimli ve birbirinden güzel sokaklarda yürümek ayrı bir zevk. Otele yerleştikten sonra gün batımı için ‘polente tepesine’ gün batımını seyretmek üzere yola çıktık. Tepeye vardığımızda bizi rüzgâr gülleri ‘bembeyaz giyinmiş birer gelin’ edasıyla karşıladı. İsimleri rüzgâr güllerini yapan mühendislerin eş ve kızlarının isimlerinin olduğunu öğrendim. Sol tarafta güneş kızıla bürünmüş, tepeden aşağı baktığımda dalgalar güneşi uğurlarcasına bir şarkı ritmi tutturmuştu.
Şarkı hüzünlüydü ve dalgalar her kıyıya vuruşta rüzgârın sesiyle bütünleşip güneşe veda ediyordu. Güneş ise her geçen dakika kendini daha da ihtişamlı kılıyor yarattığı bu enerjiyle insanlara hüznü ve romantizmi yaşatarak an ve an yok oluyordu. Onu uğurlamak üzere gelen kalabalığa kendini öylesine hatırlatıyordu ki onu uğurlamamak imkansızdı.Güneş battıktan sonra kalabalık dağıldı araçlara binildi. Geriye kalan kalabalık ise sabahladı. Orada güneşin onlarda bırakmış olduğu enerjiyle ısındılar. Ancak şunu söylemeliyim ki yere atılan çöpler 7 traktör dolusuydu. Bunları belediye ve bilinci olan kişiler topladı. Temizledi. Bu dünya hepimizin. Onu temiz tutalım, bizi yaşatan doğaya saygı duyalım. Hem kendimiz için hem önümüzdeki gelecek nesili sağlıklı kılmak için doğaya ve çevreye karşı elbirliği vererek temiz olmasını bakımlı olmasını sağlayalım. İnanın doğa bu saygımıza kat ve kat karşılığını verecektir...
Akşam yemeği için Rum Mahallesinde yer alan, birbiri ardına sıralanmış masalarda, rezervasyon yaptırmış müşterilerini ağırlayan yüzlerce tavernadan birinde tabii ki ben de önceden rezervasyon yapmış olduğum için yerimi aldım. Yan yana masalar iç içe geçmiş hayatlar dünyada yalnız olmadığımızı, bizler gibi binlerce insanın derdi, umudu, hayali olduğunun göstergesi, komün yaşam örneği ortamda beraber ağladık beraber güldük beraber milliyetçi duygularla şarkılar söyledik. En büyük stres atma ortamı buydu diyebilirim. Gece oldukça rahat uyudum deliksiz uyku derler ya o cinsten... Sabah erken saatte bağbozumuna gitmek üzere yola koyuldum. Traktörle gelen köylüleri karşıladım ve onlarla beraber gün doğarken üzümleri üslûbunca dalından kesip kasalara yerleştirdim. Köylülerle konuşma ve dertleşme fırsatım oldu. Bağcılık maddi, manevi emek isteyen bir meslek. Bağcılığın size ürün olarak geri dönüşü zaman alıyor; emek gerek, sabır gerek en önemlisi maddi güç gerek. Bunu karşılayamıyorlar. Devlet desteği gerek. Ürünün kaliteli olması için; bağda çalışan işçileri eğitmek gerek ve bağ sahibinin eğitimli olması gerek.
Dalından koparılmış üzümlerin bazılarını ayırıp kahvaltıda yemek üzere otele getirdim ve can erik yerken nasıl bir kütürtü sesi oluyorsa Bozcada'ya has üzümleri de kütür kütür yedim. Kırmızı üzüm, çavuş üzümü ve beyaz üzüm... Hepsi birbirinden güzel ve lezzetliler. Üzümlerden yemeniz lâzım. Şehir üzümlerine hiç ama hiç benzemiyorlar. Yiyin gâri… Öğlen Adanın merkezinde bir esnaf lokantasında bol sebze yiyip Ayazma plajına doğru yola koyulduk, ayazma plajına giderken şoförümüz bizi sahil şeridinden götürdü. Olağan üstü manzaralara gözlerimiz bu güzelliklere şahit oldu, kalıcı olması için gördüğümüz doğa harikası koyları resimledik...
Ayazma plajı kalabalık ancak, halk rahatsız etmiyor sizi. Plaj yumuşak ve ince kumdan... Deniz bir içim su. Soğuk, ölüyü bile dirilten cinsten. Ben doğma büyüme Burgaz Adalı olduğum için denizi serin buldum, ancak üç dört defa girdim. Şifa olsun... Şifa da olmuştur çünkü Ayazma suyu ve deniz suyu karışımı bir deniz, mutlaka ki sağlıklıdır. Bana Bozcaada'nın verdiği ders ise büyük şehirlerimizde son senelerde var olmayan ‘doğaya karşı saygılı olmak’ ‘ birbirimize karşı saygılı olmak’ ve ‘mutluluk’ dersleriydi. Mutluluk bulaşıcıdır. Mutluluk; ben tokken, diğerinin aç kalmamasıdır. Mutluluk; ben mutluyken diğerinin de mutlu olmasıdır. Mutlu değilse mutlu olması için gösterdiğim çabayla onu gülümsetebilmem, bir an olsun onu anlayabildiğimi göstermem ve onun derdine ortak olabilmemdir. Birbirine sahip çıkan halk her zaman ayakta kalır. Benim ve senin diye ötekileştirmeden imece usulü yaşam hepimize hayat verir... Türk Mahallesi'nde yer alan meşhur Çiçek pastanesine Türk Kahvemi içmek üzere geldim. Esmer renkli Hindistan cevizli kurabiyelerinden alayım dedim ama, büyük bir tepsi kurabiye fırından çıktığı gibi satın alınmış. Üzüldüm. İnternetten sipariş edebileceğimi öğrenince mutlu oldum. Türk Mahallesinin sokaklarında gezdim. Kurulmuş pazarlarında dolaşmaktan ayrı bir keyif aldım.
Mis kokulu adaçaylarından satın aldım. Meşhur ‘Veli Dede’nin damla sakızlı kurabiyesinden almak için dükkânda kuyruğa girdim. Türk kahvesi sevdiğim için cam kavanozda satılan damla sakızlı Türk kahvesini tatmak ve evde denemek üzere satın aldım. Mantı o kadar hoşuma gitti ki adaya Bozcaada mantısı yiyip öyle veda edeyim dedim. Bozcaada Kalesinin tepesine çıkıp, Adanın kuş bakışı görünümüne şöyle bir bakıp veda etmek istedim. İçeride Kalenin tarihçesinin de yer aldığı tabloları bir bir okudum ve ilginç bilgiler edindim. Sizlerle ayrıca instagram sayfamda bölüm bölüm bu bilgileri, resimler ile paylaşacağım. Takip etmenizi, İzlemenizi öneririm. instagram sayfam: @filizgulten Bana mutluluğun ne olduğunu öğrettiğin ve yaşattığın için, güzel insanlarla beni karşılaştırdığın için sana minnetarım Bozcaada. Mutlaka "bir dahaki sefere " diyerek veda etmek istiyorum çünkü adadaki enerjiyi ve insanları çok sevdim...
Paylaş