Paylaş
1789 yılı Fransa halkı yoksul, Kaos içindeki ülkede ‘Krala ihtiyacımız yok, kendi kendimizi kontrol edebiliriz’ düşüncesiyle halk asillere karşı bir ayaklanma başlattı. Bu olay, Fransa tarihinde gergin ve kötü bir tarihi süreçtir, dahası yalnızca bir ulusu değil tüm insanlığı da etkilemiştir. Siyasi olayların en yoğun yaşandığı Paris, yaşadığı yıkıma rağmen bugün bildiğimiz yüzünü kazanmayı başarmıştır. Şehir, ziyaretçileri için sadece turistik bir gezi durağı olarak algılanan, ancak arka planında inşa edildiği dönemin önemli ipuçlarını verecek çok sayıda yapıya sahip. Paris, geçirdiği kötü sürecin aksine, yapılan düzenlemelerle bugün örnek olarak incelenmesi gereken bir şehir olarak karşımıza çıkmaktadır.
Fransız İhtilali’yle zarar gören şehrin yeniden yapılandırılması için III.Napolyon tarafından Haussmann görevlendirilmiştir. 1840’lı yıllardır, şehir nüfusu bir milyona ulaşmış ve kalabalık bölgelerde kolera salgınları görülmektedir. Haussmann, şehrin hijyenik şartlarının iyileştirilmesinin yanı sıra bugün gördüğümüz geniş bulvarları da inşa etmiştir. Kendi adını taşıyan Haussmann Bulvarı’nda uyguladığı katı kuralla, cadde boyunca binaların tarzının aynı ve boyut olarak da tek tip olduğunu görebiliyoruz. Bugün Paris’e gittiğimizde şehrin doğu ve batı uçlarında ziyaret edebildiğimiz, Haussmann tarafından ‘şehrin akciğerleri’ olarak değerlendirilen iki büyük parkta yine bu düzenleme kapsamında yapılmıştır.
Mimarlar her şehirde olduğu gibi Paris’te de sahnede. Şehirdeki önemli yapılardan, Paris Opera Binası(Palais Garnier), Charles Garnier tarafından 1860-1875 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu yapı Fransa’nın yeni döneminin tipik yapısı olacak ve mimarı Charles Garnier’i de Avrupa’nın en ünlü mimarı yapacaktır. Mimar yapıyı tasarlarken, dönemin sosyal yaşamını göz önüne almıştır. Yani, insanların oraya seyretmek ve seyredilmek için gittiğinin farkında. Dolayısıyla, yapının fuaye ve görkemli merdivenleri, yüksek sosyetenin boy göstereceği yerler olarak tasarlanmıştır.
Paris, 1889 yılında en bilinen simgesi Eyfel Kulesi’ne kavuşmuştur. Mühendis Gustav Eiffel tarafından inşa edilen yapı, ayrıca 1789 Fransız Devrimi’nin yüzüncü yılını kutlayacak olan Fransa için ayrı bir öneme de sahip olmuştur. 308 metre yükseklik ve 7000 ton ağırlığındaki kule, bugün bile Paris’e giden ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği noktaların başında gelmektedir.
Günlük yaşamda Paris’te yaşayan ya da turist olarak şehre gelen hemen hemen herkesin uğradığı noktalardandır Paris metrosu. Art Nouveau’nun kıvrımlı çizgilerini taşıyan yeşil demirli girişler, mimar Hector Guimard tarafından tasarlanmıştır. Oldukça zarif görünen bu girişler, şehrin ruhunun bir çeşit yansıması gibidir.
Notre Dame de Paris, Louvre, Versailles Sarayı, Fransız Şato ve Bahçeleri... Ayrıca Montmartre’den eşsiz şehir manzarası... Paris’i ziyaret edenlerin mutlaka listelerine eklemesi gereken diğer noktaların başında geliyor. Müzelerinde geçireceğiniz saatlerden, dolaşabileceğiniz bahçelerine, oturabileceğiniz kafelerine ve katılabileceğiniz çeşitli etkinliklere kadar Paris, ziyaretçileri için mutlaka bir aktivite imkânı sunuyor. Taşıdığı tarihi değeri de cabası...
Paylaş